Arap Alevileri

Dini ve etnik topluluk
(Nusayrîler sayfasından yönlendirildi)

Aleviler (Arapçaعلويون ʿAlawiyyūn), Arap Alevileri[4] veya Nusayriler (Arapçaنصيرية Nuṣayrīyah), çoğunlukla Levant bölgesinda yaşayan, dini ve etnik bir topluluktur.[5][6][7][8] Şiiliğin erken dönemlerinde ortaya çıkan bir Galiyye kolu olduğu düşünülmektedir.[9] On iki imamcı mezhebin ilk imamı olarak saygı duyulan Ali bin Ebu Talib, Alevi inancının bazı yorumlarında ilahi bir varlık olarak görülmektedir.[10][11] Grubun 9. yüzyılda İbn Nusayr tarafından kurulduğuna inanılmaktadır. Bu nedenle Alevilere Nusayri de denilmektedir. Topluluk Sami kökenlidir. Günümüzde Arap Alevileri, Hatay, Adana, Mersin, Lazkiye, Tartus gibi kıyı illerde yaşamaktadırlar.

Arap Aleviliği
Nusayrilik
النصيرية/Al Nusayrīyah
Samandağ, Türkiye'deki Hızır Türbesi, Aleviler tarafından kutsal kabul edilir.
Önemli nüfusa sahip bölgeler
SuriyeYaklaşık 1.500.000 - 2.000.000[1]
Türkiye1.000.000[2]
Lübnan100.000[1]
İsrailYaklaşık 10.000 (Ghajar köyü, Golan Tepeleri)[3]
Arjantin5.000
Diller
Din

Mehrdad Izady'nin anketlerin sonuçlarına göre, Nusayriler, Suriye nüfusunun yüzde 17,2 temsil ettiğini, 2010 yılında 11,8 yüzde artışla[12]  ve önemli bir azınlık olarak Hatay'ın ait Türkiye ve Kuzey Lübnan civarında bulunduklarını saptamıştır. Bugün Golan tepelerinde yine Alevi yerleşimlerini görmekteyiz. Arap Alevileri, Suriye kıyılarında ve kıyıya yakın kasabalarda Sünniler, Hristiyanlar ve İsmaililer gibi yaygın olarak bulunan dini topluluklardan biridir.

Nusayriler kendilerini ayrı bir etnik-dini grup olarak tanımlarlar. Kur'an başlıca kutsal kitap ve metinlerden biri olarak kabul edilir. Bu metinlerin yorumlanması Galiyye ve Bâtinîlik yolu ile sağlanmaktadır. Alevi teolojisi ve ritüelleri, ana inanç Şii İslam'dan birkaç önemli hususlarda ayrılmaktadır. Arap Alevileri ritüellerinde işlenmemiş üzüm suyu içilmektedir.[13] Reenkarnasyon, yani ölümden sonra yeniden doğma inanışı da bazı Arap Alevi topluluklarında görülebilmektedir.[14]

Arap Alevileri, tarihsel olarak inançlarını yabancılardan ve inisiye olmayan Alevilerden gizli tutmuşlar, bu yüzden onlar hakkında söylentiler ortaya çıkmıştır. İnançlarına ilişkin Arap medyasında basın açıklamaları partizan olma eğilimini ortaya koymuştur (olumlu ya da olumsuz). Bununla birlikte, 2000'lerin başından beri, Alevi dinine ilişkin Batılı araştırmalar önemli ilerlemeler kaydetti. Alevi inancının özünde, tek Tanrı'nın üç yönünü içeren ilahi bir üçleme vardır. Tıpkı ilk zamanlarda (Nasuralılar) Hristiyan inancında olduğu gibi. Bu yönler veya yayılımlar, tarih boyunca insan biçiminde döngüsel olarak ortaya çıkmaktadır.[15]

Suriye'de, Fransız Mandası'nın kurulmasıyla Nusayri tarihinde bir dönüm noktası oldu. Fransızlar, Suriyeli sivilleri süresiz olarak silahlı kuvvetlerine alma yetkisi verdi ve bir Nusayri Devleti de dahil olmak üzere azınlıklar için özel alanlar yarattı. Nusayri Devleti daha sonra dağıtıldı, ancak Arap Alevileri, Suriye Silahlı Kuvvetlerinin önemli bir parçası olmaya devam etti.

Etnik Köken

M.Ö. 13.yy'da Sami yerleşkeleri

Arap Alevileri, on birinci İmam Hasan el-Askeri (873) ve öğrencisi İbn Nusayr'ın (868) takipçilerinin soyundan geldiklerini görmekteyiz.[16]  Daha da geriye gidecek olursak 19. ve 20. yüzyıllarda, bazı Batılı bilim adamları Nusayrilerin, Aramiler, Kenanlılar, Hititler[17][18] ve Mardaitler[19] gibi eski Orta Doğu halklarının soyundan geldiğine inanıyorlardı.  Birçok önde gelen Alevi şehyleri de M.Ö. 13. yüzyılda Sincarlı 'dan geldiklerini iddia etmektedirler.[17] M.Ö 13. yüzyılda Sami kökenli Aramilerin, Hurri ve Hititerin yaşadığı Hatay, Adana, Lazkiye ve Mersin çevresine yerleştiği görülmektedir.[20]

Antik dönemde ise; Plinius'un ''Doğa Tarihi'' eserinin V. Kitabında şunları dile getirmektedir:

''Şimdi Suriye'nin iç kısmından söz etmeliyiz. Coele Suriye'de Marsyas nehri tarafından Nazerini Tetrarşisinden ayrılan Apamea kasabası vardır.''

—  Yaşlı Plinius ,

Nusayri Dağları (Jabal Al- An-Nusayyriyyah) Bölgesi

"Nazerini" adı verilen küçük bir dağ silsilesinin günümüzde de An-Nusayrileri Dağları olarak kabul edilmektedir. Günümüzde de olduğu gibi bu dağlar civarında yaşayanlar Nazerani (Nasrani) yani Ansari - An Nusayriler yaşamaktadır.  Bununla birlikte, bazı bilim adamları Nazerini ve Nasuralılar arasında bağlantı kurmaktan kaçınsalarda "Nazerini"'nin Sami dil ailesine mesnub olduğu unutulmamalıdır. ''Nasrani veya Nusayr'' Sami kökenli kelime olup üç harfli kök olan , n-S-R 'dan gelir. Anlam olarak Nasır veya Nazzara (Ansar) ilginçtir ki Doğu Aramice ve Arapçada "Koruyucu, Bekçi, Gözcü " anlamını taşımaktadır. Massignon, Nusayrilerin aslında Nazaretliler olduğunu iddia etmiştir.[21]

Nüfus ve dağılımı

Dünya genelinde yaşayan Arap Alevileri; Suriye (1.500.000 - 2.000.000), Lübnan (100.000) ve Türkiye'dedir (1.000.000). Ancak Dünya'nın farklı bölgelerinde, özellikle Almanya, Fransa, Yunanistan, ABD, Kanada, Meksika, Arjantin, Panama, Brezilya, Irak, Kuveyt, Ürdün, Sudan, Mısır, İran, Azerbaycan, Rusya, Yeni Zelanda ve Avustralya'da da Nusayrîler yaşamaktadır.[kaynak belirtilmeli]

Türkiye'deki Arap Alevileri

Alevilerin Türkiye'de Hatay’dan, Adana ovasına kadar yerleşimlerinin olduğu bilinmektedir. 1939'da Aleviler, Hatay ilinin nüfusunun yaklaşık yüzde 40'ını oluşturuyordu. Fransız coğrafyacı Fabrice Balanche'a göre Türkiye Arap Alevileri ile Suriye Alevileri arasındaki ilişkilerin bağı sınırlı olmuştur. Türkleştirme politikası ve Suriye-Türkiye sınırının onlarca yıldır kapanmasıyla bu ilişkilerin sınırlandığını görmekteyiz.[22]

Türkiye'deki Arap Aleviler geleneksel olarak Suriye Arap Alevileri gibi Levant Arapçası konuşurlar. Arapça, kırsal topluluklarda ve Samandağ'da ve Arsuz'da korunmuştur. Şehir merkezlerinde genç kuşak daha çok Türkçe konuşmaktadır.

Aleviler kayda değer bir sosyal hareketlilik sergilemektedir. 1960'lara kadar Antakya civarındaki Sünni ağalara (toprak sahiplerine) bağlıydılar ve yoksuldular. Daha sonraları ise Aleviler, ulaşım ve ticaret sektörlerinde öne çıkmış ve büyük, profesyonel bir orta sınıf olarak ortaya çıkmıştır.[23][24]

Arap Alevisi Ünlüler

  1. Salih el-Ali
  2. Zeki el-Arsuzi
  3. Jamal Suliman (Yönetmen)
  4. Wafa Sultan
  5. Badawi al-Jabal (Şair)
  6. Adonis (Şair)
  7. Barış Atay (Siyasetçi-Tiyatrocu)
  8. Haluk Levent (Müzisyen)
  9. Beşar Esad (Suriye Devlet Başkanı)
  10. Hafız Esad (Suriye Devlet Başkanı)
  11. Zulema Yoma
  12. Uğur Şahin (BioNTech Kurucusu)
  13. Hasan Şaş (Futbolcu)
  14. Gökhan Zan (Futbolcu)
  15. Selçuk İnan (Futbolcu)
  16. İsmail Köybaşı (Futbolcu)
  17. Hamdi Alkan (Oyuncu)
  18. Atiye (Şarkıcı)
  19. Enver Aysever (Gazeteci)
  20. Necip Memilli
  21. Ahmet Selçuk İlhan
  22. Bayhan

Dil

Ana dilleri Arapça'dır. Suriye'deki Gebel ve Ensari'ye bağlı Süryânî/Lübnan lehçelerini konuşurlar. Yaşlı kuşak, günümüzde Arapça konuşmaktadır.[25]

Türkiye'de ise 1939'da Hatay'ın katılmasından sonra doğmuş olan kuşakça Türkçe konuşulmaktadır. Bugün Arapça ile Türkçe’nin bir karışımı konuşulur. Yaşlı nüfusun bir bölümü yaşadıkları bölgenin bir zamanlar Fransız hakimiyetinde olmasından dolayı Fransızca da bilmektedir.[26]

Din

Ali ve oğulları Hasan ile Hüseyin.

İmamiye-i Gâl’îyye'den olan Nusayr’îyye tarikâtının asıl kurucusu, Irak'ta Kûfe ile Vâsit[27] arasında bir yerde bulunan Canbelâ Köyü doğumlu, Hasan el-Askerî ile yakın ilişkileri bulunan okumuş bir ailenin mensubu, "Şeyh Bayrak" nâmıyla ün salan ve Nusayr’îyye Tarikâtı'nın ulûsu olarak addedilen, yaklaşık olarak 957/968 yılları arasında Halep'te vefât eden "Ebû Abd-Allâh el-Huseyin ibn Hemdân’ûl-Canbûlânî El-Hasîbî"[28] (Arapçaالحسين بن حمدان الخصيبي) adındaki zâttır. Bu Tarikâtın bâtıni i'tikadı, Şeyh Bayrak'ın Antakya köylüklerindeki hâlife ve mürîdlerinden olan "Muhammed bin Âliyy’ûl Cillî" ile "Meymûn bin Kâasım’ıt Tabarânî" tarafından çevreye yayılmıştır. (Nusayr’îyye Tarikâtı şeceresi [29].) Ayrıca,"Muhammed ibn-i Cündeb" ve "Muhammed’ûl Cennân’îl Cünbûlânî" adındaki kişiler de Nusayr’îyye Tarikâtı bâtıni-i'tikadının neşriyâtına büyük ölçüde katkıda bulunmuşlardır.[28]

Nusayr’îyye Tarikâtı

Adını On birinci İmâm Hasan El Askeri'nin öğrencisi Ebû Şu'ayb Muhammad ibn Nusayr'dan alan, Câferiyye Şiîliği ile Anadolu Alevîliği'nden inanç yönüden ayrılarak, İsmâilîyye, Dürzîlik, Hristiyanlık ve Suriye'deki diğer inançları da içeren ve Kitâb el-Mecmû adındaki duâ kitabını dînî eğilimlerinin ana kaynağı olarak kabul eden Ehl-i Beyt inancı.[30]

Nusayrî i'tikadı

Günümüzde, Nusayr’îyye Tarikâtı'nın müntesiplerinin büyük çoğunluğunu Nusayrîler'in oluşturmasına rağmen, Nusayrîler'in tamamının kesin olarak bu oluşum üyelerinden olduklarını söylemek olanaksızdır. Nusayrî nüfus içerisinde değişmik mezheplerden olan kişilere de sıklıkla bulmak olanaklıdır.

Tarikâtın özellikleri

İnancın kurucusu Ebû Şu'ayb Muhammad ibn Nusayr (Muhammed bin Nusayrul Abdiyy'in Numayrî)'dir. Ancak Nusayrîliği sistemleştirip yayan kişi olarak Hamdam büyük saygı görür. Nusayrîlerin kutsal kitabı Kur'an-ı Kerîm'dir. Nusayrîler kendilerini Alevi olarak kabullenirler. Aleviler de Nusayrîleri kendilerinden tanırlar. Ancak Anadolu Alevîliği ile Nusayrîlik farklıdır. Haydarî ve Klâzî olarak iki gruba ayrılırlar. Klâzîler Türkiye'deki topluluğun % 30'unu oluştururlar ve daha tutucudurlar. Suriye'de ise Klâzîler çoğunluktadır. Suriye yönetimindeki Esad ailesinin de mensubu olduğu Nusayrîler, Suriye'de toplam nüfusun % 14'ünü oluştururlar.[31]

Nusayri Devleti

Fransız mandası altında 1920'de Nusayri Devleti (Fransızca: Le territoire autonome des Alaouites) kurulmuş ve 5 Aralık 1936'da Suriye'ye ilhak edilmiştir.

Ayrıca bakınız

Resimler

Kaynakça

Bibliyografya

  • Andrews, Alford Peter, Türkiye'de Etnik Gruplar, (Çev. Mustafa Küpüşoğlu), 1. basım, Ant Yayınları, İstanbul, 1999.
  • Sertel, Ergin, Dinî ve Etnik Kimlikleriyle Nusayrîler, 1. baskı, Ütopya Yayınevi, Ankara, 2005.