İsrailoğulları

Demir Çağı'nda Kenan'da yaşamış Semitik halk

İsrailoğulları (İbraniceבני ישראל‎, romanize: Bnei Yisra'ael), İshak'ın oğlu İsrail'in 12 oğlunun yarattığı, kabile ve monarşik olarak bir dönem Kenan'ın bir bölümünde hâkimiyet kurmuş bir İbrani konfederasyonuydu.[1][2][3][4][5] Arkeolojik delillere göre İsrailoğulları, antik Transürdün ve Filistin'in yerlileri olan Kenanlılardan farklı bir topluluktu.[6] Sümer kökenli İbranilerin, Sümerin dağılışından sonra kabileler halinde Verimli Hilal'e dağıldığı, önce Haran'a (günümüzde Harran, Şanlıurfa) sonra ise Güney Kenan'a (günümüzde İsrail ve Filistin) göç ettiği ve bölgeyi zorla ele geçirmediği (savaşarak değil) arkeolojik açıdan doğrulanmıştır.[7][8]

Givat Mordeçai [en], Kudüs'teki Etz Yosef sinagogu duvarından İsrail'in 12 Kabilesi (20. yüzyıl ortası mozaiği)

İsrailoğulları, modern Yahudilerin ve Sâmirîlerin hâlâ izini sürdükleri etnik kökenleridir.[9][10][11][12][13] Özellikle günümüz Yahudileri, İsrailoğlu Yehuda'nın soyundan ilerlemişlerdir.[14][15][16] Kayıp On Kabile'den olmayan Leviyiler'de Yehuda'nın Krallığına sığınmışlardır ve sayılarının az olmasından ötürü zamanla kendilerini Yahudī olarak nitelendirmişlerdir.[17][18][19][20]

Çocuklar

Tanah'a göre İsraillilerin hikâyesi, bütün bir günün yarısı boyunca Tanrı'nın meleğiyle güreştiği gizemli bir olayın ardından İsrail (Y'israel) ismini alan, İbrahim'in torunu ata Yakup'a dayanır. Yakup'un on iki oğlu (doğum sırasına göre): Reuben, Şimon, Levi, Yehuda, Dan, Naftali, Gad, Aşer, İssakar, Zevulun, Yusuf, Bünyamin.[21]

Çocukların annelerine göre dağılımı:

  • Leah: Reuben, Şimon, Levi, Yehuda, İssakar, Zevulun
  • Rahel: Yusuf, Bünyamin
  • Bilhah: Dan, Naftali
  • Zilpah: Gad, Aşer

Yakup, Yakup'un oğulları ve çevrelerindeki diğer İbraniler, Kenan'daki toprak bereketsizliğinden ötürü oluşan kıtlık sebebiyle, küçük yaşlardan beri Yusuf'un bulunduğu yere, Mısır'a yerleşmek zorunda kaldılar. Geldiklerinde sayıları yaklaşık 70 olan İbranilerin, dört jenerasyon sonra toplam sayıları 600,000'e dayanmıştı. Bu artışın hızından endişe duymuş Mısır Firavunu, önce İbranileri köleleştirir ve sonra tüm erkek İbrani çocuklarının öldürülmesini emreder. Levi'nin üçüncü kuşak soyundan gelen bir kadın (Yohebed) yeni doğmuş oğlunun öldüreleceğini bildiğinden onu sağlam bir dokuma sepete koyar ve Nil Nehri'nin aşağısına gönderir. Onu bulan Mısırlılar ona Moşeh veya Moşe ismini verdiler. İbraniler köle statüsünde olduğundan dolayı İbrani bir bakıcı bakılır; annesi Yohebed gönüllü olur ve Moşe ile annesi yeniden bir araya gelir.

Ayrıca bakınız

Kaynaklar