Ebu Zübeyde

Ebu Zübeyde (Arapçaابو زبيدة) veya doğum adıyla Zeynelabidin Muhammed Hüseyin, 12 Mart 1971'de Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da doğan, günümüzde Amerika Birleşik Devletleri'nin terörizm suçlamasıyla tutukladığı ve herhangi bir yargılama yapmadan Küba'daki Guantanamo Kampı'nda tuttuğu Suudi Arabistan vatandaşıdır.

Ebu Zübeyde
Doğum12 Mart 1971 (53 yaşında)
Riyad, Suudi Arabistan
Tutuklanma28 Mart 2002
Faysalabad, Pakistan
CIA
VatandaşlıkSuudi Arabistan
Tutulduğu yerCIA gizli hapishaneleri (Bir süre)
Guantanamo Kampı (Günümüz)
ISN10016
Suçlama(lar)el-Kaide üyeliği
DurumuHerhangi bir yargılama olmaksızın tutukluluğu sürüyor

28 Mart 2002'de, CIA ve Pakistan istihbaratının ortak operasyonu ile ele geçirilmiş ve bir süre CIA gizli hapishanelerinde tutulmuştur. Hapishanede tutulduğu süre boyunca CIA tarafından ağır işkencelere maruz kalmıştır. 83 kez[1] waterboarding'e maruz bırakılmıştır. Yapılan işkenceleri avukatlarına anlattığı sırada kendisine günlerce waterboarding uygulandığını, oksijensizlikten göğüs kafesinin patlayacak gibi olduğunu söyledi. Bunların yanında duvara asıldığını, kafasının defalarca duvara vurulduğunu; çeşitli stres pozisyonlarına sokularak parmak uçları üstünde durmaya zorlandığını, 8 güne yakın uykusuz bırakıldığını ve uykusuz hâldeyken sorguya çekildiğini; küçük kutularda saatlerce tutulduğunu anlattı ve bu işkencelerin resimlerini çizdi.[2][3] Ebu Zübeyde'nin işkence gördüğünü iddia ettiği sorgu kayıtları, CIA tarafından 2005 yılında imha edilmiştir.[4][5][6][7]

Eylül 2006'da CIA'in yakalayıp üst düzey terörist olarak saydığı 10 tutuklu ile birlikte Guantanamo Kampı'na sevk edildi ve burada en tehlikeli suçluların tutulduğu, dış dünyadan tamamen soyutlanmış Kamp Yedi'de tutulmaya başlandı.[8] Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Polonya'nın Ebu Zübeyde'ye 100 bin euro tazminat ödemesine karar verdi. Sebep olarak Ebu Zübeyde'nin Polonya topraklarında bulunan CIA hapishanesinde işkence görmesi gösterildi.[9]

Ebu Zübeyde'nin kardeşi Heşam'a göre Ebu Zübeyde sekiz kardeşe sahiptir. Heşam, ağabeyini hatırladığı kadarıyla "gamsız ve çapkın" olarak tanımlamıştır.[10]

Yaşamı

Ebu Zübeyde, Suudi Arabistan'da doğdu. Ergenlik yıllarında Batı Şeria'ya gitti, İsrail'e karşı mücadele eden Filistinlilerle birlikte hareket ederek eylemlerde yer aldı.[11] Afganistan'a gitmeden önce 20 yaşındayken bilgisayar bilimi üstüne eğitim almak amacıyla Hindistan'ın Maisur şehrinde bir süre hayatını sürdürdü.[12] Daha sonra Afganistan İç Savaşı'na katıldı ve Afganistan Mücahitleri İslami İttifakı tarafında Muhammed Kemal Elzahabi komutasında çatışmalara girdi.[13] 1992'de bir çatışmada havan mermisi sebebiyle kafasına gelen şarapnel parçası yüzünden ağır şekilde yaralandı, hafıza kaybı; bir seneyi geçkin konuşma yetisini kaybetme gibi sorunlar yaşadı.[14][15]

Bu yaralanma sonrası Halden Eğitim Kampı'nda görev üstlendi. Kampa insan kaynağı sağladı, birçok insanı silah altına aldı. Militanlar için pasaport ve evrak işlerini yürüttü.[16] Bu kampta gerçekleştirilen faaliyetler sebebiyle Ebu Zübeyde ve bazı tutuklular ABD'nin gözünde "düşman savaşçı" statüsü kazanmıştır ve Guantanamo Kampı'nda tutulmaları için bu faaliyetler kaynak gösterilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri bu faaliyetlerin ardından 1999 yılında Ebu Zübeyde'yi takibe aldı. Amerika Birleşik Devletleri yetkililerine göre Zübeyde Usame bin Ladin'in günden güne büyüyen gücünde güvenilir yardımcısıydı, Mısır İslam Cihadı'nın eski liderlerindendi, 1998 Amerika Birleşik Devletleri konsoloslukları saldırılarında önemli rol oynamıştı.[17] Zübeyde bu süreç içerisinde Ürdün makamlarınca yapmayı planladığı saldırılar ve önceden yaptığı saldırılar sebebiyle gıbayında idam cezasına çarptırıldı.[18][19] Üst düzey bir Orta Doğu güvenlik analistine göre Ebu Zübeyde, Ladin'in Ürdün ağının lideriydi ve Ladin'in çevresinde bulunan önemli militanlardandı.[20]

6 Ağustos 2001 tarihli "Bin Ladin ABD'ye saldırmakta kararlı" adlı gizli FBI raporunda, 2000 milenyum saldırıları planı kapsamında Los Angeles Uluslararası Havalimanı'na saldıracak olan Ahmed Ressam'ın, Ebu Zübeyde tarafından teşvik edildiğini söylediği geçiyordu.[21] Ahmed Ressam Aralık 2001 tarihinde yargılandı, yargı süresince Ebu Zübeyde'nin ismi geçmedi. Yargı sürecinden sonra Ahmed Ressam, Ebu Zübeyde hakkında söylediği şeyleri reddetti ve baskı altında olarak bunları söylediğini belirtti.[22][23]

Yakalanışı

Amerika Birleşik Devletleri makamlarına göre Ebu Zübeyde, bin Ladin'in en güvendiği kişilerdendi. Bin Ladin'in militan yetiştirdiği kampları yönetiyordu. 11 Eylül saldırılarında Ebu Zübeyde'nin de katkısı vardı.[24][25][26][27] Bu yüzden Ebu Zübeyde'yi yakalamak için CIA operasyonları başladı. 28 Mart 2002'de hem CIA hem FBI subaylarının katıldığı, Pakistan istihbaratının destek verdiği operasyonda bir güvenli evde çatışmalar sonucu ele geçirildi.[28][29][30] İddialara göre Pakistan istihbaratı Zübeyde'nin bulunduğu güvenli evi bulabilmek amacıyla istihbarat satan kişilere belli bir meblağ ödeme yapmıştı, daha sonra bir CIA yetkilisi Ebu Zübeyde için 10 milyon dolar ödeme yaptıklarını söyledi.[31]

Güvenli eve yapılan baskın sonucu çıkan çatışmada Ebu Zübeyde uyluklarından, karnından ve testislerinden yaralanmıştı.[32] Başta kim olduğu tanınmadı, yaralı şekilde diğer militanlarla birlikte bir kamyonetin arkasına konuldu, üst düzey bir CIA yetkilisi onu tanıyana kadar orada kaldı. Teşhis edilmesinin ardından bölgeye yakın bir hastanede tedaviye alındı. Zübeyde'nin tedavisi ile ilgilenen doktora göre Zübeyde'nin yaraları ölümcüldü ve daha önce bu şekilde ağır yaralanan kişiler kurtulamamıştı. Doktorun bu durumu CIA yetkilileriyle paylaşması sonrası CIA, Zübeyde'yi hayatta tutabilmek için Johns Hopkins Üniversitesinden bir doktor getirdi.[33]

Kıyafetleri üstünde yapılan incelemede Suudi Arabistan'a ve Kuveyt'e ait banka kartları ele geçirildi. Güvenli evde yapılan araştırmalar sonucunda Ebu Zübeyde'ye ait günlükler bulundu. Kafasına gelen ve ağır hasar bırakan şarapnel parçası yüzünden hafızasını kaybeden Ebu Zübeyde'nin bu şekilde anılarını korumaya çalıştığı tahmin edildi.

Yapılan müdahaleler sonrası Zübeyde hayata döndürüldü ve CIA'ye teslim edildi.[34] CIA'e teslim edildikten sonra Polonya, Kuzey Afrika, Tayland ve Diego Garcia gibi bölgelerde bulunan CIA gizli hapishanelerinde sorguya çekildi.[35][36][37]

İşkence görmesi

Ebu Zübeyde'nin yakalanması ve tedavisinin olumlu sonuç vermesi sonrası Bush yönetimi, geliştirilmiş sorgulama tekniklerinin Ebu Zübeyde üstünde uygulanıp uygulanmayacağını bir süre kendi arasında tartıştı.[38] Sonuç olarak CIA subaylarına alan açıldı, sorgulama tekniklerine ve daha fazlasına izin verildi.[39]

Ebu Zübeyde, 2019 yılında, sorgu sırasında yaşadıklarını avukatlarına çizerek anlattı. Birçok işkenceye maruz kaldığını belirtti. Bir "köpek kulübesine" konulduğunu, saatlerce hareketsiz şekilde kaldığını söyledi. Cinsel ve dini aşağılamalara maruz kaldı. 83 kez waterboarding uygulandı. İnsan beynine zarar verilecek düzeyde saatlerce bir şeyler dinletildi. Sürekli dayak yedi, günlerce uyuması engellendi ve uykusuz şekildeyken sorguya çekildi. Ebu Zübeyde'nin hamam böceğinden korktuğunu fark eden sorgucular, Ebu Zübeyde'yi saatlerce içine hapsettikleri küçük kutuları hamam böcekleri ile doldurdular.[40] Ebu Zübeyde bir zaman sonra acıdan bilinçsizce çığlık attığını, işkenceden kaçmak için yalanlar söylemeye başladığını belirtti.[41] Çatışmadan sonra yaraları henüz iyileşmediği için ağrı kesici veriliyordu, Bush bu duruma sorgu tekniklerine karşı direnç gösterebileceği düşüncesiyle karşı çıktı ve bunun sonucunda Ebu Zübeyde'ye ağrı kesiciler verilmemeye başlandı.[42][43] Ebu Zübeyde'nin sorgu sırasında söylemiş olduğu şeylerin hiçbirisi doğru çıkmadı fakat bu söylenen şeyler Bush yönetimi tarafından kullanıldı.[44]

Ebu Zübeyde sorgu sırasında sol gözünü kaybetti. Ebu Zübeyde'nin sorgusuna ait video kayıtları CIA tarafından imha edilmiştir.[45]

Kaynakça