Kolesistit veya safra kesesi iltihabı, karnın sağ üst kısmında ağrı, mide bulantısı, kusma ve bazen yüksek ateş belirtlerine sahip olan ve safra kesesininiltihaplanmasını tanımlayan durumdur.[1][2] Bir ağrı türü olan biliyer kolik genellikle akut kolesistitten önce meydana gelir, ancak kolesistitte ağrı, tipik bir biliyer kolik atağına göre daha uzun sürer.[2] Eğer uygun tedavi uygulanmazsa tekrarlayan kolesistit atakları sıkça görülebilir.[2] Akut kolesistit komplikasyonları arasında pankreatit, ana safra kanalı taşları veya iltihabı bulunur. Safra kesesi alındıktan sonra sonuçlar genellikle iyidir.[3] Tedavi olunmazsa kronik kolesistit ortaya çıkabilir.[4]
Kelime, Yunanca'da "safra kesesi" anlamına gelen cholecyst- ve "iltihap" anlamına gelen -itis ekinin birleştirilmesi ile oluşturulmuştur.[5]
Tedavi genellikle mümkünse 24 saat içinde laparoskopik olarak safra kesesinin çıkarılmasıyla (kolesistektomi) gerçekleştirilir.[8][9] Ameliyat sırasında safra kanallarının fotoğrafının çekilmesi önerilir.[8] Ameliyat zamanında gerçekleştirilemiyorsa veya vaka karmaşıksa antibiyotik kullanımı tavsiye edilmektedir, ancak antibiyotiklerin rutin kullanımı tartışmalıdır[10] Koledok taşları, ameliyattan önce endoskopik retrograd kolanjiyopankreatografi (ERCP) yoluyla veya ameliyat sırasında çıkarılabilir.[8] Ameliyattan kaynaklanan komplikasyonlar nadirdir.[3] Ameliyat yapılamayan kişilerde safra kesesi drenajı denenebilir.[7]
Gelişmiş ülkelerde yetişkinlerin yaklaşık %10 ila 15'i safra taşlarına sahiptir.[7] Kadınlarda bu durum erkeklerden daha sık görülür ve yaş göze alındığında 40 yaşından sonra durum yaygınlaşır.[3] Nüfusunun %48'inde safra taşı bulunan Amerikan yerlileri gibi bazı etnik grupların bu durumdan daha sık etkilendiği tespit edilmiştir.[3]
Safra taşına sahip olan tüm insanların %1-4'ünde her yıl biliyer kolik gelişmektedir.[7] Tedavi edilmezse, biliyer kolik bulunan kişilerin yaklaşık %20'sinde akut kolesistit gelişir.[7]
Safra kesesi taşları ve safra çamurunu gösteren ultrasonografik resim. Safra kesesi duvarı açıkça kalınlaşmamıştır ve perikolekistik yağda ödem olmadığından kolesistit yoktur.