Afganistan'da din

Afganistan'da din (2012)
dinyüzdelik
Sünnilik
  
%90
Şiilik
  
%9.7
Diğer dinler
  
%0.3

Afganistan, vatandaşlarının çoğunun İslam'a inandığı bir islam devletidir. Nüfusun yüzde 90'ı Sünniliği takip ederken yüzde 9,7'si ise Şiiliği takip etmektedir.[1] The World Factbook'a göre, Sünniler nüfusta yüzde 84.7 ila 89.7, Şiiler ise yüzde 10 ila 15 arasında yer kaplamaktadır. Halkın yüzde 0.3'ü diğer dinleri takip etmektedir.







Afganistan'da din (2012)

  Sünnilik (%90)
  Şiilik (%9.7)
  Diğer dinler (%0.3)

2022 yılında Freedom House, Afganistan'daki din özgürlüğünü 4 üzerinden 1 olarak değerlendirdi.[2]

Tarih

Bugün Afganistan olarak bilinen bölgedeki dini demografi, tarihte birçok kez değişti. Antik ve Klasik dönemlerde Zerdüştlük, Hinduizm ve ardından Budizm bölgedeki başlıca dini yapıyı oluşturuyordu. İslam, Râşidîn Halifeliği'nin bölgenin bazı kısımlarını fethettiği 7. yüzyıldaki ilk karşılaşmadan sonra yavaş yavaş bölgedeki ana din haline geldi.

Bazıları tarafından Zerdüştlük'ün MÖ 1800 ila 800 yılları arasında şimdiki Afganistan'da ortaya çıktığına inanılıyor; dinin kurucusu Zerdüşt'ün o zamanlar bölge Ariana olarak anılırken Belh'te yaşayıp öldüğü düşünülüyor.[3][4] Yine bazıları Zerdüştlük'ün yükselişi sırasında bölgede eski Doğu İran dillerinin konuşulduğunu düşünmektedir. MÖ 6. yüzyılın ortalarında Ahamenişler, Medleri devirdi ve Arachosia, Aria ve Baktriya'yı doğu sınırları içerisine dahil etti. Ahameniş kralı I. Darius'un mezar taşı üzerindeki bir yazıt, fethettiği 29 ülkenin yer aldığı listede Kâbil Vadisi'nden bahsetmektedir.[5]

İslam'ın gelişinden önce Güney Afganistan, Zerdüştlük'ün kalesiydi. İran ile Arachosia arasında Zerdüştlük inancı açısından yakın ilişkiler mevcuttu.[6] Avesta'nın İran'a Arachosia üzerinden ulaştığına inanılmaktadır. Bu nedenle bölge aynı zamanda "Zerdüştlük'ün ikinci vatanı" olarak da değerlendirilmektedir.[7]

Esas olarak günümüz Afganistanı'nın doğu ve güney bölgelerinde yoğunlaşan erken Hint-Aryan sakinleri (MÖ 2000 ile 1500 yılları arasında) Hinduizm'in taraftarlarıydı. Bu yerli gruplar arasında dikkate değer olanlar Gandhariler ve Kambojalar'dı.[8] Paşayiler ve Nuristaniler ise bu Hint-Aryan Vedik halkının çağdaş örnekleridir.[9][10][11][12][13] Afganistan'daki doğu İran etnik grubunun çoğunluğunu oluşturan Pakthalar ve Peştunlar'dan gelen Vedik atalardan oluşan bir parça da Hinduizm ve Budizm'i yaygın bir şekilde takip ediyordu.[14][15]

"Pakthalar, Bhalanazlar, Vişaninler, Alinalar ve Sivas beş sınır kabilesiydi. Pakthalar Kruma'nın doğduğu tepelerde yaşıyordu. Zimmer onların günümüzün doğu Afganistanı'nda bulunduğu düşünüyor ve onları modern Peştun halkı ile özdeşleştiriyordu."[16]

Büyük İskender'in MÖ 4. yüzyıldaki fetih ve işgallerinin ardından, halef devlet Selefkî İmparatorluğu, bir ittifak anlaşmasının parçası olarak bölgenin çoğunu Hint Maurya İmparatorluğu'na devrettiği MÖ 305 yılına kadar bölgeyi kontrol etti. Mauryalılar Budizm'i Hindistan'dan Afganistan'a getirdiler ve devrildikleri MÖ 185'e kadar güney ve doğu Afganistan'ın bazı kısımlarını kontrol ettiler.

7. yüzyılda Arap Emevîler, Nihâvend Muharebesi'nde Sasaniler'i kesin bir şekilde mağlup ettikten sonra, günümüzde Afganistan olarak bilinen bölgeye girdiler. Bu büyük yenilginin ardından son Sasani İmparatoru III. Yezdicerd, aranan bir kaçak haline geldi ve doğuya, Orta Asya'nın derinliklerine kaçtı. Araplar Yezdigirt'i takip ederken bölgeye İran'ın kuzeydoğusundan girmeyi seçtiler.[17] ve ardından Afganistan'ın geri kalanına doğru ilerlemeden önce ordularının büyük bir bölümünü konuşlandırdıkları Herat'a gittiler. Araplar, İslam'ı yerel halk arasında yaymak için büyük çaba harcadılar.

Kuzey Afganistan bölgesinde yaşayan insanların büyük bir kısmı, özellikle Hişâm bin Abdülmelik (724'ten 743'e kadar halife) ve Ömer bin Abdülazîz'in (717'den 720'ye kadar halife) hükümdarlığı döneminde, Emevi misyonerlik çabaları aracılığıyla İslam'ı kabul etti.[18] Mutasım'ın hükümdarlığı sırasında İslam genel olarak bölgedeki yerliler arasında yaygındı ve son olarak Yakub bin Leys el Seferî döneminde İslam, Afganistan'ın diğer büyük şehirleriyle birlikte Kâbil'de açık ara baskın dini haline geldi. Daha sonra Sâmânîler, İslam'ı Orta Asya'daki küçük kasabalarda yaydı ve Kur'an'ın Farsça'ya ilk tam tercümesi 9. yüzyılda gerçekleşti. 9. yüzyıldan bu yana İslam, ülkenin dini ortamına hakim oldu. Afganistan'ın doğu sınırlarındaki Hindu Şahi Hanedanı'nın kalıntıları, 998 ve 1030 yılları arasında Gazneli Mahmud tarafından yok edildi.[19]

1890'lara kadar ülkenin Nuristan bölgesi, Animizm'i ve eski Hinduizm'i takip eden ve etnik açıdan farklı bir halk olan Nuristaniler nedeniyle Kafiristan ("kâfirlerin ülkesi") olarak biliniyordu.[20]

20. yüzyıla gelindiğinde nüfusun yüzde 99'unu Müslümanlar oluşturuyordu. Ancak ülkenin Hindular ve Yahudiler gibi dini azınlıkları 1970'lerin başlarından itibaren "tam dini özgürlüğe" sahipti.[21]

Kuzey Afganistan'daki Mezar-ı Şerif şehrindeki Mavi Cami'de (Ali'nin Türbesi olarak da bilinir) namaz kılan erkekler

Komünist bir hükûmeti destekleyen 1979 Sovyet işgali, Afgan siyasi çatışmasında büyük bir dini müdahaleyi tetikledi. Afganistan Demokratik Cumhuriyeti (1980-1987) laik bir devletti. Bunun üzerine ülkedeki Müslümanlar çok kültürlü siyasi muhalefeti birleştirdi. Sovyet destekli Marksist ideolojideki rejim ve Afganistan Demokratik Halk Partisi (ADHP), Müslümanlar'ın etkisini azaltmak için harekete geçti. ADHP, birçok Müslümanı hapsetti, işkence etti ve öldürdü.[22] 1987'deki Ulusal Uzlaşma görüşmelerinin ardından İslam yeniden devletin ana dini haline geldi ve ülke, resmi adından "Demokratik" kelimesini kaldırdı. 1987-1992 yılları arasında ülkenin resmi adı Afganistan Cumhuriyeti idi.[23] O günden bu yana Sihler, Hindular, Hristiyanlar ve Zerdüşt azınlıklar azaldı; 1970'lerde ülkede yaklaşık 500.000 Sih ve 200.000 Hindu olduğu tahmin edilirken, 2017'de bu sayı 7.000 ila 10.000 kişiye kadar azaldı.[24][25][26][27][28]

Taliban, 1990'larda Afganistan İç Savaşı'nı kazandı ve şeriatla yönetilen bir islam devleti olan Afganistan İslam Emirliği'ni kurdu. 2001 yılında Taliban'ın devrilmesinin ardından, 2004 yılında devlet destekli İslam ile demokrasiyi birleştiren yeni bir devlet olan Afganistan İslam Cumhuriyeti kuruldu. 2021'de Cumhuriyetin yıkılması ve Taliban'ın yönetime geri dönmesiyle birlikte gazeteciliğe ve yabancılara yönelik sert baskılar, Afganistan'daki dini durum hakkında güvenilir raporlar almayı zorlaştırdı.

Afganlar için İslam, Afganistan gibi çok aşiretli ve birden fazla etnik gruptan oluşan toplumlar için birleştirici bir sembolik sistemi temsil etmektedir. Camiler sadece ibadethane olarak değil, sakinleri için barınma, buluşma ve sohbet mekanları, sosyal dini şenliklerin ve okulların odak noktası gibi çok sayıda işleve de hizmet etmektedir. Hemen hemen her Afgan, gençlik yıllarında bir zamanlar bir cami okulunda okumuştur; bazılarının almış oldukları tek örgün eğitim budur.

Azınlık olan dini gruplar

Demografik

Pew Forum'un 2009'daki bir veri raporunda Sünnilerin nüfusunun %80-85'ini, Şiilerin ise %10-15'ini oluşturduğu belirtildi. Başta Hindular, Sihler, Bahailer ve Hristiyanlar olmak üzere diğer dini gruplar toplam nüfusun yüzde 0,3'ünden azını oluşturuyor. Ayrıca rapora göre ülkede birkaç yüz Ahmedî vardı ve hiç Yahudi yoktu.[29]

Şii İslam

Şiiler'in nüfusun %7si [1] ila %20si[30] arasında bir kısmını oluşturduğu düşünülmektedir. Aralarında küçük bir Sünni azınlık olmasına rağmen, ülkedeki Hazaralar'ın çoğunluğu Şii'dir, çoğunlukla İsnaaşeriyye mezhebindendir ve İsmaililik kolunu takip eden bazı küçük gruplar da vardır.[31][32] Ayrıca, Afganistan'da geleneksel olarak Şii olan Kızılbaşlar da vardır.[33]

Afganistan'daki Şii Müslümanlar, Afganistan ile komşusu İran İslam Cumhuriyeti arasındaki gerilimin ana kaynağıdır. Hüküm süren Taliban Sünni'dir, İran ise Şii'lerin hakimiyetindedir. Bu nedenle Afganistan'daki Şii azınlığa yönelik muamele, Afganistan'ın en önemli komşularından biriyle ilişkilerini etkiliyor.

Modernist ve mezhepsiz Müslümanlar

Çağdaş dönemde Modernist İslam ve mezhepsiz İslam hareketinin en önemli figürlerinden biri Cemaleddin Efganî idi.

Zerdüştlük

Dünya Hristiyan Ansiklopedisi'ne göre 1970'te 2.000 Afgan'ın Zerdüşt olduğu belirlendi.[34]

Hint dinleri

Tarihsel olarak Afganistan'ın güney ve doğu kesimleri uzun dönemler boyunca Hindu-Budist egemenliği altındaydı.

1.300 Afgan Sih[35][36] ve 600'den fazla Hindu[36] Kabil, Celalabad ve Gazne gibi bölgelerde yaşamaktadır.[37][38] Senatör Awtar Singh, 2010 yılında Afganistan parlamentosundaki tek Sih'ti.[39]

Afganistan'daki Budizm tarihinin dikkate değer bir kalıntısı, 6. ve 7. yüzyıllarda oyulmuş devasa Bamyan Buda heykelleriydi. Heykeller Mart 2001'de iktidardaki Taliban tarafından putperestçe olduğu gerekçesiyle yıkılmıştı. Taliban askerleri onları yok etmek için roket ve silah kullandı.[40]

Bahâîlik

Bahailer 1880'lerden beri Afganistan'da yaşamaktadır. 2010 yılı itibarıyla Afganistan'da yaklaşık 16.500 Bahai vardı.[41]

Hristiyanlık

Doğrulanmamış bazı raporlar, ülkede 1.000 ila 18.000 arasında Afgan Hristiyan'ın inançlarını gizlice uyguladığını belirtiyor.[42] 2015 yılında yapılan bir araştırma, ülkede Müslüman kökenli yaklaşık 3.300 Hristiyan'ın ikamet ettiğini bildiriyor.[43]

Yahudilik

Afganistan'da 1979 Sovyet İşgali'nden önce ve sonra ülkeden kaçan küçük bir Yahudi cemaati vardı. Taliban'ın 1990'lı yıllarda ülkenin kontrolünü ele geçirmesinin ardından İslam'a geçmek zorunda kalan 500 ila 1000 arasında gizli Yahudi'nin bulunduğu düşünülüyor. İsrail, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Birleşik Krallık'ta bu Afgan Yahudi gurbetçi toplulukları var. Son gurbetçi Yahudi Zablon Simintov, Taliban'ın ülkeyi ele geçirmesinin ardından 7 Eylül 2021'de ülkeyi terk etmişti.[44][45][46]

2021'den sonra din özgürlüğü

Taliban, Eylül 2021'de iktidarı geri aldı. 2022 tarihli bir raporda, ülkenin, yasaları ve yönetiminin şeriat hukuku ile tutarlı olması gereken İslami bir emirlik olduğunu söyledikleri belirtildi. Gayrimüslimler Müslümanlardan gelen tacizlerin devam ettiğini bildirirken, Bahâîliler ve Hristiyanlar sürekli açığa çıkma korkusuyla yaşamaya devam ediyorlar.[29]

2023 yılında azınlıklara yönelik ihlallerin Eylül 2021'den sonra arttığı bildirildi. Özellikle çok sayıda azınlık halkı İran, Pakistan gibi komşu ülkelerin yanı sıra daha uzak ülkelere kaçtı.[47]

Kaynakça