Anadolu beylikleri

13. yüzyıldan itibaren Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde kurulmuş olan Türk ülkelerine verilen genel ad

Anadolu Beylikleri, Anadolu Türkmenlerinin 1071’deki Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu’da kurdukları devletlerdir. Savaşın hemen ardından, özellikle Doğu Anadolu Bölgesi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kurulan devletlere Birinci Dönem Anadolu Beylikleri denir. Anadolu'nun batı ucunda İznik'i başkent edinen, sonradan da Haçlı Seferleri nedeniyle başkentini Konya'ya taşıyarak Orta Anadolu merkezli olarak devam eden Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıflaması ve yıkılmasından sonra kurulan devletler ise İkinci Dönem Anadolu Beylikleri olarak ifade edilir.[1]

Tarihçe

Katalan Atlası'nda Anadolu Beylikleri (1375). Oturan hükümdarın yanındaki yazıda şöyle yazar: "Birçok şehir ve kalenin bulunduğu Küçük Asya,’ya Türkiye de denir." Harita baş aşağı gösterilmiştir.[2][3]

Anadolu Selçukluları, Anadolu'daki Türkmen beylerini aşiretleriyle birlikte Bizans ve Kilikya sınırlarına yerleştirmişlerdi. Böylece Anadolu Selçukluları hem devletin sınırlarını güvence altına alıyor, hem de Türkmen beylerini denetim altında tutuyorlardı. Ama 1243'teki Kösedağ Savaşı'nda Moğollara yenilen Anadolu Selçuklu Devleti’nin Türkmenler üzerindeki denetimi zayıfladı. Bu savaşın ardından, Moğolların bir kolu olan İlhanlılar Anadolu’da denetimi ele geçirdiler. Bu süreçte uç beylikleri, önce İlhanlılara bağlı, sonra bağımsız devletlere dönüştüler. Bu beyliklerden biri olan Osmanlı Beyliği, zamanla bütün öbür beyliklerin topraklarını ele geçirdi ve bir imparatorluğa dönüştü.

Birinci dönem Anadolu beylikleri

BeylikBaşkentHakimiyet Dönemi
Çaka Beyliğiİzmir1081-1098
Ahlatşahlar Beyliği (Sökmenliler)Ahlat1110-1231
Artuklu Beyliği (üç kol)Hasankeyf, Mardin, Harput1102-1409
Danişmendliler BeyliğiSivas1071-1178
Dilmaçoğulları BeyliğiBitlis1085-1192
İnaloğulları BeyliğiDiyarbakır1095-1183
Mengüçlü BeyliğiErzincan, sonra Divriği1080-1228
Saltuklu BeyliğiErzurum1072-1202
Çubukoğulları BeyliğiHarput1085-1112
Tanrıvermiş BeyliğiEfes1074–1098

İkinci dönem Anadolu beylikleri

II. dönem Anadolu Türk Beylikleri Haritası.
Katalan Atlası'nda Anadolu Beylikleri (1375, detay)
Bayrak veya damgaBeylikBaşkentHakimiyet Dönemi
Alâiye BeyliğiAlanya1293–1421
Aydınoğulları BeyliğiBirgi (önce), Aysuluk(Selçuk (sonra)1308-1426
Candaroğulları BeyliğiEflani, sonra Kastamonu, daha sonra Sinop1292–1461
Canik BeylikleriSamsun13. yy – 15. yy
Çobanoğulları BeyliğiKastamonu1211–1309
Dulkadiroğulları BeyliğiElbistan sonra Kahramanmaraş1339–1521
Eretna BeyliğiSivas, sonra Kayseri1328–1381
Erzincan BeyliğiErzincan1379–1410
Eşrefoğulları BeyliğiBeyşehir13. yy. ortaları – 1326
Germiyanoğulları BeyliğiKütahya1300–1428
Hamitoğulları BeyliğiEğirdir1301–1423
İnançoğulları BeyliğiDenizli1261–1368
Kadı Burhâneddin DevletiKayseri1381–1398
Karamanoğulları BeyliğiKonya1256–1483
Karesioğulları BeyliğiBalıkesir1297-1360
Menteşeoğulları BeyliğiMilas1280-1424
Osmanoğulları BeyliğiSöğüt1299-1922
Pervâneoğulları BeyliğiSinop1277-1322
Ramazanoğulları BeyliğiAdana1325-1608
Sâhib Ataoğulları BeyliğiAfyonkarahisar1275-1342
Saruhanoğulları BeyliğiManisa1302-1410
Tâceddinoğulları BeyliğiNiksar1303-1415
Tekeoğulları BeyliğiAntalya1321-1423

Beyliklerin yapısı ve ordu düzeni

Anadolu beyliklerinin kurucuları aşiretlerdi. Anadolu Selçukluları bu aşiretleri özellikle Bizans sınırına yerleştirmişler ve bu toprakları aşiret beylerine ikta (tımar) olarak vermişlerdi. İkta sisteminde, Türkmen beyleri kendilerine verilen toprağın karşılığında Anadolu Selçuklu sultanına savaş zamanlarında asker gönderiyordu. Toprağın mülkiyeti sultana aitti, beylerin ise bu toprağı işleme hakkına sahipti. Bu beyler sonradan bağımsızlıklarını ilan ettiklerinde Anadolu Selçuklu devlet yapısını kendilerine örnek aldılar.

Anadolu beyliklerinde devlet yönetimi hanedanın elindeydi. Bu hanedanın en yaşlı ya da etkili kişisine ulu bey denirdi. Ulu bey devlet merkezinde oturur, vilayetlerin yönetimini ise çocuklarına ya da kardeşlerine bırakırdı. Devlet işleri, bir kurul ya da kurum olan divanda görüşülür ve karara bağlanırdı. Vilayetlerin yönetiminden ise valiler sorumluydu; ayrıca hukuk işlerini kadılar ve askerlik ile güvenlik işlerini subaşılar yürütürdü. Devletin parası (sikke) ulu bey adına basılırdı.

Anadolu beyliklerinde ordu, Ulu beyin atlı ve yaya hassa birlikleri, ikta verilmiş beylerin yetiştirdiği askerler ve çeri denen aşiret atlılarından oluşurdu. Savaş sırasında ordu üç kola ayrılırdı. Merkez kuvvetlere ulu bey, sağ ve sol kollara da oğulları ya da kardeşleri komuta ederdi. Ok, yay, kılıç, kargı, hançer, balta, gürz ve mancınık orduda kullanılan başlıca silahlardı.

Ekonomik ve toplumsal yaşam

Üç çeşit toprak vardır. Bunlara ikta, vakıf ve mülk denirdi. Devlet bazı toprakların gelirini hizmetlerine karşılık belirli bir kişiye ya da bir vakfa bırakırdı. Köylüler bu toprakları işler, vergisini de toprağı işletme hakkına sahip olan kişiye ya da vakfa verirlerdi. Köylüler ekip biçmekle yükümlü olduğu toprakları bırakıp başka yere gidemezlerdi. Kent ve kasabalarda mülk sahibi olanlar köylülere oranla daha özgürdüler. Her zanaat dalı ayrı bir Ahi birliğine bağlanarak kendi içinde örgütlenmişti.

Ekonominin temeli tarıma dayalıydı. Toprak ve iklim koşullarına bağlı olarak tahıl, meyve ve pamuk gibi ürenler yetiştiriliyordu. Hayvancılık da hayli yaygındı. Anadolu'da dokunan kilim ve halılar dış pazarda alıcı buluyordu. Kütahya, Amasya ve Bayburt çevresinden çıkarılan gümüşün büyük bölümü de dışarıya satılıyordu. Anadolu beyliklerinde ticarete de gelişmişti. Karadeniz kıyısındaki Sinop, Trabzon ve Samsun, Ege'deki Foça, İzmir, Selçuk ve Balat ile Akdeniz'deki Antalya ve Yumurtalık, iç ve dış ticaretin en önemli liman kentleriydi. Kayseri ve Konya, kervan yollarının kavşak noktasında bulunan Sivas önemli ticaret merkezleriydi.

Bilim

Anadolu beylikleri döneminde özellikle Konya, Kayseri ve Kastamonu birer bilim ve sanat merkeziydi. Bilimler arasında en çok tıp gelişmişti. Hacı Paşa bu dönemin en ünlü tıp bilginlerinden biriydi.

Sanat

Başta Anadolu’da Türkçe şiirin öncüsü Yunus Emre olmak üzere Gülşehirli Şeyh Ahmed, Âşık Paşa, oğlu Ulu Arif Çelebi, Bahaeddin Sultan Veled, Ahmed Eflaki, bu dönemde yetişmiş başlıca şair ve yazarlardı.

Sınırlı kaynaklarına ve dönemlerinin siyasi iklimine rağmen, Anadolu beylikleri döneminde sanat gelişti ve muhtemelen Osmanlı sanatının temelini oluşturdu. Anadolu beyliklerinin sanat üslubu, Selçuklular ile Osmanlılar arasında bir geçiş döneminin üslubu olarak kabul edilebilse de, yeni akımlar da kazanılmıştır. Özellikle gezgin geleneksel zanaatkarlar ve mimarlar, bu yeni akımların ve yerelleşen üslupların Anadolu'daki çeşitli beyliklere yayılmasına yardımcı olmuş, bu da özellikle mimaride yenilikçi ve özgün çalışmaların ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Selçukluların ahşap ve taş oymacılığı, kil çinileri ve benzeri süsleme sanatları, yeni mekân arayışlarının da etkisiyle kullanılmaya devam edilmiş ve bunun diğer sanatlara da yansımaları olmuştur.

İzmir yakınlarındaki Selçuk'ta İsa Bey Camii, Aydınoğulları Beyliği tarafından 1375'te yaptırılmıştır.

Osmanlılar zamanında doruğuna ulaşan büyük mekânlı yapıların ilk örnekleri de bu dönemde ortaya çıktı. Karamanoğullarının yaptırdığı Karaman'daki Hatuniye Medresesi ile Niğde'deki Ak Medrese önemli yapılardır. Germiyanoğulları da Afyonkarahisar'da Kubbeli Cami ve Kütahya'daki Vacidiye (Demirkapı) Medresesi’ni yaptırdılar. Beyşehir'deki Eşrefoğlu Süleyman Bey Camisi ve Medresesi Eşrefoğullarından kalmıştır. Eğirdir'deki Dündar Bey Medresesi, Hamidoğullarından kalan en önemli yapılardan biridir. Safranbolu'daki Gazi Süleyman Paşa Camisi Candaroğulları mimarisinin önemli örneğini oluşturur. Birgi'deki Aydınoğlu Mehmed Bey Camisi ve Medresesi, Ulucami (1312) ile Selçuk'ta salt mermerden yapılmış İsa Bey Camisi (1375) ve İmareti, Balat’taki İlyas Bey Camii (Milet) (1404) Aydınoğulları beylerince yaptırılmıştır. Manisa'daki Ulucami Saruhanoğullarından ve Kayseri'deki Hatuniye Medresesi Dulkadiroğlularından günümüze ulaşmış en önemli mimarlık örneklerindendir.

Yukarıdaki bahsedilen Balat'ta İlyas Bey Camii, Selçuk'ta İsa Bey Camii, Birgi'de Ulucami, Selçuklu mimarisinin devamı olmalarına rağmen, iç ve dış mekanlardaki süslemelerin artması, avlu ve minarelerin farklı yerleşimi ile büyük farklılıklar gösterir.

Karaman beyliği de Ermenek'te Ulucami (1302), Karaman'da Hatuniye Medresesi (1382), Niğde'de Akmedrese Medresesi (1409) gibi dış çevreyi de dikkate alan ve içine alan yeni bir üsluba saygı duyan önemli mimari eserler de bırakmıştır.

İç mekânı tek bir büyük kubbe altında birleştirerek anıtsal bir mimari yapı oluşturmayı amaçlayan Osmanlı mimarisinin şekillenmesine işaret eden Anadolu beylik mimarisinin ilk örneklerinden biri Saruhan beyliği tarafından yaptırılan Manisa’daki Ulucami'dir (1374).

Beyliklerin bilime daha fazla önem verdiklerine işaret eden medrese inşaatlarındaki artış da dikkate değerdir.

Kaynakça