Gagavuzlar

Güney Moldova ve güneybatı Ukrayna'nın Türk etnik grubu

Gagavuzlar ya da Gagauzlar, bugünkü Moldova Cumhuriyeti’nde, başta Gagavuzya olmak üzere kuzeydoğu Bulgaristan, Ukrayna, Romanya ve Yunanistan'da yaşayan, çoğunluğu Ortodoks Hristiyan olan bir Türk topluluğu.[11][12] Ayrıca Trakyanın yerli halkı Müslüman Gacalların ve Marmara, Batı Karadeniz'in yerli halkı olan Manavların Yörük olmayan katmanının nüfusunun Gagavuzlardan geldiğine inanılmaktadır.[13][14][15][16][17][17][18][19][20][21][22][23][24][25][26][27][28][29][30]

Gagavuzlar
Gagavuz halkının kültürel bayrağı
Gagavuzlar
Gagauzlar
Toplam nüfus
y. 300.000
Önemli nüfusa sahip bölgeler
 Moldova
  (bkz.  Gagavuzya)
126.010[1]
 Ukrayna31.923[2]
 Türkiye15.000[3]
 Rusya13.690[4]
 Belarus204[5]
 Letonya92[6]
 Romanya45[7]
 Bulgaristan40[8]
 Estonya35[9]
 Litvanya18[10]
Diller
Din
İlgili etnik gruplar
Türkler
 Kumanlar
 Peçenekler

Etimoloji

Gagavuz adı ilk defa 1817 tarihli Rus nüfus sayımındaki belgelerde geçmektedir. Türkiye'de ve dünyada daha çok Gagauz şeklinde kullanılmaktadır.Türkiye'de ilk olarak İstoyan Cansızov'un "Balkan Şib-i Ceziresinde Türkler" (Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası, c.17, İstanbul 1328) adlı makalesinde Gagavuzlardan bahsedilmiştir. Gagavuzlar hakkında ilk önemli bilgileri veren Yaşar Nabi Nayır, Türk Gagauzlar olarak kaydettiği Gagauz adının, Gök sözcüğünden gelen Gaga sözüyle Oğuz adının birleşmesinden meydana geldiğini, bunun için de bu Türklere Gök-Oğuz denilebileceğini söyler.[31] Yaşar Nabi Nayır'ın bu şekilde ortaya attığı Gök-Oğuz adı, yakın dönemlere kadar popüler bir adlandırma olarak kullanılmıştır.

Din

Gagavuzların çoğunluğu Ortodoks mezhebine bağlıdır. Ancak Ortodoks olmayan bir kısım Gagavuz da vardır. Ortodoks olmayan Gagavuzlar, Katolik ve Subbotnik, Evanjelistlerden oluşmaktadır. Birçok Gagavuz Hristiyan olmalarına rağmen domuz eti yemezler ve ayrıca bir kısmı da erkek çocuklarını sünnet ettirmektedir.[32] Ortodokslar komünizm sonrası, diğer eski Sovyet halklarında olduğu gibi, inançlarını daha rahat uygulayabilir hale gelmişlerdir.

Kökenleri

Gagavuzların kökenleri hakkında bugüne kadar yerli Balkan asıllı halklardan oldukları ve sonradan "Türkleştikleri/Türkleştirdikleri" gibi iddialarda dahil çok sayıda değişik tez öne sürülmüştür. Tarihi gelişimleri kesin olarak saptanamamak ile birlikte bugün dünyada akademik çevrelerce yaygın kabul gören görüş, Gagavuzların kökeninin Oğuz kökenli bir Türk topluluğu olduğu yönündedir. Gagavuzların Balkanlara ve bugünkü Ukrayna bölgesine ilk defa 11. yüzyıl civarında Asya’dan göç ettikleri, Peçenek, Uz (Oğuz), Kıpçak Türkleri ile aynı soydan geldikleri düşünülmektedir. Ortodoks Hristiyan olan Gagavuzların konuştuğu dil; bulundukları bölgelere göre, Slav, Yunan ve Romen dillerinin etkisinde kalmış, büyük ölçüde Türkiye Türkçesine ve ağız olarak da Balkan Türkçesi ağzına benzemektedir.[33]

Gagavuzlar üzerine uzun süren araştırmalar yapmış Polonyalı bilim insanı Tadeusz Kowalski, Gagavuzların kökenini üç tabakaya ayırır:

1- En eski tabaka, kuzeyden gelen bir Türk topluluğunun kalıntısıdır.
2- İkinci tabaka Osmanlıların gelişlerinden daha önceki bir devre uzanan güneyden gelen kuvvetli bir gruptur.
3- Üçüncü tabaka Osmanlı devrinin Türk kolonilerinden ve Türkleşmiş unsurlarından teşekkül eder.[34]

Kowalski'nin tanımlamasına göre; Gagavuz topluluğu içine güneyden katılan kitle, Gagavuz dilinin karakteristik yapısını etkilemiştir. Gagavuzların Hristiyanlığı'nın, kökeni Tuna ötesi olan, kuzeyden gelen eski tabakadan kaynaklandığı, Gagavuzlarla büyük benzerlikleri bulunan Deliorman Türklerinin Müslümanlığı'nın ise güney kaynaklı olan "ikinci" ve "üçüncü" tabakadan kaynaklandığı düşünülmektedir.Gagavuzların ilk tabakasını oluşturan boy veya boylar hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Buna göre Gagavuzların en eski tabakasını, kuzeyden gelen Türk topluluğunu Çek tarihçi Jireçek Kumanlara, Bulgar tarihçi Mladenov Asparuh Bulgarlarına(İdil Bulgarları), Kumanlara ve Oğuzlara, Çek arkeoloğu Şkorpil kardeşler Asparuh Bulgarlarına, Bulgar Petko R. Slaveikov Peçeneklere ve Kumanlara, Romanyalı St. Georkesku Kumanlara ve Oğuzlara dayandırmaktadır.

Yine Kowalski'nin güney kaynaklı olarak tanımladığı ikinci grup ise, Balaşçev'in Seyyid Lokman Oğuznâmesi'ne dayanarak ileri sürdüğü Paul Wittek'in ise Yazıcıoğlu Ali'nin Selçuknâmesi'ne dayanarak geliştirdiği II. İzzeddin Keykavus ve Sarı Saltuk ile Balkanlar'a geçen Selçuklu Türklerinin Hristiyanlaştırıldığı düşüncesine bağlanmaktadır.

Üçüncü tabakanın ise, Anadolu'ya Müslüman Türklerden önce yerleşmiş ve çeşitli nedenlerle Hristiyanlaşmış Karamanlılardan bazı grupların, Osmanlı döneminde Balkanlar'a göç ederek Gagavuz Türkleri ile kaynaşmaları sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir.[35]

Çek K. Jireçek, 11.-13. yüzyıllar arasında Balkanlar ve Orta Avrupa'da derin izler bırakan Kumanların Gagavuzların atası olduğunu düşünmektedir. Ayrıca Bulgar Petko R. Slaveikov ve Romanyalı St. Georgesku gibi bazı araştırmacılar Gagavuzların etnik yapısı üzerinde Kumanların çok büyük payı olduğunu ifâde etmektedirler.

Dil

Ana madde: Gagavuzca

Gagavuzca çoğunluğu Moldova'daki Gagavuz Yeri Özerk Bölgesi'nde yaşayan Gagavuzların konuştuğu dildir. Yaklaşık 300.000 kişi tarafından konuşulur. Gagavuzca, Oğuz grubuna bağlı bir Türk dilidir.

Komşu dillerden birçok ödünç sözcük almasına rağmen bir Türkiye Türk'ü ile Gagavuz Türk'ü kolayca anlaşabilir. Eskiden Gagavuzca Yunan alfabesi ile yazılırdı; ancak 1957'de Kiril alfabesi kullanılmaya başlanınca Yunan alfabesinden vazgeçilmiştir. Moldova'nın bağımsızlığına kavuşması ve Gagavuzlara özerklik verilmesinden sonra Türk alfabesi üzerine biçimlendirilmiş bir alfabe oluşturuldu.

Bu alfabe günümüzde hâlâ kullanılmaktadır. Türk alfabesinden farklı olarak Gagavuz alfabesinde (Türkçedeki açık e sesi yerine) Ää harfi, Êê ve Ţţ harfleri bulunur. Gagavuzcada yazı dili Türkiye'de halk arasında konuşulan Türkçenin yazıya dökülmüş biçimidir denebilir. Ğ harfinin yerine birçok sözcükte ünlü harfler çift yazılarak Ğ sesi kazandırılır.

Gagavuz Türkçesi ve Balkan Türkçesinde ayrıca Batı Anadolu'da ki Manav ağızlarının bir bölümünde yuvarlak ünlü daralmalarına rastlanır. İlk hecedeki o’lar u, ö’ler ü olur:

Ümer (Ömer), kǖde-(köyde), süle-süyle (söyle), büle-büyle (böyle), urman (orman).

Bu kelimelerdeki daralmalar, Türkiye Türkçesi ağızları üzerindeki Kıpçak Türkçesi etkisi olarak açıklanır. Gerçekten de bugünkü Kazan Tatar ve Başkurt Türk şivelerinde bu olay karakteristiktir: yol > yul, köz (göz) > küz vb.

Ali Karamanlıoğlu’nun Kıpçak Türkçesiyle ilgili eserinde Oğuzname’den naklen verdiği bilgiye göre milâdın ilk yıllarında Kafkasya’da yaşayan Kuman-Kıpçak Türkleri 11. asrın başlarında Karadeniz’in Kuzeyini işgal etmiş, 1061’de Rusları mağlûp etmişler, 1078’de Edirne’yi kuşatarak Bizansla savaşmışlardır. 11.-13. asırlar arasında Rusya’nın güneyi ile Doğu Avrupa’daki birçok ülke (Deşt-i Kıpçak Coğrafyası Başta olmak üzere. Ukrayna, Romanya, Macaristan ve Polonya) Moğol işgaline uğramıştır. Moğollardan kaçan Kumanlar ise Makedonya ve Bulgaristan, Romanya, Macaristan olmak üzere dağılmışlar ayrıca Bizans-İznik-Latin imparatorluklarında Yarı köylü-Yarı Asker olarak İstanbul Boğazı-Sinop-Menderes vadisi arası bir hatta yerleşmişlerdir. İşte Rumeli ağızlarımızda ayrıca Gagavuzca'da ve bu arada (Yerli Türk) Manav ağızlarının bir kısmındaki o/>u/ ö/>ü daralmalarını bu dönemdeki Kıpçak etkisine bağlamak mümkündür Osmanlı Oğuz Türklerinin Rumeli’ye geçişi 14. yüzyılda (1352 yılında Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa ile) olmuşsa da bu bilgi durumu değiştirmez. Çünkü buralarda kalan Kıpçak unsurlarının ya da onlardan etkilenmiş olan diğer yerli unsurların bir etkisinden söz etmek mümkündür.[36][37][38][39]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Dış bağlantılar