İşaret dili

anlamı iletmek için el ile iletişimi ve beden dilini kullanan dil

İşaret dilleri anlamı karşı tarafa iletmek için görsel kanalı kullanan dillere verilen addır. El işaretlerinin (manual) yanında el dışı işaretler (non-manual) ile ifade edilirler. İşaret dilleri kendilerine ait kelime dağarcığı ve dilbilgisel yapısı olan doğal dillerdir.[1] Evrensel olmamakla beraber,[2] işaret dilleri arasında çarpıcı benzerlikler de bulunur.

Amerikan işaret dilinde harfler (Türk işaret dilinde harflerin gösterimi farklıdır)
Preservation of the Sign Language (1913)

Dilbilimciler hem konuşma yoluyla hem de işaret yoluyla yapılan iletişimi doğal dil sayarlar, bu da şu demektir, her ikisi de soyut, uzun süren bir süreç ve zaman içerisinde titizlikle planlanmamış bir evrim sonucu ortaya çıkmışlardır. İşaret dilleri sözsüz bir iletişim çeşidi olan beden dili ile karıştırılmamalıdır.

Sağırların bulunduğu toplumların olduğu her yerde işaret dilleri kullanışlı bir iletişim yolu olarak gelişmiş ve aynı zamanda yerel sağır kültürlerinin temeli olmuşlardır. İşaret dili genellikle sağırlar ve ağır işitenler tarafından kullanılmasına rağmen fiziksel olarak konuşamayan, sesli dili medikal bir kondisyon ya da engel sebebiyle kullanamayan ya da sağır aile bireyleriyle birlikte bulunan sağır anne-babanın işiten çocukları (children of deaf adults, CODA) gibi işiten bireyler tarafından da kullanılır.

Dünyada kaç tane işaret dili olduğu bilinmemektedir. Genelde her ülkenin kendi işaret dili bulunmakla beraber, bazılarında bu sayı birden fazladır. Ethnologue’un 2013 edisyonunda 137 tane işaret dili sayılmaktadır.[3] Bazı işaret dillerinin yasal statüsü bulunurken diğerlerinin hiçbir statüsü bulunmamaktadır.[4]

Dilbilimciler doğal işaret dillerini onlardan türemiş olan ya da onların öncülleri olan sistemlerden ayırır, bunların içine sözel dillerin işaretlenmiş halleri (manually coded languages) ev işareti (home-sign), bebek işareti (babysign) ve insan olmayan primatların öğrendikleri işaretler girer.

Tarihçe

Sağır topluluklar tarih boyunca işaret dillerini kullanmışlardır. İşaret diline dair en eski yazılı kayıt M.Ö. 5. yüzyıla dayanmaktadır, Platon’un Kratylos diyaloğunda Socrates şöyle der: “Eğer sesimiz veya dilimiz olmasaydı ve birbirimize bir şeyler anlatmak isteseydik, tıpkı şu an ahraz insanların yaptığı gibi ellerimizi, kafamızı ve bedenimizin geri kalanını hareket ettirerek işaretler yapmaya çalışmaz mıydık?”[5]

19. yüzyıla kadar işaret dillerine dair bilinenlerin çoğu dilin dokümantasyonundan ziyade sözel dilden işaret diline kelime aktarımı yapmayı kolaylaştırmak için üretilen el ile yapılan alfabeleri (parmak alfabeleri) ile sınırlıydı. Pedro Ponce’de León’un (1520 – 1584) ilk parmak alfabesini geliştirdiği söylenir.[6]

1620’de Juan Pablo Bonet Madrid’de Reducción de lasletras y arte para enseñar a hablar a losmudos (Dilsiz insanlara konuşmayı öğretmek için harflerin ve sanatın indirgenmesi) adlı kitabı yayımlamıştır.[7] Bu işaret dili sesbilgisi ve parmak alfabesi ile sağır insanlar için oral eğitim metodu sunan ilk modern ilmi eser olarak kabul edilir.

Britanya’da parmak alfabesi gizli iletişim,[8] halka hitap etme ya da sağır insanların iletişimi[9] gibi amaçlar için kullanılıyordu. 1648’de John Bulwer “Usta Babington” adlı kişiyi parmak alfabesinde ehil bir sağır, “parmak eklemlerinde gayet başarılı” ve karısıyla dokunsal işaret yöntemini kullanarak kolaylıkla anlaşabilen birisi olarak tanımlamıştır.[10]

1680’de George Dalgarno kendi sağır eğitim metodunu ve harflerin sol eldeki eklemlere ve avuçtaki bölgelere tekabül ettiği eklemsel bir alfabeyi içeren Didascalocophus, or, The deaf and dumb mans tutor (Didascalocophus ya da Sağır ve dilsizlerin eğitmeni) adlı kitabını yayınlamıştır.[11] Eklemsel sistemler işiten insanlar tarafından bir süre kullanılmıştı;[8] bazıları bu sistemin Ogham alfabesine kadar gittiği hakkında tahminlerde bulunmuştur.[12][13]

Bu alfabenin sesli harfleri kendilerine İngiliz İşaret Dili (British Sign Language) Avustralya İşaret Dili (Auslan) ve Yeni Zelanda İşaret Dili’nin (New Zealand Sign Language) çağdaş alfabelerinde yer bulmuşlardır. Modern iki elli parmak alfabelerinde sessiz harflerin ilk görünüşü 1698’da anonim bir sağır tarafından yayınlanan Digiti Lingua (Parmakların Dili) kitapçığında bulunur.[14] Parmak alfabesinin gizlilik veya tamamıyla eğlence amaçlı kullanılabileceğini öne sürmüştür. Dokuz harf daha önceki alfabelerde de bulunabiliyorken on yedi tanesi tanımlanan yirmi altı el şeklinin iki setinde bulunabilir.

Charles de La Fin vücutta gösterilen bir yerin baş harfinin bir harfi göstereceği, sesli harflerin de diğer İngiliz sistemlerindeki gibi parmak uçlarından gösterilebileceği bir sistemi sunduğu kitabını 1692’de yayınlamıştır.[15] Bunu hem İngilizce hem de Latince için yapmıştır.

1720’ye geldiğimizde, İngiliz parmak alfabesi şimdiki formuna neredeyse yaklaşmıştı17. Bu alfabenin selefleri Hindistan, Avustralya, Yeni Zelanda, Uganda ve Güney Afrika gibi eski İngiliz kolonilerinde ve Yugoslavya, Karayipler’deki Büyük Kayman Adası, Endonezya, Norveç, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi yerlerde de sağır toplulukları (ya da en azından sınıflarda) tarafından kullanılmıştır.

Fransız Charles-Michel de l’Épée şimdiye kadar Fransa ve Kuzey Amerika’da büyük ölçüde aynı kalan alfabesini 18. yüzyılda yayınladı. 1755’te, Abbé de l’Épée Laurent Clerc’in tartışmalı olarak en ünlü mezunu olduğu sağırlar okulunu Paris’te kurdu. Clerc, Thomas Hopkins Gallaudet ile 1817’de Hartford Connecticut’ta Amerikan Sağır Okulu’nu (American School for the Deaf) kurmak için Amerika’ya gitti.[16] Gallaudet’in oğlu, Edward Miner Gallaudet 1857’de Washington, D.C.’de sağırlar için bir okul kurdu, okul 1864’te Ulusal Sağır-Dilsiz Koleji (National Deaf- Mute College) oldu. Şimdi Gallaudet Üniversitesi olan okul, dünyada sağırlara sosyal bilim alanında eğitim veren tek okuldur.

Türk İşaret Dili’nin (TİD) kökeni kesin olarak bilinmese de varsayımsal olarak kökü Osmanlı saraylarında bulunan sağırlara dayandırılmaktadır. Fatih Sultan Mehmet’ten beri sarayda sağırların olduğu ve bazı işiten insanların kendi aralarında da işaret dilini konuştukları biliniyordu. Eğitim konusunda ise ilk çalışmalar 2. Abdülhamit döneminde yapılmıştır. Bu dönemde sağırlar için çeşitli yerlerde sağır okulları açılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında açılan okullar oralist metotla çalışmaktaydı, fakat 2000’li yıllarda bu metodun terkedilmesiyle, Türkiye’de bulunan okullar işaret dilinde eğitime geçti.[17]

İşaret dillerinin genellikle bulunduğu bölgelerdeki konuşma dilleriyle arasında hiçbir dilbilimsel bağ bulunmaz. İşaret dili ve konuşma dili arasındaki ilişki karmaşık ve konuşma dilinden çok bulunduğu ülkeye göre değişim gösteren bir şeydir. Örneğin, Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri İngilizce konuşmaktadır, fakat Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’nın İngilizce konuşan kesimlerinin kullandığı Amerikan İşaret Dili (ASL) Fransız İşaret Dili’nden[16] türemiş olup, diğer üç ülkenin kullandığı İngiliz, Avusturya ve Yeni Zelanda İşaret Dilleri’nin varyantlarının Amerikan İşaret Dili’yle bağlantısı yoktur.[18] Aynı şekilde, İspanyolca her iki ülkede de kullanılan dil olmasına rağmen, İspanya ve Meksika’nın işaret dilleri birbirinden farklıdır,[19] ve Bolivya’nın işaret dili diğer İspanyolca konuşan ülkelerin işaret dillerinin aksine Amerikan İşaret Dili temellidir.[20] “Ulusal” işaret dillerinin içerisinde bile konuşma dilinin ağızlarıyla örtüşmekten ziyade genellikle sağır okulunun bulunduğu yere göre farklılık gösterebilen “ağızlar” bulunmaktadır.[21][22]

Uluslararası İşaret Dili, önceki adıyla Gestuno, genellikle Deaflympics gibi uluslararası sağır etkinliklerinde ve Dünya Sağırlar Federasyonu’nun toplantılarında kullanılmaktadır. Son çalışmalar Uluslararası İşaret’in karma dil (pidgin) olduğunu öne sürse de karma dilden daha kompleks olduğunu ve bir işaret dili olmaya daha yakın olduğu sonucunu gösteriyorlar. [26] Uluslararası İşaret daha yaygın bir terim olsa da bazen Gestuno,[23] Uluslararası İşaret Karma-dili[24] veya International Gesture (IG)[25] terimleri kullanılmaktadır. Uluslararası İşaret, Dünya Sağır Federasyonu (World Federation of the Deaf) ve başka uluslararası organizasyonlar tarafından kullanılan bir terimdir.

Dilbilim

Dilbilimsel anlamda “gerçek dil” olmadıklarına dair genel yanlış kanının aksine işaret dilleri herhangi bir konuşma dil kadar kompleks ve zengindir. Profesyonel dilbilimciler birçok işaret dilini inceleyip bütün dillerdeki temel özelliklere sahip olduklarını bulmuşlardır.[1][26][27]

İşaret dilleri “pandomim” değillerdir, diğer bir deyişle işaretler uzlaşımsaldır, genellikle rastgeledir ve konuşma dillerin çoğunun olduğu gibi yansıma kelimelerden oluşmazlar. İkoniklik (iconicity) işaret dillerinde konuşma dillerden daha sistematik ve yaygınken, farklar kategorik değildir.[28] Görsel kanal, anlam ve form arasındaki yakın ilişkilerin daha iyi bir şekilde kurulmasına olanak sağlar.[29] Bu, işaret dillerinin konuşma dillerin görsel yorumu oldukları anlamına gelmez. İşaret dillerinin kendilerine ait kompleks gramerleri vardır ve basit ve somut bir kavramdan daha karmaşık ve soyut bir kavrama kadar her konuyu konuşmaya olanak sağlar.

İşaret dilleri, konuşma dillerinde olduğu gibi, anlamsız ve temel sesbirimleri anlamlı birimler olacak şekilde kullanırlar. (Bunlar daha önceden “chremes” olarak adlandırılıyorlardı, Yunanca “el” anlamına gelen kelimeden konuşma dillerdeki “fonem” kavramına benzeşim yapılacak şekilde türetilmiştir, fakat şu anda “sesbirim/fonem” kavramı da kullanılmaktadır çünkü işlevleri tamamıyla aynıdır.) Bu genellikle ikili örüntüleme olarak adlandırılmaktadır. Konuşma dillerinde olduğu gibi, bu anlamsız birimler özelliklerin kombinasyonları olarak gösterilir, fakat el şekli (hand shape), el yönlenmesi (orientation), yer (ya da sesletim yeri), hareket ve el dışı ifadeler genellikle temel farklılıkları oluştururlar.[30] Genel olarak hem işaret dilleri hem de konuşma diller süreksizlik, anlamsallık, nedensizlik, üretkenlik ve kültürel aktarım gibi dilbilimcilerin her doğal dilde bulduğu temel özellikleri paylaşırlar.

Sınıflandırıcı yapılarının bulunması, hareket değişimiyle gelen çekimlerin fazla olması ve konu-yüklemlik bir sözdizim çoğu işaret dilinin ortak dilbilimsel özelliklerindendir. Uzam kullanımı, iki el eklemleyicisi (two-hand articulator) ve işaretçinin yüzü ve vücudu gibi eşzamanlı yöntemleri kullanarak, işaret dilleri anlamı konuşma dillerden daha fazla çeşitte karşıya iletebilir. Her ne kadar işaret dillerindeki ikoniklik hakkında çokça tartışma dönse de sınıflandırıcılar ziyadesiyle ikonik sayılmaktadır, çünkü bu yapılar “hareket, pozisyon, durum fiili veya kavrama bilgisi yapılarının herhangi birini veya hepsini ifade eden yüklemler olarak kullanılabilir”.[31] Sınıflandırıcı (classifier) teriminin bu yapılarda çalışan herkes tarafından kullanılmadığını da belirtmek gerekir. İşaret dili dilbilimi alanında aynı yapılar farklı şekillerde adlandırılmaktadır.

Günümüzde dilbilimciler işaret dillerini dilbilimin bir parçası olan gerçek diller olarak incelemektedirler. Fakat “işaret dili” kategorisi Linguistic Bibliography / Bibliographie Linguistique’ye işaret dilinin 39 girdi ile yayınlandığı 1988 sayısına kadar girmemiştir.[32]

Konuşma dilleriyle olan ilişkileri

İşaret dillerinin konuşma dillerinin işaret hali olduğu veya işaret dillerinin işiten insanlar tarafından oluşturulduğuna dair nedense yanlış bir kanı mevcuttur.[33] İşaret dili ve konuşma dilleri arasındaki beyinde dili işlemleme benzerlikleri bu yanlış kanıyı daha da güçlendirmiştir. Michel de l’Épée ya da Thomas Hopkins Gallaudet gibi sağır okullarındaki işiten eğitmenler yanlış bir şekilde dilin “kurucuları” olarak adlandırılmışlardır. Halbuki işaret dilleri, tüm doğal diller gibi, onları kullanan insanlar, bu durumda konuşma dil hakkında az bilgisi olan ya da hiç bilgisi olmayan sağırlar, tarafından geliştirilir.

Bir işaret dili gelişirken diğer tüm dillerin ilişkide olduğu dillerden öğe alması gibi konuşma dillerinden öğe alırlar. İşaret dilleri konuşma dillerinden nasıl ve ne kadar öğe aldığına göre değişim gösterir. Çoğu işaret dilinde parmak alfabesi, işaretlenen iletişimde konuşma dilinden alıntı yapmak için kullanılır. Bu genellikle kişi ve yer adları için kullanılır, fakat bazı dillerde o zamanda işareti olmayan konseptler için, özellikle de konuşma dilinde belli bir ölçüde yetkinliği olan insanlar tarafından, kullanılmaktadır. Parmak alfabesi bazen el şeklinin konuşma dilinde aynı anlama gelen kelimenin baş harfiyle kullanıldığı baş harf işareti (initialized signs) gibi yeni işaretlerin oluşturulmasında da kullanılır.

Fakat tümüyle bakıldığında işaret dilleri konuşma dillerden bağımsızlardır ve kendi gelişim yollarını takip ederler. Örneğin, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’nin işiten insanlarının aynı dili konuşmasına rağmen İngiliz İşaret Dili (BSL) ve Amerikan İşaret Dili (ASL) oldukça farklı ve karşılıklı anlaşılamazdır. İşaret dillerinin gramerleri bulunduğu coğrafik bölgenin diline genellikle benzemez, hatta sözdizim açısından Amerikan İşaret Dili İngilizceden daha çok Japoncaya benzer.[34]

Benzer şekilde, genelde tek bir konuşma dilinin olduğu ülkelerde iki veya daha fazla işaret dili olabilir ya da birden fazla konuşma dilinin olduğu ülkelerde bir tek işaret dili olabilir. 11 tane resmi konuşma dili ve yaklaşık aynı sayıda farklı konuşma diline sahip olan Güney Afrika buna güzel bir örnektir. Güney Afrika’da tarihinde iki farklı bölgede iki büyük eğitim kurumunun olması sebebiyle iki farklı diyalekti olan bir işaret dili bulunmaktadır. Türk İşaret Dilinde de farklı diyalektler vardır. Bunların başlıcaları İstanbul, Ankara, İzmir'dir.[35]

Uzamsal gramer ve eşzamanlılık

İşaret dilleri görsel kanalın (görüş) biricik özelliklerini kullanırlar, fakat bazen dokunsal özellikleri de kullanabilirler (dokunsal işaret dilleri). Konuşma dilleri genellikle düzlemseldirler; bir zamanda sadece tek bir ses çıkarılabilir ve anlaşılabilir. Diğer taraftan işaret dilleri görsel olmalarından dolayı eşzamanlı ifadeler kullanabilirler, ama bu da dilbilimsel ve sesletimsel olarak sınırlıdır. Görsel algı eşzamanlı bilginin işlemlenmesine izin verir.

İşaret dillerinin dilin uzamsal doğasından yararlanmalarının bir yolu sınıflandırıcı yapılarıyla gerçekleşir. Sınıflandırıcılar işaretçinin bir göndergenin tipini, boyutunu, şeklini, hareketini veya kapsamını göstermesine olanak sağlar.

Fakat konuşma dillerinin tersine işaret dillerinin eşzamanlılığının sunduğu imkanlara olan büyük odak bazen abartılmaktadır. İşaret dillerinde iki el eklemleyicisinin kullanılması motor becerilerin kısıtlarına tabidir, bu da simetrik işaretlere[36] veya sadece tek elle işaret yapılmasına yol açar. İlaveten, işaret dilleri, tıpkı konuşma dilleri gibi, cümle oluşturmak için işaretlerin düzlemsel olarak kullanılmasına bağlıdır; eşzamanlılığın en fazla kullanımı çoğu zaman biçimbilimde (her bir işaretin iç yapısında) görülmektedir.

El dışı öğeler

İşaret dilleri bürün (prosody) bilgisinin çoğunu el dışı öğeler ile sağlar. Vücudun, kafanın, kaşların, gözlerin, yanakların ve ağzın duruşları ve hareketlerinin kombinasyonları anlamsal farklılıklar, dilbilgisel yapı, sıfat veya belirteç içeriği ve söylem işlevleri gibi bilgi kategorilerinin gösterilmesi için kullanılır.

Anlamsal düzeyde işaretler el öğeleriyle oldukları gibi el dışı öğelerle de nitelendirilebilirler. Örneğin, duygu eylemlerine yüz ifadeleri eşlik edebilirler. El dışı ifadeler aynı zamanda anlamsal olarak fark yaratabilirler, örnek olarak, Amerikan İşaret Dili’nde el işaretine ek olarak “henüz değil” işaret için dil alt dudağa değer ve baş iki yana sallanır. Bunlar olmadan işaret “geç” anlamı taşımaktadır.[37] Konuşma dilinden alınan sözlüksel işaretlere eşlik eden dudak kıpırdatma Hollanda İşaret Dili’nde el işaretleri aynı olan “doktor” ve “pil” gibi örneklerde anlam farkı yaratabilir.[38]

İşaret dilinde bir cümlenin içeriği el işaretleriyle gösterilirken çoğu dilbilgisel işlev el dışı işaretlerle gösterilir (örn. yüzle ve bedenle) [42] Bunlar soru, olumsuzluk, ilgi tümceciği (relative clauses) ve konulaştırma (topicalization) gibi işlevleri içermektedir.[39] Örnek verilecek olursa, Amerikan İşaret Dili ve İngiliz İşaret Dili evet/hayır soruları için benzer el dışı ifadeleri kullanırlar, bunlar yüksek kaşlar (raised eyebrows) ve öne doğru baş itmedir (forward head tilt).[40][41]

Bazı sıfat ve belirteç bilgileri el dışı öğeler ile ifade edilir, fakat bu öğelerin ne olacağı dilden dile değişim göstermektedir. Örneğin, Amerikan İşaret Dili’nde biraz açık bir ağız ve hafiften dışarı çıkmış ağzın köşesinde bir dil “dikkatsizce” anlamına gelirken, aynı ifade İngiliz İşaret Dili’nde “sıkıcı” veya “tatmin etmeyen” anlamına gelir.[41]

Konuşma sırası (turn taking) gibi söylem işlevleri çoğunlukla baş hareketleri ve göz dikme (eye gaze) ile düzenlenir. İşaret dilinde bir konuşmadaki hitap edilen kişi işaretçiyi izlemek zorunda olduğu için, işaretçi ona bakmayarak hitap edilen kişinin söz almasını engeller ya da ona bakarak konuşma sırasının onda olduğunu belirtir.[42]

İkoniklik

İkoniklik, nedensizliğin aksine, işaretin biçimi ile anlamı arasındaki (dilsel ya da başka türlü) benzeşimdir. Amerikan İşaret Dili’ndeki ikoniklik üzerine yapılan ilk çalışmalar 1970’lerin sonu 1980’lerin başında yayınlanmıştır. Çoğu erken işaret dili dilbilimcisi ikoniklik kavramının dilin önemli bir özelliği olduğunu reddetmiştir.[26][43] Dile ait bazı özelliklerin ikonik olduklarını düşünseler de bunun tamamıyla dili etkilemeyen dildışı bir özellik olduğunu düşünmüşlerdir. Oysaki, işaret dilinin taklitçi özellikleri (taklit eden ya da temsil eden işaretler) birçok işaret dilinde bulunmaktadır. Örneğin, işaret dilini yeni öğrenen sağır çocuklar işaretini bilmedikleri bir şeyi aktarmaya çalışırken çoğunlukla taklitçi özellikleri gösteren ikonik bir işaret icat ederler.[26] Belirli bir işaret dilinde her zaman bulunmasına rağmen, ikoniklik zaman içerisinde işaret dillerinin formları daha alışılınca ve dile oturdukça (grammaticalize) yavaş yavaş zayıflar. Bir biçim yaygınlaştıkça sesbilimsel olarak işaret dili komünitesinde metodolojik olarak daha yaygın hale gelir.[44] Frishberg 1975’te Amerikan İşaret Dili’nde ikoniklik ve nedensizlik arasındaki ilişkiyi anlatan oldukça etkili bir makale yazdı. Makalede aslen çoğu işarette var olmasına rağmen ikonikliğin dilbilgisel süreçlere maruz kalarak zaman içerisinde etkisinin azaldığı sonucuna varmıştır. Diğer bir deyişle, dilin doğal düzenlileştirme süreçleri zamanla işaretin herhangi bir ikonik nedenli özelliğinin var olmasını engeller.

1978’de psikolog Roger Brown Amerikan İşaret Dili’nin sahip olduğu özelliklerin bellek ve öğrenme açısından avantajlı olduğunu öne süren ilk kişidir.[45] Brown çalışmasında işiten çocukların olduğu altı kişilik bir gruba yüksek ikonik gönderimi olan işaretler öğretildiğinde bu çocukların hatırlama görevlerinde işaretleri ikonik gönderimi daha az ikonik gönderimi olan işaretleri öğrenen çocuklardan daha iyi performans gösterdikleri sonucuna ulaşmıştır. Brown’un aksine, dilbilimci Elissa Newport ve Richard Meier ikonikliğin “Amerikan İşaret Dili’nin ediniminde neredeyse hiçbir etkisi olmadığı” sonucuna ulaşmışlardır.[46]

İşaret dili dilbiliminin öncülleri için en önemli görevlerden biri Amerikan İşaret Dili’nin gerçek bir dil olduğunu, sadece jestlerin bir derlemi ya da “İngilizcenin el versiyonu” olmadığını kanıtlamaya çalışmaktı. O zamanın en önde gelen inançlarından biri “gerçek dillerde” biçim ile anlam arasında nedensiz bir ilişki olması gerektiğiydi. Bu yüzden, eğer Amerikan İşaret Dili’nde ikonik biçim-anlam ilişkisi varsa gerçek bir dil sayılamazdı. Sonuç olarak, bütünüyle ikoniklik işaret dilleri çalışmalarında göz ardı edildi.

Bilişsel dilbilimin bakış açısı ikonikliğin daha geleneksel olan biçim ve somut, gerçek dünya gönderge ilişkisini reddeder. Daha ziyade, bu ilişki bir işaretin biçimi ile anlamı arasındaki örtüşme setidir.[47] Bu görüşte, ikoniklik bir dil kullanıcısının zihinsel temsiline temellendirilmiştir (bilişsel dilbilgisinde “construal” diye geçer). İkoniklik ilişkileri dışsal olaylar olmaktan ziyade bir işaret dilinin merkezinde yer alan dilbilgisel bir özellik olarak tanımlanırlar.[48]

Bilişsel dilbilim bakış açısı bazı işaretlerin biçim ve anlam arasındaki olası parametrelere göre tamamıyla ikonik ya da kısmen ikonik olmasına olanak sağlar.[49] Bu yaklaşımla, İsrail İşaret Dili’nde “sormak” işaretinin ikonik (“ağızdan uzaklaşan hareket” “ağızdan bir şey gelmesi” anlamına gelir) ve nedensiz (el şekli ve el yönelimi) olan parçaları vardır.[48]

Çoğu işaretin mecazi/eğretilemeli gönderimleri olduğu gibi ikonik ya da metonimik (benzemeli) gönderimleri vardır. Bu işaretler için biçim, somut kaynak ve soyut anlam arasında üçlü bir örtüşme ilişkisi bulunur. Amerikan İşaret Dili’ndeki “öğrenme” işareti bu üç yollu örtüşme ilişkisini karşılar. Soyut hedef anlamı “öğrenmek” iken somut kaynak nesneleri kitaptan alıp başa koymaktır. Biçim açık avucun bir şeyi alıp alına gitmesidir. İkonik örtüşüm biçim ve somut kaynak arasında gerçekleşmektedir. Mecazi örtüşüm ise somut kaynak ve soyut hedef anlam arasında gerçekleşir. Somut kaynak iki örtüşüme sahip olduğu için dilbilimciler mecazi işaretlere “çift örtüşümlü (doublemapped)” demektedirler.[47][48][49]

Sınıflandırma

İşaret dilleri konuşma dillerinin yanında veya içinde bulunan sağır toplumlarda doğal olarak ortaya çıkmalarına rağmen konuşma dilleriyle aralarında bir bağ yoktur ve temellerinde farklı dilbilgisel yapılar barındırırlar.

İşaret dilleri nasıl ortaya çıktıklarına göre sınıflandırılabilirler.

İşaret dili konuşmayan toplumlarda, ev işareti (homesign) tam bir dil değildir, daha çok bir karma dil özelliği taşır. Ev işareti amorftur ve sağır bir çocuğun eğitim almadığı ve diğer sağırlarla iletişime geçmediği her bir aileye özeldir. Bu sistemler genellikle kuşaktan kuşağa aktarılmazlar. Aktarıldıklarında ise dil yerlileşmesinin (creolization) oluşması beklenir. Fakat, Avusturya Aborjin işaret dilleri ve Kamerun’daki Mofu-Godur gibi jest sistemlerinin bulunduğu Batı Afrika gibi örneklerde olduğu gibi işiten topluluğun jest kullanımı yaygın olursa ev işareti tam teşekküllü bir dil olmaya çok yaklaşır.

Köy işaret dili yüksek sağırlığın olduğu nispeten ayrı kalmış topluluklarda birkaç nesil boyunca ortaya çıkan yerel dildir ve hem sağırlar hem de sağır ailesi ve arkadaşları olan işitenler tarafından kullanılırlar.[50] Bu dillerin belki de en ünlüsü ölü bir dil olan ABD’deki Martha’sVineyard İşaret Dili’dir, fakat Afrika, Asya ve Amerika boyunca dağınık bir şekilde bulunan çeşitli köy işaret dilleri mevcuttur. Türkiye’de Mardin İşaret Dili[51] ve Orta Toroslar İşaret Dili[52] bu dillere örnektir.

Diğer yandan sağır topluluk işaret dilleri sağırların kendi toplumlarını oluşturmak için bir araya geldiği yerlerde ortaya çıkarlar. Bu diller eğitim dili olarak işaret dilini kullanmayan öğrencilerin geliştirdiği Nikaragua İşaret Dili gibi okul işaret dili ve eğitim almamış sağır insanların iş bulmak için bir araya geldiği şehir yerlerinde ortaya çıkan Bamako İşaret Dili gibi topluluk dillerini içerir. İlk başta sağır topluluk işaret dilleri genel olarak işiten nüfus tarafından bilinmezler, çoğu zaman aile üyeleri tarafından bile bilinmezler. Fakat gelişebilirler, bazı durumlarda Amerikan İşaret Dili’nde olduğu gibi eğitim dili haline gelirler ve yasal tanınma elde ederler.

Bu iki dil de konuşma tabusuyla işiten kişiler tarafından ortaya çıkarılan ve sağırlar tarafından ikincil olarak konuşulan Aborjin Avustralya işaret dilleri gibi dillerden farklıdır. Bu dillerin birçoğunun konuşma dilinin el kodlanmasından (manually-coded language) ziyade kendi başlarına bir dil oldukları konusunda şüpheler mevcuttur, fakat içlerinden Yolngu İşaret Dili gibi bazıları herhangi bir konuşma dilinden bağımsızdır. İşiten insanlar da Plains Indian İşaret Dili gibi diğer dillerin konuşucularıyla iletişime geçmek için işaret dili üretebilirler; bu dil o bölgede bulunan sağırlar tarafından konuşulmayan karma bir dildi, fakat tahminlere göre bu dil, ev işaretini etkiledi.

Dil değinimi ve melezleşmesi (creolization) dil ailelerini belirlemeyi zorlaştıran işaret dillerinin gelişiminde sıkça görülen bir süreçtir. Sözlüksel benzerliklerin aktarım veya ortak ana dil (parent language) veya sağır topluluk dillerinde olduğu gibi birkaç köy işaret dilinin bir dile dönüşmesi sebebiyle olup olmadığı kesin olmadığı için ailesel sınıflandırma yapmak zordur. Değinim işaret dilleri arasında, konuşma ve işaret dilleri arasında (değinim işaret dili, bir çeşit karma dil) ve işaret dili ile daha büyük bir topluluk tarafından kullanılan jestler arasında gerçekleşir. Bir yazar Gana’da bir köy işaret dili olan Adamorobe İşaret Dili’nin sözlük ve bürün ile sesbilgisini içeren uzamsal özellikleri ile “Batı Afrika boyunca pazarlarda kullanılan jestler ile bağı olabileceğini” ortaya atmıştır.[53]

  • İngiliz İşaret Dili (BSL), Avustralya İşaret Dili (Auslan) ve Yeni Zelanda İşaret Dili (NZSL) genellikle BANZSL diye bilinen bir dil olarak değerlendirilir. Maritime İşaret Dili ve Güney Afrika İşaret dili de BSL ile akrabadır.[54]
  • Danimarka İşaret Dili (Danish Sign Language) ve onun kardeş dilleri olan Norveç İşaret Dili ve İzlanda İşaret Dili, İsveç İşaret Dili ile karşılıklı anlaşılır durumdadır. Fin İşaret Dili ve Portekiz İşaret Dili İsveç İşaret Dili’nden türemişlerdir, fakat yerel eklemeler sonucunda karşılıklı anlaşılamaz hale gelmişlerdir. Danimarka İşaret Dili Fransız İşaret Dili’nden etkilenmiştir ve Wittmann (1991) onları aynı aile içine alır, fakat İsveç, Fin, Portekiz İşaret Dillerinin İngiliz İşaret Dili’nin akrabası olduğunu söyler.
  • Hint İşaret Dili Pakistan İşaret Dili ile benzerdir. Bazı araştırmacılar bu dile Hint-Pakistan İşaret Dili adını verip, aynı dil olduklarını söylemiştir.[55]
  • Japon İşaret Dili (JSL), Tayvan İşaret Dili ve Kore İşaret Dili’nin Japon İşaret Dili ailesine mensup oldukları düşünülmektedir.[56]
  • Fransız İşaret Dili’nden (LSF) türemiş ya da Fransız İşaret Dili’nin yerel işaret diliyle değinimi sonucunda ortaya çıkmış birçok işaret dili bulunmaktadır. Bunlar; İtalyan İşaret Dili, Quebec İşaret Dili, Amerikan İşaret Dili (ASL), İrlanda İşaret Dili, Rus İşaret Dili, Flemenk İşaret Dili (NGT), İspanyol İşaret Dili, Meksika İşaret Dili, Brezilya İşaret Dili (Libras), Katalan İşaret Dili, Ukrayna İşaret Dili, Avusturya İşaret Dili (buraya “ikizi” Macar İşaret Dili ve Avusturya İşaret Dili’nden türemiş olan Çek İşaret Dili de eklenebilir).
    • Bu ailenin bir alt grubunu Amerikan İşaret Dili’nden etkilenmiş olan ya da Amerikan İşaret Dili’nin bölgesel varyantları olan diller oluşturur. Bolivya İşaret Dili bazen Amerikan İşaret Dili’nin bir diyalekti olarak düşünülür. Amerikan İşaret Dili ve Bangkok ile Chiang Mai’de bulunan yerel işaret dillerinin karışımı olan Tay İşaret Dili, Amerikan İşaret Dili ailesinin bir parçası olarak düşünülebilir. Amerikan İşaret Dili’nin etkilediği diğer diller Uganda İşaret Dili, Kenya İşaret Dili, Filipin İşaret Dili ve Malay İşaret Dili’dir.
  • Alman İşaret Dili (DGS) Leh İşaret Dili’nin doğumuna yol açmıştır; ayrıca en azından güçlü bir şekilde İsrail İşaret Dili’ni de etkilemiştir, fakat İsrail İşaret Dili’nin DGS’den mi yoksa Fransız İşaret Dili ailesinden mi türediği kesin değildir.
  • Lyons İşaret Dili (LSG) Flaman İşaret Dili’nin (VGT) kaynağı olabilir, fakat bu kesin değildir.
  • Bir SIL raporuna göre Rusya, Moldova ve Ukrayna’nın işaret dilleri yüksek ölçüde sözlüksel benzerlik göstermektedir ve aynı işaret dilinin diyalektleri ya da uzaktan ilişkili diller olabilirler. Aynı rapor Çek İşaret Dili, Macar İşaret Dili ve Slovak İşaret Dili’nin bir “demetçik” olduğunu söylemektedir. Bu gruba ayrıca Rumen, Bulgar ve Leh işaret dilleri de dahil olabilir.
  • Ürdün, Lübnan, Suriye, Filistin ve Irak’ın (ve bir ihtimalle Suudi Arabistan’ın) işaret dilleri bir dil birliğini (sprach bund) ya da Doğu Arap İşaret Dili’nin diyalektlerini oluşturması mümkündür.
  • Bilinen izole diller Nikaragua İşaret Dili, Türk İşaret Dili, Kata Kolok, Al-Sayyid Bedouin İşaret Dili ve Providence Adası İşaret Dili’ni içermektedir.

Bu basit listeleme şeklinde yapılan sınıflandırmanın ötesinde yapılan geniş ölçekli tek sınıflandırma 1991 tarihinde yapılmıştır.[53] Sınıflandırma Ethnologue’un 1988 edisyonunda bulunan 69 işaret dilinden yola çıkarak yapılmıştır.

Wittmann’ın İşaret Dillerini Sınıflandırışı

Ana DilAna Grupİkincil Dilİkincil Grup
A-Prototipi5172
R-Prototipi1811-
BSL’den Türeyen8---
DGS’den Türeyen1 ya da 2---
JSL’den Türeyen2---
LSF’den Türeyen30---
LSG’den Türeyen1?---

Wittmann sınıflandırmasında ana ve ikincil dil ayrımı yaptığı gibi tek dil ve adı birçok dile tekabül edebilecek diller arasında bir ayrım yapmıştır. A-Prototip dil sınıfı başka bir dilden türemediği anlaşılan dilleri barındırır. R-Prototip dilller A-Prototip dillerden herhangi birinden (çoğunlukla Fransız İşaret Dili) Kroeber’ın (1940) deyişiyle “kültürel difüzyon (stimulus diffusion)” bir yöntemle türetilen dillerden oluşur. BSL, DGS, JSL, LSF (ve bir ihtimalle LSG) dil aileleri prototip diller ile gerçekleşen dil melezleşmesi ve yeniden sözcükleştirme (relexification) süreçlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmışlardır.[57] Dil melezleşmesi işaret dillerinde görünen (overt) morfolojiyi zenginleştirirken konuşulan dillerdekini azaltmaktadır.

Tipoloji

Dilbilimsel tipoloji sözcük yapısını temel alır ve dilleri bitişimli (agglutinating/concatenating), bükünlü (infectional), çok bireşimli (polysynthetic), geçişimli (incorporating) ve ayrışkan (isolating) gibi biçimbilimsel sınıflara ayırır.

İşaret dilleri sözcük dizilişi konusunda farklılık gösterirler. Örneğin, Türk, Avusturya, Japon, Hint-Pakistan İşaret Dilleri özne-nesne-yüklem söz dizilişine sahipken, Amerikan İşaret Dili özne-yüklem-nesne dizilişine sahiptir. Bu konuda konuşma dillerinin etkisi ihtimal dışı değildir.

İşaret dilleri sınıflandırıcı el şeklinin bir nesneyi betimlediği ve geçişli bir eylemin buna olanak sağladığı geçişimli sınıflandırıcı diller olmaya yatkındır. Geçişsiz eylemlerde ise (özellikle hareket eylemlerinde) geçişime uğrayan öğe öznedir. Sadece birkaç işaret dilinde (örneğin Japon İşaret Dili) kılıcı (agent) hiç geçişime uğramaz. Bu açıdan işaret dillerindeki geçişimin, geçişsiz eylemlerdeki özne ile geçişli eylemlerdeki nesnede aynı olması sebebiyle, özegeçişli (ergative) bir model gösterdiğini söylemek mümkündür.

Brentari[58][59] işaret dillerini tek hecelilik (monosyllabic) ve çok biçimbirimlilik (polymorphemic) özelliklerini barındıran, iletişim kanalına (duyumsal yerine görsel) göre belirlenmiş tek bir grup olarak sınıflandırmıştır. Bu da demektir ki, tek hece (yani tek kelime veya işaret) birden çok biçimbirimi ifade edebilir, örneğin bir eylemin özne ve nesnesi eylemin hareket yönünü belirleyebilir (çekim).

İşaret dillerinde tipolojik olarak incelenen başka bir konu da işaret dillerinin sayma sayıları için kullandığı sistemlerdir.[60] Bu konuda işaret dilleri arasında tipolojik olarak önemli farklılıklar bulunmuştur.

Edinim

İşaret diline doğumdan beri maruz bırakılan çocuklar işaret dilini tıpkı işiten çocukların kendi anadillerini edindikleri gibi edinirler.[31]

Kritik Periyod hipotezi (The Critical Period hypothesis) bir dilin, ister işaret ister konuşma dili olsun, çocukların beyninin esnekliği (plasticity) sayesinde çocuklar tarafından yetişkinlerle kıyasla daha hızlı edinildiğini savunur. McGill Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, araştırmacılar Amerikan İşaret Dili’ni doğuştan edinmeye başlayanların gösterdikleri videodaki işaretleri tekrar etmede daha sonradan edinenlerden daha iyi olduklarını buldular. Ayrıca, iki grup arasında cümle kurarken dilsel biçimbirim (grammatical morphology) açısından farkların olduğunu buldular, bu da işaret dilini edinirken kritik bir periyodun olduğunu göstermiştir.[61]

El dışı işaretlerin edinimi ise ilgi çekici bir model sunmaktadır: Kendisiyle ilgili her zaman belirli bir el dışı işareti bulunan el işaretleri (mesela neden-soruları) edinildiğinde, el dışı işaretler yetişkinlerin kullandığı gibi serbest kullanıma sahip değildir. Bir noktada, el dışı işaretler kullanılmayı bırakır ve işaretle ilgili yüz ifadesi kullanılmaz. Birkaç ay sonra el dışı işaretler tekrar ortaya çıkar ve bu sefer yetişkinlerin kullandığı gibi kullanılmaya başlarlar.[62]

Yazım sistemleri

İşaret dilleri geleneksel ya da resmi bir yazım şekline sahip değillerdir. Çoğu sağır insan kendi dillerinde yazmayı bir ihtiyaç olarak görmez.[63]

İşaret dillerinde yazmak için çeşitli yazım şekilleri geliştirilmiştir.

  • Dr. William Stokoe tarafından 1965’te Amerikan İşaret Dili Sözlüğü (Dictionary of American Sign Language)[64] için geliştirilen Stokoe yazımı (Stokoe notation) soyut bir sesbirimsel yazım sistemidir. Ellerin kullanımı üzerine geliştirildiği için yüz ifadelerini ve diğer el dışı işaretleri göstermenin bir yolu yoktur. Fakat, geliştirmesinin arkasındaki sebep özellikle sözlük üzerine olan araştırmalar içindir, genel kullanım için geliştirilmemiştir.
  • 1990’ların başında geliştirilen Hamburg Yazım Sistemi (Hamburg Notation System, HamNoSys) detaylı sesbirimsel bir sistemdir, bir işaret diline özel olarak geliştirilmemiş olup pratik bir yazım sistemi olmasından ziyade araştırmacılar için geliştirilmiştir.
  • David J. Peterson ASCII’ye uygun İşaret Dili Uluslararası Sesbilgisel Alfabe (Sign Language International PhoneticAlphabet) olarak bilinen sesbilgisel bir çevriyazı (transcription) sistemi geliştirme girişiminde bulunmuştur.
  • 1974’te Valerie Sutton tarafından geliştirilen Sign Writing (İşaret Yazı) dudak kıpırdatma, yüz ifadeleri ve hareketin dinamiklerini de içeren işaret dillerini sesbilgisel olarak temsil etmek için kullanılan bir sistemdir. Yazı sistemi işaret dilinde çalışma ve metin yayınlamak için kullanıldığı gibi bazen detaylı araştırma ve dil belgelemek için de kullanılır.
  • si5s büyük ölçüde sesbilimsel olan başka bir yazım sistemidir. Fakat, işaret dillerindeki bölgesel farklılıklar sebebiyle bazı işaretler resim-yazı (logograph) ve/ya kavram-yazı halindedir.
  • ASL-phabet Dr. Sam Supalla tarafından sağır çocukların eğitimi için geliştirilen ve az sayıdaki sembolü El şekli-Yer-Hareket şeklinde sıralayan bir sistemdir. Çoğu işaret aynı şekilde yazılabilir.
  • Ángel Herrero Blanco ile Juan José Alfaro ve Inmacualada Cascales adlı iki sağır araştırmacı tarafından geliştirilen İşaret Dilleri için Alfabetik Yazım Sistemi (Sistema de escritura alfabética, SEA) 2003 yılında bir kitap olarak yayınlanmıştır[65] ve online olarak İspanyol İşaret Dili için erişime açılmıştır.[66] Bu sistem Latin alfabesinin harflerini işareti biçimsel sıralamada gösterebilmek için birkaç vurgu imi ile kullanır. Ortaya çıkan sözcükler işaret ile okunabilir halde olmalıdır. Sistem diğer dillerde küçük uyarlamalarla uygulanabilir ve hiçbir ekipmana ve yazılıma ihtiyaç olmadan çalışabilir halde tasarlanmıştır. El dışı öğeler belli bir ölçüde belirtilebilir fakat araştırmacılar tıpkı konuşma dilinin yazılmasında olduğu gibi bir sistemin pratik olması için bütün öğeleri kapsamak zorunda olmadığını savunmuşlardır. Sisteme kendi Vikipedi sayfasından 12 Ağustos 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. ulaşılabilecek bazı güncellemeler gelmiştir. The Center for Linguistic Normalization of Spanish Sign Language (İspanyol İşaret Dilini Normalleştirme Merkezi) SEA’yı kendi sözlüklerindeki bütün işaretlerin çevriyazısı olarak kullanmaktadır.[67]

Şimdiye kadar, işaret dilinin yazım şekli konusunda bir mutabakat yoktur. Sign Writing dışında hiçbiri yaygın olarak kullanılmaz.

İşaret algılama

Bir anadil işaret kullananı için, işareti algılama zihnin görsel dil tecrübesini nasıl anlamlı hale getirdiği konusunda oldukça etkilidir. Örneğin, bir el şekli kendisinden önceki veya sonraki işaretlere göre değişim gösterebilir, ama bu değişimler işaretin gelişimi sırasında algısal kategoriler tarafından ayarlanır. Zihin el şeklindeki farklılıkları fark eder fakat benzer el şekillerini aynı kategoride toplar.[68][69][70] Farklı el şekilleri diğer kategorilerde toplanır. Zihin farklı algısal kategoriler arasındaki benzerlikleri göz ardı eder, aynı zamanda el şekli değişiminden kaynaklı olan algısal kategorilerin görsel bilgisini de korur.

Toplum

Sağır toplumlar ve sağır kültürü

Sağır insanlar genel nüfusun küçük bir bölümünü oluşturduklarında, sağır toplum kendisini çevreleyen işiten toplumdan farklı şekilde gelişir.[71] Bu sağır toplumlar dünyada, özellikle işaret dili kullanılan şehirlerde ve ülkelerin genelinde, oldukça yaygındırlar ve kendi geliştirdikleri kültürler oldukça zengindir.

Sağır toplumda işaret dilinin farklılık göstermesine bir örnek olarak Black ASL (Afro-Amerikan Amerikan İşaret Dili) gösterilebilir. Bu işaret dili Afro-Amerikan Sağır toplumunda Amerika’daki Afro-Amerikan sağır öğrencilerin ayrı okullarda okumak zorunda bırakıldığı ayrımcılık ve ırkçılık zamanında ortaya çıkmıştır.[72]

İşaret dilinin işiten toplumda kullanılması

Zaman zaman, sağır insanların yaygınlığının yeterli olduğu yerlerde, yerel topluluğun tamamı tarafından bir işaret dili kullanılmaya başlanır ve bu “köy işaret dili”[73] ya da “ortak işaret topluluğu (shared signing community)”[74] oluşmasına yol açar. Genellikle bu süreç küçük, birbiriyle iç içe ve kapalı gen havuzuna sahip topluluklarda gerçekleşir. En çok bilinen örnekler:

  • Martha’s Vineyard İşaret Dili, Amerika Birleşik Devletleri
  •  Al-Sayyid Bedouin İşaret Dili, İsrail
  •  Kata Kolok, Bali
  • Adamorobe İşaret Dili, Gana
  • Yucatec Maya İşaret Dili, Meksika
  • Mardin İşaret Dili, Türkiye
  • Orta Toroslar İşaret Dili, Türkiye

Bu çeşit topluluklarda sağır insanlar genellikle topluluğun geneline entegre olmuşlardır ve sosyal olarak dezavantajlı değillerdir, o kadar ki, ayrı bir “sağır” topluluktan bahsetmek çok zordur.[71]

Çoğu Avustralya Aborjin işaret dilleri yas ve başlatma ritüelleri gibi konuşma tabularının olmasıyla ortaya çıkmıştır. Warlpiri, Warumungu, Dieri, Kaytetye, Arrernte ve Warlmanpa topluluklarında oldukça gelişmiş haldedirler ve kendi konuştukları dilleri temel alırlar.

Karma işaret dili Kuzey Amerika’nın Great Plains bölgesindeki Kızılderili kabileleri arasında ortaya çıkmıştır. Sağır insanlar tarafından kullanıldığı gibi işiten insanlar tarafından farklı konuşma dilleri olan kabilelerle iletişime geçmek amacıyla kullanılmıştır. Bugün bu dili kullanan kabileler Crow, Cheyenne ve Arapaho kabileleridir. Avustralya Aborjin işaret dillerinin aksine, sağır işaret dillerindeki gibi uzamsal gramer yapısına sahiptir. 1500’lerde İspanyol bir seferi olan Cabeza de Vaca günümüzdeki Florida civarında bulunan Kızılderilileri işaret dili kullanarak gözlemlemiştir ve 1600’lerin ortalarında Coronado Tonkawa kabilesiyle bir çevirmen yardımı olmadan iletişimde bulunmanın mümkün olduğunu söylemiştir. Bu jest sistemlerinin tam bir dil olup olmadığı hala bir tartışma konusudur. Kızılderililer arasında sağırlığın ulusal ortalamanın iki katı olan %2 gibi bir ölçüde olduğu düşünülmektedir.

İşaret dili işiten fakat seslerini konuşmak için kullanamayan insanlar tarafından da alternatif bir iletişim yolu olarak kullanılır.

İşaretler aynı zamanda işiten insanlar tarafından avlanma, gürültülü ortamlar, su altı ve uzak mesafelerde kullanılabilirler.

Yasal tanınırlık

Bazı işaret dilleri belli bir ölçüde yasal tanınırlığa ulaşmıştır, fakat bazılarının herhangi bir yasal statüsü bulunmamaktadır. Sarah Batterbury işaret dillerinin sadece sağırlara kolaylaştırıcı özelliği için değil aynı zamanda bir dil topluluğunun iletişim kanalı olduğu için yasal olarak tanınması ve desteklenmesi gerektiğini savunmuştur.[75]

Telekomünikasyon

AT&T görüntülü telefonunu 1964 New York Dünya Fuarı’nda tanıtması işaret dili konuşanlarının birbiriyle iletişime geçmesi için telekomünikasyonun imkanlarının kullanılmasını göstermek açısından ilklerden bir tanesidir. Fuarda, biri fuarda diğeri ise başka bir şehirde olmak üzere iki sağır kullanıcı rahatlıkla iletişime geçtiler.[76] Fakat, videolu iletişim 2000’lerin başlarında bant aralığının video verisini kaldırabilecek ölçüye gelmesine kadar geniş ölçekte kullanılabilir değildi.

Günümüzde internet ya işaret dili için özel geliştirilmiş görüntülü telefonlarla ya da “hazırda bulunan” geniş bant ve bilgisayar kamerası ile kullanılabilen video servisleriyle sağır insanların iletişime geçmesine olanak sağlar. İşaret dili iletişimi için özel olarak geliştirilmiş görüntülü telefonlar “hazırda bulunan” servislerden daha iyi kalite sunabilir ve işaret dilinin anlaşılabilirliğini maksimum düzeye çıkartan sıkıştırma yöntemleri kullanabilirler. Bazı gelişmiş ekipmanlar işaretleri anlamak için kamerayı yakınlaştırma, uzaklaştırma ve kameranın açısını değiştirmek gibi uzaktan kontrol hizmetlerini insanlara sunar.

Çeviri

İşaret dili çevirmenleri işiten ve sağır insanlar arasındaki iletişimi sağlamak için sık sık başvurulan kişilerdir. İşaret dilleri doğal diller oldukları için bu işler çevirmen için fazlasıyla efor gerektiren işlerdir.

Çeviri akışı normalde bir ülke içerisindeki işaret dili ile konuşma dili arasında gerçekleşmektedir. Farklı ülkeler arasındaki işaret dili ve konuşma dilini (örneğin, İngilizce ve Türk İşaret Dili) bir arada bilen çevirmenler de mevcuttur fakat daha az bulunurlar.

Yapay zekadaki yeni gelişmelerle birlikte, işaret dilinde tümce içeren (genellikle tek tümcecikli) kısa videoları yazı diline çeviren derin öğrenme temelli makine çeviri algoritmaları geliştirilmiştir.[77]

Uzaktan çeviri

Çevirmenler fiziki olarak iki tarafın da yanında bulunabilirler, fakat 2000’lerin başındaki teknolojik gelişmeler sayesinde, çevirmenlerin uzak yerlerde olması artık mümkündür. Uzaktan videolu çeviride (VRI) iki taraf (bir işaret dili kullanıcısı ve bir işiten) aynı yerde bulunurken çevirmen farklı bir yerde bulunabilmektedir. Çevirmen işaret dili kullanan kişiyle video görüşmesi yaparken işiten kişiyle sesli görüşme yapmaktadır. VRI ortamda hiçbir çevirmenin olmadığı durumlarda kullanılabilir.

Fakat, VRI tüm tarafların sadece telefon kullandığı bir durumda kullanılamayabilir. Video röle servisi (Video Relay Service) sayesinde, işaret dili kullanan, çevirmen ve işiten kişi üç farklı konumdadır, böylece iki tarafın çevirmen yoluyla iletişimde olmasına olanak sağlanmış olur.

Televizyonda çeviri

İşaret dili çevirisi bazen konuşma içeren televizyon programları için sağlanmaktadır. İşaret dili çevirmeni genellikle ekranın köşesinde bulunurken program tam ekran ya da biraz küçültülmüş olarak devam eder. Basın toplantılarında işaret dili kullanan kişi sahnenin sağında ya da solunda durur, bu şekilde hem konuşan kişi hem de işaret dili çevirmeni aynı kare içerisinde bulunmuş olur.

Paddy Ladd 1980’lerde Britanya televizyonunda sağırlar için bir program başlattı ve kendisi işaret dilini televizyona taşıyan ve sağır çocukların işaret dilinde eğitim görmesini sağlayan kişi olarak bilinir.[78]

Geleneksel analog yayıncılıkta çoğu program genellikle sabah saatlerinde işaret dilini kullanan kişiyle beraber tekrar edilir, işaret dilini kullanan kişi ana yayında bulunmaz.[79] Bunun sebebi olarak işaret diline çeviri yapan kişinin dikkat dağıtması gösterilir. BBC’de gece geç ya da sabah erken saatlerde yayınlanan programlar işaret diliyle birlikte yayınlanır. Yeni gelişen televizyon teknolojileri işaret yapan kişiyi, tıpkı altyazılarda olduğu gibi, kapatma imkânı sunmaktadır.[79]

İşaret dilinin televizyonda bulunması için gerekli olan yasal zorunluluklar ülkeden ülkeye değişim göstermektedir.

Tehlike altındaki diller ve yok olma

Tehlike altındaki diller

  • Adamorobe İşaret Dili
  • Ban Khor İşaret Dili  
  • Benkala İşaret Dili
  • Hawaii İşaret Dili  
  • Inuit İşaret Dili  
  • Jamaika Kır İşaret Dili
  • Maritime İşaret Dili
  • Eski Bangkok İşaret Dili
  • Eski Chiangmai İşaret Dili  
  • Plains Kızılderili İşaret Dili
  • Providencia İşaret Dili
  • Rennellesse İşaret Dili

Yok olmuş işaret dilleri

  • Angami Naga
  • Belçika İşaret Dili
  • Henniker İşaret Dili
  • Martha’s Vineyard İşaret Dili
  • Ngarrindjeri İşaret Dili
  • Eski Fransız İşaret Dili
  • Eski Kent İşaret Dili
  • Pitta Pitta İşaret Dili
  • Plato İşaret Dili
  • Sandy Nehir Vadisi İşaret Dili
  • Warluwarra İşaret Dili

İşaret diline benzeyen iletişim sistemleri

Başta gramer yapısı olmak üzere tam işaret dili özelliklerini taşımayan fakat işaret dillerine belli ölçütlerde benzeyen birtakım iletişim sistemi bulunmaktadır. Bunların çoğu ya işaret dilinin öncüsüdür ya da işaret dillerinden türetilmişlerdir.

Konuşma dili için el kodlaması (Manually coded spoken languages)

Sağır ve işiten insanlar etkileşime geçtiğinde grameri konuşma dilinden işaretleri ise işaret dilinden alınan işaret sistemleri gelişebilir. Özellikle insanlar konuşma dilindeki kelimeler ve işaret dilindeki işaretler arasında birebir uyuşma oluşturduğunda bu bir doğal işaret dili olmaktan ziyade konuşulan dilin el yoluyla aktarılmasına yol açar. Bu sistemler genellikle sağır çocuklara konuşma dilini öğretmede yardımcı olması için gelişir ve eğitim bağlamı dışında kullanılmaz.

İşiten çocuklarla “Bebek işaret dili”

Bazı işiten ebeveynler işiten genç çocuklara işaret öğretirler. Bebeklerin ellerindeki kaslar ağızlarından daha erken geliştiği için, işaretler daha iyi bir iletişim için yararlı bir seçenek olarak görülür.[80] Bebekler genellikle işaretleri daha erken kullanmaya başlarlar. Bu bebeklerin ne istediği konusunda ebeveynlerin kafa karışıklığını gidermeye yardımcı olur. Çocuk konuşmaya başladığında işaretler genellikle terk edilir, böylece çocuk işaret dilinin gramerini edinmeye devam etmez.

Bu sağır ebeveynlerin işiten çocuklarının tam tersi bir durumdur, onlar sağır ebeveynlerin sağır çocuklarıyla aynı şekilde işaret dilini birinci dil olarak öğrenirler.

Ev işareti

Ölçüsüz, tam gelişmemiş işaret sistemleri bazen tek bir aile içerisinde gelişebilir. Örneğin, işaret dili hakkında bir bilgisi olmayan işiten ebeveynler sağır bir çocuk sahibi olduğunda çocuk ebeveynler tarafından baskıya uğramadığı sürece doğal olarak bir işaret sistemi geliştirebilir. Bu mini-diller için kullanılan terim ev işaretidir.

Ev işareti başka bir iletişim yolunun olmamasıyla ortaya çıkar. Hayatı boyunca bir topluluk tarafından destek ya da dönüt olmayınca, çocuk kendi ihtiyaçlarını karşılamak için işaretler üretir, hatta kısa tümceleri birleştirmek için kendi dilbilgisel kurallarını bile oluşturabilir. Ama, bu çeşit bir sistem bir çocuğun zihinsel gelişimi için yetersizdir ve bu dil dilbilimcilerin tam bir dil için belirledikleri standartların hiçbirini karşılayamaz. Hiçbir ev işareti tam bir dil olarak tanınmamıştır.[81]

Primatlarda kullanım

İnsanlarla iletişime geçmeleri için bilim insanlarının şempanzeler,[82][83][84][85] goriller[86] ve orangutanlar[87] gibi insan olmayan primatlara işaret dili öğretme girişimleri olmuştur.[88] Fakat, dilbilimciler genellikle bunun bir insan dili bilgisine ulaştıramadığını, sadece işaretler/kelimeler olduğunu söylerler.[89][90][91][92] İşaret dilini öğrenen önemli hayvanlar aşağıdakileri içermektedir:

  • Şempanzeler: Washoe, Nim Chimpsky ve Loulis
  • Goriller: Koko ve Michael

İnsan Dilinin Kökeni ve Jest Teorisi

İnsan dilinin evrimiyle alakalı bir teori insan dilinin ilk başta bir jest sistemi olarak ortaya çıktığını sonradan bunun konuşmaya evrildiğini öne sürer.[93] Bu jest teorisi için en önemli sorulardan biri, sesletime geçişe neyin sebep olduğudur.[94]

Ayrıca bakınız

Kaynakça