İki dereceli seçim

İki dereceli seçim ya da dolaylı oy sistemi, iki aşamadan oluşan ve önce ilk seçmenlerin ikinci seçmenleri, ikinci seçmenlerin de milletvekili ya da başkan gibi temsilcileri seçtiği seçim sistemidir.[1] Dolayısıyla, tek dereceli seçimlerin aksine, seçmenler milletvekillerini ya da başkanı doğrudan seçmezler.[2]

Geçmişte ve günümüzde uygulaması

Türkiye'de çok partili döneme geçilmeden önce, 1877-1943 yılları arasında seçimler iki dereceli olarak yapıldı.[3][4] İlk defa 1946 yılında yapılan seçimlerde tek dereceli seçim sistemi uygulandı.[1]

Günümüzde Fransa'da Senato seçimleri iki derecelidir.[1] Senato üyeleri doğrudan halk tarafından seçilmez. Halk seçicileri seçer, bu seçiciler ise ikinci bir seçimle senatörleri seçer.[5] Amerika Birleşik Devletleri'ndeki başkanlık seçimleri de iki derecelidir. Seçimin ilk aşamasında halk Seçiciler Kurulu üyelerini seçer. Başkan ise, seçiciler kurulu üyelerinin salt çoğunluğunun oylarıyla seçilir.[6]

Almanya cumhurbaşkanı da iki dereceli seçimle belirlenir. Cumhurbaşkanını seçen Federal Seçiciler Kurulu'nun üyeleri, parlamento üyeleri ile partilerinin aday gösterdiği diğer seçicilerden oluşur ve yalnızca yeni cumhurbaşkanını belirlemek üzere toplanır.[7][8]

Sistemle ilgili görüşler

İki dereceli sistem lehine çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bu yöndeki bir görüşe göre, iki dereceli seçim sistemi, daha donanımlı ve daha ılımlı kişilerin seçilmesine yarar. Zira birinci seçmenler, kendilerinden daha bilgili ve yetenekli kişileri ikinci seçmen olarak seçecek, ikinci seçmenler de bu niteliklerinden dolayı daha iyi temsilcileri seçecektir.[1] Diğer yandan, sistemin kimi savunucularına göre, halk doğrudan milletvekillerini seçecek olgunluğa sahip değildir ve hata yapabilir. Onların kendi çevrelerinde tanıdıkları ikinci seçmenleri, ikinci seçmenlerin de milletvekillerini seçmesi daha isabetlidir.[3]

Öte yandan, bu sisteme getirilen eleştiriler de mevcuttur. İki dereceli sistemin demokrasiyle bağdaşmadığı görüşü bunlardan biridir.[1][9] Sistemi eleştirenlerden biri olan John Stuart Mill'e göre, bu sistemde seçmenler politik fikirler ya da figürleri düşünerek değil, kendi adına hareket etme yetkisi vereceği bireye olan saygısıyla hareket edecektir.[10] ABD'de başkanlık seçiminin iki dereceli olmasının pek çok Amerikalıyı oy hakkından mahrum ettiği de ileri sürülmüştür. Hatta Demokratların yoğun olduğu eyaletlerde Cumhuriyetçilerin, Cumhuriyetçilerin yoğun olarak yaşadığı eyaletlerde ise Demokratların "oy kullanma zahmetine katlanmalarına gerek yoktur, çünkü bulundukları eyaletlerin Seçiciler Kurulu'na seçtikleri üyelerin oyları, onların tercihlerini yansıtmayacaktır."[11]

Kaynakça