Dera Kuşatması

Dera Kuşatması, yaklaşık 1,5 hafta süren ve Suriye İç Savaşı'nın sivil ayaklanma safhası kapsamında gerçekleşen olaylardandır. 25 Nisan 2011 tarihinde, Deyrizor ve Halep Kuşatmaları'nın hemen ardından, Dera'da protestoların iyice artması ve üçüncü büyük protesto olması sebebiyle, Suriye Silahlı Kuvvetleri'nin şehirde oldukça geniş çaplı bir operasyona koyulması sonucu başlamış, Mahir Esad ve 4 ayrı general önderliğindeki birliklerin, şehirdeki büyümeye başlayan protesto ve isyankar eylemleri bastırmasıyla 5 Mayıs 2011'de son bulmuştur.[1] Ancak, protestolar kısa bir süre sonra büyüyerek tekrar alevlenmiş ve 2011 yılının, sonbaharında, Dera İli çapında yayılarak, Suriye Hükümeti ile başta Özgür Suriye Ordusu olmak üzere, Suriyeli muhaliflerin, ana çatışma noktalarından biri haline gelmiştir ve 2011-2013 Dera ili çatışmaları olarak adlandırılan çatışmaların başlamasına sebep olmuştur.

Dera Kuşatması
Suriye İç Savaşı'nın sivil ayaklanma safhası
Tarih25 Nisan-5 Mayıs 2011
Bölge
SebepSuriye Hükümeti'nin ülkedeki protestoların, Deyrizor ve Halep'te isyana dönüşmesiyle, Dera'da patlak veren şiddetli gösterilerin, çok geç olmadan kontrol altına alınıp, isyanın tüm ülkeyi sarmasını engelleme ve Esad'ın koltuğunu biraz da olsa güvence altına alma amacı.
Sonuç

İlk kez bu kadar ciddileşen protestolar, hükûmet güçlerince, zor da olsa bastırıldı.

Taraflar

Suriye muhalefeti

  • Muhalif isyancılar

Suriye Suriye hükûmeti

Komutanlar ve liderler
Bilinmiyor[1]Mahir Esad
Süheyl Hassan
Muhsin Mahluf
Ahmed Yusuf Cerad
Ramazan Ramazan[1]
Güçler
~1000 protestocu[1]4. Zırhlı Tümen (42. Tugay)
5. Zırhlı Tümen (12., 15., 112., 132. Tugay, 175. Alay)
Özel Kuvvetler (35., 41. Alay) [1]
Kayıplar
50[2] – 220[3] ölü,
600 tutuklu,[4]
81 şüpheli asker ölü,[5]
~80 – 90 yaralı
25 ölü,
177 yaralı[6]

Suriye Hükûmeti, muhalifleri terörist olarak tanımlayarak, Dera Kuşatması'nın "teröristlere karşın bir operasyon" olduğunu iddia etmiş ancak Suriyeli muhalifler, bunun demokrasiye karşı sıkı bir önlem olduğunu söylemişlerdir.[7] 5 Mayıs 2011'e kadar süren çatışmalarda, muhaliflerin kayıpları 81 şüpheli asker,[5] 50[2] ila 220[3] ölü protestocu veya gösterici vatandaş, 600 tutuklu[4] ve 80–90 civarında yaralı olmuştur. Suriye Silahlı Kuvvetleri'nde ise 25 asker hayatını kaybetmiş, 177 asker ise ağır ve hafif olmak üzere yaralanmıştır.[6]

Arka plan

15 Mart 2011'de, Suriye Hükümeti'ne karşı bir protesto harekâtı kızışmaya başlamış ve Suriye'nin büyük şehirlerinde eşzamanlı Beşşar Esad karşıtı gösteriler düzenlenmiştir.[8] Bu protestoları kıvılcımlayan ve ayaklanmaya dönüşmesini sağlayan etken, Dera'da bir duvara, rejim karşıtı graffiti yapan birkaç gencin,[polisler tarafından derhal tutuklanması olmuştur.[9] Bu haberin yayılmasıyla binlerce kişi Hasiçi, Dera, Deyrizor, Halep, Humus ve Hama'da sokaklara dökülerek, Esad karşıtı protestoların şiddetlenmesini sağlayarak sivil ayaklanma başlatmıştır. Bazı muhalif kaynaklara göre, bu şehirlerden bazılarında, gösteriler sırasında, hükûmet güçleriyle, muhalifler arasında çatışmalarda yaşanmıştır. 18 Mart 2011 tarihinde, Suriye, on yıllardır görmediği bir hükûmet-halk çatışması ve kaosa sahne olmuştur.[10] Tutuklanma olayları sonrasında, İnternet üzerinden yapılan bir Şeref Cuması (Arapça:جمعة الكرامة‎) çağrısıyla, 18 Mart günü, cuma namazından sonra, Suriye genelindeki neredeyse tüm şehirlerde halk, on binlerce kişiyle sokaklara dökülerek, hükûmet içerisindeki yozlaşma ve yolsuzluk yanında rüşvet iddialarının açıklığa kavuşması ve halka özgürlüğün tanınarak, demokrasinin sağlanması talebiyle, isyan başlatmış ve rejim karşıtı sloganlar atarak, gösteriler yapmıştır.[11] Bölge vatandaşları, gösteriler sırasında, bölge polisleri tarafından, şiddet dolu bir karşı çıkışla karşılaşmıştır. Bunların üstüne protestocuların durmayıp "Allah, Suriye, Özgürlük !" ve başka hükûmet ile yolsuzluk karşıtı sloganlar atmasıyla ortalık iyice kızışmış ve birkaç kişi hayatını kaybetmiş, aynı zamanda çok fazla kişi yaralanmıştır.[12]

Gün geçtikçe, Dera Şehri, artarak ayaklanmanın odak noktası haline gelmiştir. 20 Mart günü halk, hükûmetin yıllardır süren olağanüstü hal yasasını protesto etmek ve gösterilerle dolu üçüncü bir günü daha geride bırakarak mücadelenin kalıcılaşması için tekrar Dera sokaklarına dökülmüştür. Güvenlik güçlerinin, protestoculara ateş açmasıyla, bir sivil muhalif ölmüş, çok sayıda kişi de çeşitli şekillerde yaralanmıştır.[13] Dera Adliye sarayı, şehirdeki Baas Partisi merkez binası ve Esad ailesine yakınlığıyla bilinen Rami Makhlouf'un Syriatel isimli telekomünikasyon firmasının şehirdeki binası ateşe verilerek, yakılmıştır.[14] Ertesi gün, 21 Mart tarihinde, Dera İli'nin başka bir önemli merkezi Jassem'de de yüzlerce kişi sokağa dökülerek rejim karşıtı gösterilere başlamıştır.[15] Ayrıca yine aynı gün, Baniyas, Humus ve Hama'da da gösterilerin başladığı ve başlayan yerlerde daha da şiddetlendiği bildirilmiştir.[16] Protestoların yayılıp, şiddetlendiğini gören Beşşar Esad, durumun kontrolden çıkmaması için uzlaşmacı kararlar almış ve girişimlerde bulunmuşsa da, halk taleplerini kabul ettirmek için sokaklarda gösterilerine devam etmiştir. Dera'daki Omari Camii'sinde toplanan şehir halkı, sırasıyla taleplerini söyleyerek sloganlarına devam etmiştir. Bu talepler;

  • Tüm politik tutukluların serbest bırakılması,
  • Protestocuları vuran ya da yaralayan herkesin yargılanarak, gerekli cezalara çarptırılması,
  • Ülkede 48 yıldır devam eden olağanüstü hâlin kaldırılarak, bu durumun bitirilmesi,
  • Halka daha fazla özgürlüklerin tanınması ve daha demokratik bir yönetim,
  • Hükûmette ve küçük yönetim birimlerinde yolsuzlukların sona ermesi.. olmuştur.

Kaynak:[17]

O gün, Dera'ya tüm telefon hatları gün boyunca kesilmiş, şehir boyunca hükûmet askerlerinin yerleştirildiği kontrol noktaları kurulmuş ve herkes dikkatlice kontrol edilmiştir. Uygunsuz görülenler tutuklanmış veya gözaltına alınmıştır.[18]

Öncesine göre daha sakin geçen 2 haftanın sonunda, 8 Nisan 2011 tarihinde, şehirde, muhalif halk, protestocular ve göstericiler ile Suriye Silahlı Kuvvetleri yönetimindeki birlikler ve bilinmeyen bir grup silahlı topluluk arasında, her zamankinden daha kanlı, sıcak çatışmalar yaşanmıştır. Gün sonunda, 23 muhalif protestocu ve 19 asker ölmüştür. Birçok kişi yaralanmıştır. Suriye Silahlı Kuvvetleri, ayrıca, "silahlı teröristler" ismini verdikleri protestocular tarafından, 75 hükûmet askerinin ağır ve hafif şekilde yaralandığını belirtmiştir.[19][20]

Kuşatma

25 Nisan 2011'de, Dera'daki gösterilerin çığrından çıkması sonucu, Esad'ın emriyle, Suriye hükûmeti, şehre en az 25 kişinin ölmesini sağlayacak tankları göndermiştir.[21] Tanklara toplam yüzlercesinden, 6,000'e kadar ulaşan askerler ve keskin çatı nişancıları eşlik etmiştir. Ayrıca su, elektrik ve telefon hatları tamamen kesilmiştir. Şehrin bir sakini, muhaliflerin bir askeri arabayı yakarak, bir hükûmet askerini rehin aldıklarını söylemiştir.[21] Katliam olarak nitelendirilebilecek saldırının başının, Beşşar Esad'ın öz kardeşi, Mahir Esad'ın kumandanlığını yaptığı, 4.Zırhlı Tümen (Mekanize) tarafından çekildiği yönünde, doğruluğu tam olarak kanıtlanmamış iddialar da bulunmaktadır.[22][23][24] Hükûmet ayrıca kaçışı engellemek için, operasyon sırasında, Dera yakınlarındaki, Ürdün sınır kapısını da kapatmıştır.[25] En azından, bir yüksek rütbeli Suriye askeri komutanı saldırılara katılmayı reddetmiştir.[26]

"Obama'nın gelmesine ve Suriye'yi almasına izin verin. İsrail'in, ülkeyi işgal etmesine ve yönetimi ele geçirmesine izin verin. Yahudilerin kontrolü almasına izin verin. Herhangi bir şey bile Esad'dan çok daha iyidir.[27] "

Bir Dera sakininin, muhabirlerle yaptığı telefon konuşmasından.

Muhalifler, tüm kuşatma boyunca, çatılardaki keskin nişancıların, sürekli gözlem halinde olduğunu, sokağa çıkmaya çalışan her erkeği ve erkek çocuğunu anında vurduklarını, sadece önceden belirlenmiş saatlerde kadınların ve kız çocukların, fırın gibi belirli yerlere gitmelerine izin verdiklerini ve bu yolla da birçok kişinin hayatını kaybettiğini belirtmişlerdir. Ayrıca, Suriye Ordusu'nun şehrin büyük bir kısmını çeşitli silahlarla bombaladığını ve halkın üzerine ağır makineli silahlarla ateş açtığı, Dünya'ya sunulan haberler arasındadır. Suriye Ordusu, kendi çıkarı için yaptığı açıklamada, halkı terörist olarak nitelendirerek, bu operasyonun terörist gruplarla mücadele için yapıldığını ve operasyon boyunca birçoğuyla karşılaşarak, düzinelercesini öldürmeyi veya yakalamayı başararak, silahlarına ve içerisinde yabancı SİM kartları bulunan telefonlarına el koyduklarını söylemiştir. Ayrıca yine Suriye askeriyesinin yaptığı başka bir açıklamada, kimliği ve mensup oldukları kuruluş veya örgüt belirlenemeyen, silahlı vatandaşların, hükûmetin şehirdeki kontrol noktalarına ve şehirdeki subay ve askerlerin evlerine saldırması sırasında, çeşitli olaylar yaşandığını ve bunun sonucunda bazı yaralanmalar ve ölümler olduğunu da belirtmiştir.[21]

Bu şiddet ve kan dolu olarak tanımlanan olaylardan sonra, Amerika Birleşik Devletleri başbakanı Barrack Obama, çirkin ve fazla kuvvet kullanımını sert bir şekilde kınamış[28] ve Suriyeli hükûmet yetkililerinin, ABD mülklerini dondurma kararı aldıklarıyla beraber bazı çeşitli yaptırım kararlarını açıklamıştır.[29] Avrupa'da ise, kalıcı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri, Fransa ve Birleşik Krallık, uluslararası yaptırım kararları alması için, BM'yi devreye koymuş, ancak, diğer kalıcı BM Güvenlik Konseyi üyeleri olan, Rusya ve Çin'in bu öneriyi destekleyip, desteklemeyceği belirsiz kalmıştır.[30]

Suriye Hükûmeti, bunlardan sonra, gösteri ve protestoların İslamcı bir ayaklanmadan örnek alındığını ileri sürmüştür.[31]

28 Nisan 2011 tarihinde Al Jazeera, yaralı hükûmet askerlerine, muhalifler tarafından, yaraları için yardım edildiğini gösteren ve aynı askerlerin protestoculara ateş etme emrini reddederek, Esad'e sadık hükûmet güçleri tarafından, ateş açılarak öldürüldüğünü gösteren görüntüleri yayınlamıştır. Bu 81 asker, muhalif olarak sınıflandırılmışlardır. Ağ, bu bağımsız görüntülerin, gerçekliği konusunda, hemen inanılması gerektiğini söyleyerek uyarmış ancak daha sonra bu görüntülerin "güvenilir bir kaynaktan" geldiği kanıtlanmıştır.[32]

29 Nisan da ise, yine Al Jazeera, şehre ulaşımı sağlayan yol boyunca, bölgede, en az 50 kişinin ölüsünün yerde olduğunu bildirmiş ve bunun güvenlik güçlerinin, Cuma namazından sonra başlayan tüm protestolara bir cevabı olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca bu 50 kişiden, 15'inin, kuşatılmış şehre girmeye çalışırken, güvenlik güçlerinin ateş açması sonucu öldürüldüğü de duyurulan haberlerdendir.[33]

30 Nisan'da, Suriye hükûmet güçleri, her cuma, muhalif protestoların planlandığı, Omari Camiisi'ne karşı bir operasyon yürütmüştür. Bir şehir sakinine göre, cami bir tank tarafından bombalamış, askerlerce ateş açılmış ve en az 3 helikopter operasyona katılarak, cami çatısına paraşütçü askerler indirilmesini sağlamıştır. Binaya yapılan saldırı boyunca, caminin imamının oğlununda içinde bulunduğu 6 kişi öldürülmüş ve imamında içlerinde bulunduğu onlarca kişi tutuklanmıştır. Omari Camiisi'de büyük ölçüde hasar görmüştür. Operasyondan sonra, muhaliflerce aynı bölgede, tekrar protestolar planlanamaması için, cami çatısına ve çevresine, dikkatlice, keskin nişancılar konuşlandırılmıştır.[34] Gün içerisinde, anonim bir muhalif, şehrin Şeyh Mesken (Sheik Meskeen) denen bölgesinde, Suriye Silahlı Kuvvetleri güçlerinin, cephanesiz protestoculara saldırıp, öldürdüğü video İnternet'e sızmıştır.[35]

5 Mayıs tarihinde, ordu, operasyonu sonuçlandırmış ve yaklaşık 5 aylık bir süre boyunca, Dera ve çevresindeki, ilk kez bu kadar ciddi bir hal almaya başlayan protestolardan bölgedekini bastırmayı başarmıştır. Ancak, bazı tank ve askerler, bölgeyi kontrol altında tutmak amacıyla, Dera'da kalmışlardır. Aynı sırada ise başka birçok birliğin, diğer bir önemli muhalefet merkezi olan, Baniyas civarında toplanarak, hazırlıklarını ilerleterek, harekete geçmeye başladıkları bildirilmiştir.[6]

Sonrası

Protestolar 5 ila 5,5 aylık bir süreliğine (5 Mayıs-13 Ekim) bastırılmıştır. Ancak daha sonra, 2011 yılının, sonbaharında, protestolar yavaşça tekrar artarak ve sonrasında şiddetlenerek, Esad yönetimi karşısında duran halkın yarı askeri bir hâl alarak, kendilerine Özgür Suriye Ordusu adını vermeleriyle, bu paramiliter ordu ve Suriye hükûmeti mensupları ile Suriye Silahlı Kuvvetleri birliklerinin arasında 6 aylık bir sıcak çatışma süreci başlamıştır.

Bu süreç, BM tarafından uygulanması istenen barış planı sonucu, ülkede ateşkes kararı alınmasıyla, 14 Nisan 2012'de sona ermiştir. Ancak daha sonrasında, 20 Nisan 2012 tarihinde, 20 Nisan 2012 Dera İli saldırıları denen olayların ve 14 Mayıs 2012'de Üçüncü Rastan Muharebesi'nin patlak vermesi sonucu, yurt genelinde bir buçuk hafta ila bir ay dayanabilen ateşkes bozulmuş, çatışmalar başta Dera İli ve 20 Nisan saldırıları olmak üzere Suriye genelinde yeniden başlayarak, alevlenmiştir.[36]

Kaynakça

Dış bağlantılar