Katyn Katliamı

Katyn Katliamı veya Katyn Ormanı Katliamı, 1940 yılında yaklaşık 22.000 Polonyalı subay, sivil ve aydınların başlarına birer kurşun sıkılarak gerçekleştirilen toplu infaz.[1] Sovyetler Birliği hükûmeti uzun yıllar bu olayda kendisinin sorumlu olmadığını açıkladı, olayın Nazi Almanyası tarafından gerçekleştirildiğini savundu. Ancak 1990 yılında Mihail Gorbaçov yaşananların Sovyetler tarafından gerçekleştirildiğini kabul etti. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından 1992 yılında Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, Polonya Devlet Başkanı Lech Walesa'ya infaza dair Josef Stalin'in imzaladığı emrin orijinal belgelerini verdi.[2][3][4] Ayrıca 2010 yılında, dönemin Rusya başbakanı Dmitri Medvedev, 22.000 bin kişinin infaz edildiği bu katliam hakkındaki Sovyet belgelerinin çevrimiçi olarak yayınlanmasını emretmiştir. Bunun üzerine Rusya, hükûmete ait bir web sitesinde Katyn'deki Polonyalı mahkumların katliamına ilişkin belgeleri yayınladı.[5]

Katyn Katliamı
II. Dünya Savaşı sırasında Sovyet savaş suçları
Katliam anıtı
Harita
BölgeKatyn Ormanı, Kalinin ve Kharkiv Hapishaneleri
TarihNisan-Mayıs 1940
HedefPolonyalı tutsak asker ve siviller
Saldırı türü
Katliam
Ölü22.000
İşleyenlerSovyetler Birliği (NKVD)
Lavrentiy Beria tarafından Josef Staline yazılan Polonyalı sivil ve subay esirlerin kurşuna dizilmesinin tavsiye edildiği 5 Mart 1940 tarihli rapor ve listenin orijinali

Katliam, NKVD şefi Lavrentiy Beria'nın 5 Mart 1940'ta, esir alınan Polonyalı subayların infaz edilmesi teklifi ile gündeme geldi. Bu teklif, Joseph Stalin'in önderliğindeki Sovyetler Birliği Komünist Partisi Politbürosu tarafından kabul edildi.[6] Öldürülenlerin arasında, Polonya'nın işgali sırasında esir alınmış yaklaşık 8.000 asker, 6.000 polis memuru ve 8.000 Polonyalı aydın (bu kişiler arasında toprak sahipleri, avukatlar, fabrika sahipleri de vardır) bulunmaktadır.[7] Katledilenler arasında Polonyalılar, Polonyalı Ukraynalılar, Belaruslular ve Polonyalı Yahudiler vardı.[7]

Nisan 1943'te Nazi Almanyası, Katyn Ormanı'nda toplu mezarların bulunduğunu duyurdu.[8] Uluslararası Kızılhaç Komitesi mezarlar hakkında soruşturma açmayı talep etmiş bunun üzerine Stalin, Londra merkezli Sürgündeki Polonya Hükûmeti ile diplomatik ilişkileri koparmıştır. Yıllar boyunca Sovyet yetkililer tüm suçlamaları inkâr etmiş ve kurbanların Naziler tarafından öldürüldüğünü iddia etmiştir. Fakat 1990 yılında, Sovyetler yapılan suçlamaları kabul etmiş ve infazları Stalin'in emri ile gerçekleştirdiklerini kabul etmişlerdir. NKVD tarafından gerçekleştirilen bu toplu infazı da kınamışlardır.[9]

Sovyetler Birliği Başsavcılığı (1990–1991) ve Rusya Federasyonu (1991–2004) tarafından yürütülen soruşturmalarda, Sovyetlerin bu olayda aldığı rol kabul edilmiş ancak bu eylemi bir savaş suçu veya katliam olarak isimlendirmeyi kabul etmemişlerdir. Olayın faillerinin öldüğü gerekçesiyle Rusya soruşturmayı kapatmış ve Rus hükûmeti bu olayda hayatını kaybedenleri Büyük Temizlik kurbanları olarak sınıflandırmamıştır. Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi buna karşı çıkmış ve Rusya'nın 1940'ta Sovyet gizli polisi (NKVD) tarafından öldürülen Polonyalıların akrabalarının haklarını ihlal ettiğini ve Katyn katliamının bir savaş suçu olduğunu beyan etmiştir.[10] Kasım 2010'da, Rus Devlet Duması katliam emri için Stalin ve diğer Sovyet yetkililerini suçlayan bir bildirgeyi onayladı.[11]

Katyn'de gerçekleşen katliam, birçok Polonyalıya göre Sovyet sisteminin Polonya ulusuna karşı yürüttüğü ceza politikasının bir sembolüdür.[12] Olayda hayatını kaybedenlerin yakınları, bu katliamın bir soykırım olarak kabul edilmesini istemektedir.[13]

Olayın arka planı

Polonya'nın işgali

23 Ağustos 1939 tarihinde imzalanan Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı'nın en önemli konularından biri Polonya'nın geleceği ile ilgilidir. Bu antlaşma sayesinde Polonya'nın toprakları Naziler ve Sovyetler arasında paylaştırılmıştır. Bug Nehri'nin batısında kalan toprakların Naziler tarafından kontrol edilmesi, doğusunda kalan toprakların ise Sovyetler tarafından kontrol edilmesi karara bağlanmıştır.[14]

1 Eylül 1939'da Nazi Almanyası, Polonya Seferi ile Polonya'yı işgal etmeye başladı. Bunun sonucu olarak İngiltere, Polonya ile yaptıkları barış antlaşması gereğince Almanya'ya savaş ilan etti.[15] Fakat İngiltere ve Birleşik Krallık'a bağlı diğer ülkeler Polonya'ya çok az askeri destek yolladı.[16] Tuhaf Savaş olarak bilinen muharebede hem Fransız hem de Polonyalı birliklere minimal derecede destek verdiler.[17] Bundan dolayı, Alman birlikleri hızlı bir şekilde Polonya'nın batısını işgal ettiler.

Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı gereğince Sovyetler Birliği'nin Polonya'yı işgali 17 Eylül'de başladı. Kızıl Ordu birlikleri hızlı bir şekilde Polonya'nın doğu topraklarını işgal etmiş, sadece küçük direnişlerle karşılaşmıştır.[18] Çeşitli kaynaklara göre 250.000[7][19] çeşitli kaynaklara göre ise 454.700[20] Polonyalı asker ve polis, Sovyet yetkilileri tarafından enterne edilip, tutsak alınmıştır. Bazıları hızlı bir şekilde serbest bırakıldı veya kaçtı, ancak 125.000 kişi NKVD tarafından yönetilen kamplarda hapsedildi.[7] Bu tutsaklar arasından, Sovyetler Birliği'nin ilhak ettiği Polonya topraklarında yaşayan ve Polonya ordusunda görev yapan, Ukrayna ve Belarus etnik kimliğine sahip 42.400 asker Ekim ayında serbest bırakıldı.[19][21][22] Öte yandan Nazi kontrolüne geçen Batı Polonya topraklarında doğan, Sovyetlerin elinde bulunan 43.000 Polonyalı tutsak asker Sovyetler tarafından Nazilere transfer edildi; buna karşılık Sovyetler Nazilerden 13.575 Polonyalı mahkum asker aldı.[19][21]

Polonyalı savaş esirleri

Polonya'nın Sovyet işgali sırasında Kızıl Ordu tarafından esir alınan Polonyalı askerler

İşgalle beraber aynı süre zarfında Sovyetler'in Polonyalı sivil vatandaşlara karşı baskı ve zorlamaları da artmıştır. Dönemin Polonya'sında zorunlu askerlik sistemi olduğu için, hayatının bir kesiminde askeriyede görev yapmış herkes NKVD tarafından savaş esiri olarak tutuklanmıştır. Bu tutukluların arasında birçok üniversite mezunu eğitimli insan da vardı.[23] Polonya Milletine Karşı Suçları Kovuşturma Komisyonu'nun (IPN) tahminlerine göre, kabaca 320.000 Polonya vatandaşı Sovyetler Birliği'ne sürülmüştür (bu rakam yaklaşık bazı tarihçilere göre 700.000-1.000.000 arasındadır[24][25]). IPN, II. Dünya Savaşı sırasında Sovyet yönetimi tarafından öldürülen Polonya vatandaşlarının sayısını 150.000 olarak tahmin etmektedir (eskiden bu rakam 500.000 olarak düşünülmekteydi, daha sonra komisyon bu tahmini revize etti).[24][25] 1940–1941'de çoğu savaş esiri olan 12.000 Polonyalı, Dalstroy kampına (Kolıma yakınında) gönderilmiş, sadece 583 kişi hayatta kalmıştır. Hayatta kalanlar 1942'de Sovyetler'e bağlı Doğu Polonya Silahlı Kuvvetlerine katılmak üzere serbest bırakıldılar.[26] Tadeusz Piotrowski'ye göre, "savaş sırasında ve 1944'ten sonra 570.387 Polonyalı vatandaş bir çeşit Sovyet politik baskısına maruz kaldı".[27] 19 Eylül tarihinde, NKVD başkanı Lavrentiy Beria, gizli polise, Polonya mahkumlarını yönetmek için bir idare kurmasını emretti. NKVD, Kızıl Ordu tarafından esir alınan Polonyalı mahkumları gözaltına alıp, Sovyet topraklarında bulunan esir kamplarına trenler vasıtayla götürmüştür. En büyük esir kampları Kozelsk (Optina Manastırı), Ostashkov (Ostashkov yakınlarındaki Seliger Gölü'ndeki Stolobny Adası üzerinde) ve Starobelsk'teydi. Diğer kamplar ise Jukhnovo (Babynino tren istasyonu), Yuzhe (Talitsy),Kozelshchyna, Oranki, Vologda (Zaonikeevo tren istasyonu) ve Gryazovets'de bulunuyordu.[28]

Hazırlıklar

Sovyet kamplarına getirilen Polonyalı mahkumlar, Ekim 1939'dan Şubat 1940'a kadar NKVD memurları tarafından uzun sorgulara ve politik baskılara maruz kaldı. Mahkumlar yakında serbest bırakılacaklarını düşünüyor olsalar da, görüşmeler aslında kimin yaşayacağını ve kimin öleceğini belirleyen gizli bir seçim süreciydi.[3][29] NKVD raporlarına göre, eğer bir mahkum Sovyet yanlısı bir tutum benimsemeye teşvik edilemezse, "Sovyet otoritesinin sertleşmiş ve uzlaşmaz düşmanı" ilan edildi.[3]

5 Mart 1940'ta, Beria'nın Joseph Stalin'e yazdığı bir uyarı notu üzerine, Sovyet Politbürosu'nun altı üyesi: Stalin, Vyacheslav Molotov, Lazar Kaganovich, Kliment Voroshilov, Anastas Mikoyan ve Mikhail Kalinin; batı Ukrayna ve Belarus'taki kamp ve hapishanelerde tutulan 25.700 Polonyalı "milliyetçi ve karşı devrimciyi" infaz etme kararı almıştır.[30] Tarihçi Gerhard Weinberg'e göre katliamın nedeni; Stalin'in ileride, potansiyel bir Polonya ordusunun eğitimli Polonyalı subaylar aracılığıyla yeniden kurulmasını engellemek isteğidir.[31] Üst düzey Sovyet yetkililer ve özellikle Stalin, Polonyalı mahkumları Sovyet yönetimi altında olmaya direnecek bir "sorun" olarak görmüştür. Bu nedenle, "özel kamplarda" bulunan mahkumlar "Sovyet otoritesinin bariz düşmanları" olarak tanımlanmış ve Sovyet güçlerince infaz edilmelerine karar verilmiştir.[6]

İnfazlar

Katliamda hayatını kaybedenlerin sayısı 22.000 olarak tahmin edilmektedir.[7] Kanıtlanmış ölü sayısı 21.768'dir.[7] 1990 yılında Sovyetler tarafından gizliliği kaldırılan belgelere göre, 3 Nisan 1940'tan sonra 21.857 Polonyalı savaş esiri ve mahkum infaz edilmiştir.[32] İnfaz edilen mahkumların 4.421'i Kozelsk, 3.820'si Starobelsk, 6.311'i Ostashkov ve 7.305'i Belarus ve Ukrayna cezaevlerinde tutuklu tutulan kişilerdi.[32] NKVD'nin savaş esirlerinden sorumlu daire başkanı Tümgeneral Soprunenko, Katyn'de ve diğer yerlerde infaz edilecek Polonyalı esir subayları "özel olarak" seçmiştir.[33]

Katyn'de toplu bir mezar, 1943

Katyn'de ölenler arasında askerler (bir amiral, iki general, 24 albay, 79 yarbay, 258 binbaşı, 654 yüzbaşı, 17 deniz yüzbaşı, 85 er, 3.420 astsubay ve 7 askeri papaz), 200 pilot, hükûmet yetkilileri, devlet memurları (bir prens, 43 devlet memuru) ve siviller (3 toprak ağası, 131 mülteci, 20 üniversite profesörü, 300 doktor, birkaç yüz avukat, mühendis ve öğretmen; ve 100'den fazla yazar ve gazeteci) vardı.[3] Bu toplu infazda, NKVD, Polonyalı subaylarının neredeyse yarısını infaz etti.[3] İnfaz edilenlerin hepsi etnik olarak Polonya kökenli değildi, çünkü İkinci Polonya Cumhuriyeti çok ırklı bir devletti ve subay birlikleri arasında çokça Belaruslu, Ukraynalı ve Yahudi asker vardı.[34] Katyn katliamı kurbanlarının yaklaşık %8'inin Polonya Yahudileri olduğu tahmin edilmektedir.[34] 395 mahkum infaz edilmekten kurtulmuştur.[3] Geriye kalan mahkumların %99'u öldürüldü. Kozelsk kampında tutulan insanlar Katyn Ormanı'nda infaz edildi; Starobelsk kampında tutulanlar Kharkov'da bulunan NKVD hapishanesinde öldürüldü ve cesetler Piatykhatky köyü yakınlarında gömüldü; Ostashkov kampından tutulan polis memurları ise Kalinin'de bulunan NKVD hapishanesinde öldürüldü ve Mednoye'ye gömüldü.[28]

Dönemin Kalinin NKVD Bölge Kurulu Yönetimi eski başkanı Dmitry Tokarev, infazlar hakkında yürütülen duruşma sırasında olay hakkında ayrıntılı bilgiler vermiştir. Tokarev'in beyanına göre toplu infazlar her gün akşam saatlerinde başlayıp şafakta sona eriyordu. 4 Nisan 1940'ta getirilen 390 kişiden oluşan ilk mahkum grubunu infazcılar bir gecede öldürmekte zorluk çekti. Bundan dolayı infaz için getirilen diğer gruplar maksimum 250 kişi ile sınırlandırıldı. İnfazlar genellikle Alman yapımı .25 ACP Walther Model 2 silahı ile gerçekleştirildi.[35] İnfazlarda Sovyet yapımı 7.62 x 38mmR Nagant M1895 silahı da kullanılmıştır.[36] İnfazı gerçekleştirenler, standart Sovyet tabancaları yerine Alman silahları kullandılar, çünkü infazcılara göre Sovyet silahları Alman silahlarına göre daha fazla geri tepiyor, bu da infazların gerçekleşmesini yavaşlatıp, zorlaştırıyordu.[37] Olayın gerçekleştiği dönem NKVD baş celladı Vasily Mihayloviç Blokhin idi. Çeşitli kaynakların iddiasına göre Blokhin, Nisan 1940 yılında, 28 gün içinde, 7.000 kişiyi tek başına infaz etmiştir.[33][38] İnfaz edilen kişiler arasında 18 yaşında olanlar da vardır.[38] İnfaz edilen esirlerin hemen hemen hepsi başlarının arkasına birer kurşun sıkılarak öldürülmüştür.[13][39]

Mezarların Ortaya Çıkarılması

Vichy rejimi Dışişleri Bakanı Fernand de Brinon ve yanındakiler ile Katyn'de Mieczysław Smorawiński ve Bronisław Bohatyrewicz mezarlarını geziyor, Nisan 1943

1941'de, Barbarossa Harekâtı başladıktan hemen sonra Polonyalı mahkumların kaderi hakkında sorular gündeme geldi. Sürgündeki Polonya Hükûmeti ve Sovyet Hükûmeti, hem Nazi Almanyası'na karşı birlikte mücadele etmek hem de Sovyet topraklarında bir Polonya ordusu kurma isteğini açıklayan Sikorski-Mayski antlaşmasını imzaladı. Antlaşma gereği, Polonyalı general Władysław Anders orduyu örgütlemeye başladı ve kayıp Polonyalı subaylar hakkında Sovyetler'den bilgi istedi. Kişisel bir toplantı sırasında, Stalin ona ve Polonya Başbakanı Władysław Sikorski'ye, tüm Polonyalı mahkumların serbest bırakıldığını fakat bu kişilerin nerede olduklarını bilmediklerini çünkü serbest bırakılanların Mançurya'da "izinin kaybedildiğini" bildirdi.[40][41]

1942'de, Alman işgali altındaki Smolensk çevresinde tutulan esir Polonyalı demiryolu işçileri, Katyn yakınlarında buluna Kozelsk'te; Polonyalı askerlerden oluşan toplu bir mezar bulunduğunu civar köylerde yaşayan köylülerdeden duymaları üzerine yaptıkları araştırmada bir mezar buldu ve bunu Polonya Yeraltı Devleti'ne bildirdiler.[42] İlk başta, keşfedilen mezarda çok sayıda kurban bulunmadığı düşünüldüğü için önemli bir keşif olarak görülmedi.[42] 1943 yıllarının başlarında, Wehrmacht'ın Merke Ordu Grubu ile Abwehr arasındaki istihbaratı sağlamakla yükümlü Alman subaylardan biri olan Rudolf Christoph Freiherr von Gersdorff, Polonyalı askeri subayların toplu mezarları hakkında raporlar tuttu. Bu raporlarında mezarların Katyn yakınlarındaki Keçi Tepesi ormanında olduğunu belirtti. Daha sonra bu raporları amirlerine iletti. Joseph Goebbels, bu keşfin; Polonya, Batı Müttefikleri ve Sovyetler Birliği arasında bir karmaşa çıkarmak için mükemmel bir araç olabileceğini düşündü ve Nazi propagandası aracılığıyla Bolşevizmin dehşetini bu mezarlar ile göstermeyi planladı.[43] Kapsamlı bir hazırlıktan sonra, 13 Nisan'da Reichssender Berlin, Smolensk yakınlarındaki Katyn ormanında; Alman askerî güçlerinin 28 metre uzunluğunda ve 16 metre genişliğinde açılmış çukurlarda 3.000 Polonyalı subayın cesedinin bulunduğunu açıkladı.[44] Yapılan yayında, bu katliamın Sovyetler tarafından 1940'ta yapıldığı söylendi.[44]

Hakkında

Polonya'nın teslim oluşundan sonra Sovyetler Polonyalı subayları esir kamplarında topladı. 5 Mart 1940 tarihinde dönemin NKVD Şefi Lavrentiy Beria'nın Stalin'e gönderdiği bir raporda Polonyalı subayların oluşturduğu potansiyel tehlike yüzünden infaz edilmeleri gerektiği tavsiye ediliyordu.[45] Stalin, bu tavsiyeyi kabul ederek infaz emrini verdi ve çoğunluğu subaylardan oluşan Polonyalı esirler başta Katyn Ormanı olmak üzere Kalinin ve Harkiv'da infaz edildi.

Ne var ki Nazi-Sovyet ittifakı kısa sürdü ve 22 Haziran 1941'de Nazi Almanyası'nın Sovyetler Birliğine saldırması ve hızla Sovyetlerin içlerine ilerlemesi ile Naziler 1943 yılında Katyn Ormanındaki toplu mezara ulaştı. Naziler bu durum karşısında derhal propaganda ekiplerini, kameramanlarını, savaş muhabirlerini ve olaya tanıklık etmesi için orada bulunan herkesi Katyn Ormanına götürdü. Yapılan otopsiler sonucunda infaz edilen esirlerin hemen hepsi başlarının arkasına birer kurşun sıkılarak öldürüldüğü açıklandı.[13][39]

Fakat savaştan sonra, Nazilerin yenilmesi ve Polonya'da Sovyet destekli hükûmet kurulmasının hemen ardından Polonya halkı arasında giderek katliam dedikoduları yaygınlaştı.[kaynak belirtilmeli] Sovyet yetkililer katliamı Nazilerin yaptığını açıkladı.

Ardından göreve gelen Sovyet hükûmetleri uzun yıllar boyunca bu katliamı reddetmeye devam etti. Ancak 1990 yılında Sovyet lideri Mihail Gorbaçov yaşananların Sovyetler Birliği tarafından gerçekleştirildiğini kabul etti. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından, 1992 yılında Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, Polonya Devlet Başkanı Lech Walesa'ya Stalin'in imzaladığı emrin orijinal belgelerini takdim etti.[4]

Sovyet tezleri

Nazilerin propagandalarını Müttefikler Devletler arasında Londra'daki Polonya sürgün hükûmeti dışında kabul eden olmadı. Eylül 1943'te Smolensk Nazilerden ele geçirildikten sonra Sovyet hükûmeti Katyn olayını soruşturmak üzere iki komisyon kurdu. Komisyonların birine NKVD, diğerine ise Kızıl Ordu başcerrahı Burdenko başkanlık ediyordu. Burdenko komisyonunun öteki üyeleri yazar Aleksey Tolstoy, metropolit Nikolay, Slavlar komitesi başkanı General Gundorov, Sovyet Kızılhaç ve Sovyet Kızılay başkanı Profesör Kolesnikov, eğitim bakanı akademisyen Potemkin, Kızıl Ordu askeri sağlık idaresi başkanı tabip General Smirnov ve Smolensk Sovyeti başkanı Melnikov idi. Ayrıca adlî tıp uzmanlarından oluşan bir alt komisyon kuruldu. Komisyon Ocak 1944'te bulgularını açıklamak için yabancı gazeteciler ve aralarında ABD elçisinin kızının da bulunduğu birçok kişiyi olay yerine çağırdı. Burada kurşuna dizilenlerin Nazilerin eliyle öldüğü gösterildi. Örneğin kullanılan silah Alman tabancası Walter idi. Ellerini bağlamak için kullanılan ip Alman malı idi.[46] Konuyu derinlemesine inceleyen Montclair Üniversitesinden tarihçi Grover Furr da yeni ortaya çıkan deliller ışığında Sovyet tezlerinin doğru olduğunu öne sürmektedir.[47]

Katliam hakkındaki kararnameler

İlgili filmler

  • Andrzej Wajda, 'Katyn', (2007)
  • Юрий Мухин, 'Катынская подлость', (2005)
  • И. М. Посельский, Д/ф "Трагедия в Катынском лесу" (СССР, 1944)

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Dış bağlantılar