Hristiyanlığın uygarlıkta rolü

Hristiyanlık, Batı toplumunun tarihi ve oluşumuyla karmaşık bir biçimde iç içe geçmiştir. Kilise, uzun tarihi boyunca eğitim ve tıbbî bakım gibi önemli bir sosyal hizmet kaynağı olmuştur; sanat, kültür ve felsefe için ilham kaynağı; siyaset ve din alanında etkili bir oyuncuydu. Çeşitli şekillerde ve çeşitli alanlarda ahlâksızlık ve erdeme karşı Batılıların tutumlarını etkilemeye çalıştı. Paskalya ve Noel gibi bayramlar resmî tatildir; Miladi Takvim uluslararası alanda sivil takvim olarak kabul edilmiştir ve takvim İsa'nın doğum tarihiyle başlar.

İtalyan Rönesans sanatçısı Rafael'in Kutsal Tartışma adlı eseri, 1509–10

Kilisenin kültürel etkisi büyük olmuştur. Kilise âlimleri, Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşünün ardından Batı Avrupa'da okuryazarlığı korudular.[1] Orta Çağ boyunca Kilise yükseldi ve Avrupa'da birleştirici güç olarak Roma İmparatorluğu'nun yerini aldı. Orta Çağ katedralleri, Batı uygarlığının ürettiği en ikonik mimari eserler arasında yer almaya devam etmektedir. Avrupa'nın birçok üniversitesi de o dönemde kilise tarafından kurulmuştur. Pek çok tarihçi, üniversitelerin ve katedral okullarının, manastırların teşvik ettiği öğrenmeye olan ilginin bir devamı olduğunu belirtmektedir.[2] Üniversite, genellikle[3][4] kökeni Katedral okullarına dayanan ve Orta Çağ Hristiyan ortamına sahip bir kurum olarak kabul edilir.[5] Reform, Batı'daki dinî birliğe son verdi ancak Michelangelo, Leonardo da Vinci ve Rafael gibi Katolik sanatçılar tarafından yaratılan Rönesans eserleri, şimdiye kadar yapılmış en ünlü sanat eserleri arasında yer almaya devam etmektedir. Benzer şekilde, Pachelbel, Vivaldi, Bach, Handel, Mozart, Haydn, Beethoven, Mendelssohn, Liszt ve Verdi gibi sanatçıların bestelediği kutsal Hristiyan müziği, Batı kanonunun en beğenilen klasik müzikleri arasındadır.

Kaynakça