Uyku

doğal dinlenme biçimi

Uyku, bilincin değiştiği ve duyusal etkinliğin belirli bir dereceye kadar azaldığı, bilinçli zihinsel etkinliğin durduğu bir haldir. Uykuda kas ve çevre ile etkileşim azalır. Uyku, uyaranlara tepki verme yeteneği açısından uyanıklıktan farklı olsa da aktif beyin kalıplarını içerir ve bu da onu koma veya bilinç bozukluklarından daha duyarlı yapar.[1]

Yatarak uyuyan kız
Uyuyan Arı
A sleeping girl
Uyuyan Kız, Domenico Fetti, yaklaşık 1615

Uyku, REM uykusu ve REM dışı uyku olmak üzere vücudun iki farklı mod arasında geçiş yaptığı tekrarlayan dönemlerde gerçekleşir. REM "hızlı göz hareketi" anlamına gelse de bu uyku modunun vücudun sanal felci de dahil olmak üzere birçok başka yönü de vardır.

Rüyalar, genellikle uykunun belirli aşamalarında istemsiz olarak zihinde meydana gelen birçok görüntü, fikir, duygu ve duyumdur. Uykuda vücut sistemlerinin çoğu anabolik durumdadır ve bağışıklık, sinir, iskelet ve kas sistemlerini eski haline getirmeye yardımcı olur ki[2] bunlar ruh halini, hafızayı ve bilişsel işlevi koruyan ve endokrin ve bağışıklık sistemlerinin işlevinde büyük rol oynayan hayati süreçlerdir.[3]

Dahili sirkadiyen saat, geceleri günlük uykuyu destekler. Uykunun çeşitli amaçları ve işleyişi devam eden önemli araştırmaların konusudur.[4] Uyku, hayvan evrimi boyunca oldukça korunmuş bir davranıştır[5] ve mazisi muhtemelen yüz milyonlarca yıl öncesine dayanır.[6]

İnsanlar, uykusuzluk, hipersomnia, narkolepsi ve uyku apnesi; uyurgezerlik ve hızlı göz hareketi uyku davranış bozukluğu gibi parasomniler; bruksizm; ve sirkadiyen ritim uyku bozuklukları gibi dissomnialar da dahil olmak üzere çeşitli uyku bozukluklarından muzdarip olabilirler. Yapay ışığın kullanımı, insanlığın uyku düzenini değiştirmiştir.[7] Yaygın yapay ışık kaynakları, dış mekan aydınlatması ve mavi ışık yayan akıllı telefon ve televizyon gibi elektronik cihaz ekranlarıdır. Bu, uyku döngüsünü düzenlemek için gerekli melatonin hormon salınımını bozar.[8]

Uyku, tüm memelilerde, kuşlarda ve balıklarda gözlenen doğal dinlenme biçimidir. Bu canlılar günlük işlevlerini gerçekleştirebilmek için uykuya ihtiyaç duyarlar. Uyku tam anlamıyla şuursuzluk olarak nitelendirilemez.

İnsanlarda yeterli uyku alınmaması unutkanlık, asabiyet, dikkat dağınıklığı gibi sorunlara neden olabilir. Gereğinden fazla uyku, depresyon gibi rahatsızlıklardan kaynaklanıyor olabilir. Uyku bozukluğu kimi insanlarda kronik hale gelip çok büyük sorunlara neden olabilmektedir.

Uyku insan ömrünün en az 1/3'ünü oluşturur.

Uyku, vücudun dinlenmesini ve beynin bir gün önce aldığı bilgiyi işlemesini sağlar. Uyku, 24 saatlik döngüde doğal bir zamanı varıdır. Kişinin kolaylıkla uyandırılabildiği ve değiştirilmiş bilinçlilik halidir. Kişilerin uykudaki davranışlarını ve EEG kullanarak onların beyin dalgalarını inceleyen bilim insanları, uykuda gerçekleşen olaylara dair kanıtları ortaya koyarlar. Uyanıkken ya da uyurken beyindeki milyarlarca nöron arasındaki elektrik trafiği sonucunda beyin dalgaları üretilir. Uyku aynı zamanda hafızanın yeniden yapılandırılması ve psikolojik yenilenme için de gereklidir.

Fizyoloji

Uykudaki en belirgin fizyolojik değişiklikler beyinde meydana gelir.[9] Beyin uykudayken özellikle REM dışı uyku sırasında, uyanıkken olduğundan daha az enerji kullanır. Etkinliğin azaldığı bölgelerde beyin, enerjinin kısa süreli depolanması ve taşınması için kullanılan molekül olan adenozin trifosfat (ATP) tedarikini geri yükler.[10] Sessiz uyanmada beyin, vücut enerjisinin %20'sini harcar dolayısıyla bu azalmanın genel enerji tüketimi üzerinde gözle görülür bir etkisi vardır.[11]

Uyku, duyusal eşiği arttırır. Başka bir deyişle, uyuyan kişiler daha az uyarıcıyı algılar ancak genellikle yüksek sese ve diğer göze çarpan duyusal olaylara yanıt verebilirler.[9][11]

Yavaş dalga uykusundayken insanlar büyüme hormonu patlaması salgılar. Gündüz bile tüm uyku, prolaktin salgılanmasıyla ilişkilidir.[12]

Uyku sırasındaki değişiklikleri izlemek ve ölçmek için temel fizyolojik yöntemler arasında, beyin dalgalarının elektroensefalografisi (EEG), göz hareketlerinin elektrookülografisi (EOG) ve iskelet kas aktivite elektromiyografisi (EMG) yer alır. Bu ölçümlerin eş zamanlı toplanmasına polisomnografi denir ve özel bir uyku laboratuvarında yapılabilir.[13][14] Uyku araştırmacıları ayrıca kardiyak aktivite için basitleştirilmiş elektrokardiyografi (EKG) ve motor hareketler için aktigrafi kullanırlar.[14]

Uyku sırasındaki ölçülen beyin dalgaları

EEG'de görülen elektriksel etkinlik beyin dalgalarını temsil eder. Belirli bir frekanstaki EEG dalgalarının genliği, uyku-uyanıklık döngüsündeki uykuda olma, uyanık olma veya uykuya dalma gibi çeşitli noktalara karşılık gelir.[15]

Alfa, beta, teta, gama ve delta dalgalarının hepsi uykunun farklı evrelerinde ölçülür. Her dalga şekli farklı bir frekans ve genliktedir.

Alfa dalgaları, kişi dinlenirken görülür ancak kişi yine de tamamen bilinçlidir. Gözleri kapalı olabilir ve tüm vücut dinlenir ve vücudun yavaşlamaya başladığı yerde nispeten hareketsizdir.

Kişi bir görevi tamamlarken veya bir şeye konsantre olurken dikkatini topladığında, Beta dalgaları alfa dalgalarını devralır. Beta dalgaları, en yüksek frekanslardan ve en düşük genliklerden oluşur ve kişi tamamen uyanık olduğunda ortaya çıkar.

Alfa ve beta dalgaları, kişi uyanıkken görülen tek dalgalardır.

Gama dalgaları, bir kişi bir göreve yüksek oranda odaklandığında görülür.

Teta dalgaları kişinin uyanık olduğu dönemde ortaya çıkar ve uykunun 1. Aşamasına ve 2. Aşamasına geçişine devam ederler.

Delta dalgaları uykunun 3. ve 4. Evrelerinde kişi en derin uykudayken görülür.[16]

REM dışı ve REM uykusu

Uyku, hızlı göz hareketi olmayan (REM olmayan veya NREM ) uykusu ve hızlı göz hareketi (REM) uykusu olmak üzere iki genel türe ayrılır.

REM dışı ve REM uykusu o kadar farklıdır ki fizyologlar bunları farklı davranışsal durumlar olarak tanımlar. Önce REM dışı uyku oluşur ve ardından yavaş dalga uykusu veya derin uyku denilen geçiş dönemi vardır. Bu aşamada vücut ısısı ve kalp atış hızı düşer ve beyin daha az enerji kullanır.[9] Paradoksal uyku olarak da bilinen REM uykusu, toplam uyku süresinin küçük bir bölümüdür. REM uykusu, rüyaların (veya kabusların ana sebebidir ve eşzamanlı olmayan ve hızlı beyin dalgaları, göz hareketleri, kas ton kaybı[17] ve homeostazın askıya alınması ile ilişkilidir.[18]

Alternatif NREM ve REM uykusunun uyku döngüsü, iyi bir gece uykusunda 4-6 kez olmak üzere ortalama 90 dakika sürer.[14][19] Amerikan Uyku Tıbbı Akademisi (AASM) NREM'i üç aşamaya ayırır: N1, N2 ve N3, sonuncusu delta uykusu veya yavaş dalga uykusu da denilir.[20] Tüm periyot normalde şu sırayla ilerler: N1 → N2 → N3 → N2 → REM. REM uykusu, bir kişinin derin bir uykudan 2. veya 1. aşamaya dönmesiyle oluşur.[17] Gecenin erken saatlerinde daha fazla miktarda derin uyku (evre N3) varken, doğal uyanmadan hemen önceki iki döngüde REM uykusunun oranı artar.[14]

Uyanış

Lev Tolstoy'un yazdığı "Uyanış" 'a yapılan bir resim

Uyanma, uykunun sonudur veya sadece çevreyi incelemek ve tekrar uykuya dalmadan önce vücut pozisyonunu yeniden ayarlamak için bir an da olabilir. Uyuyanlar genelde REM fazının bitiminden hemen sonra veya bazen REM'in ortasında uyanırlar. Dahili sirkadiyen göstergeler, homeostatik uyku ihtiyacının başarılı şekilde azaltılmasıyla birlikte genelde uyanışı ve uyku döngüsünün sonunu getirir.[21] Uyanma, beyinde talamus ile başlayan ve korteks boyunca yayılan artan elektriksel faaliyeti kapsar.[21]

Tipik bir gece uykusunda, uyanık durumda harcanan fazla zaman yoktur. Elektroensefalografi kullanılarak yapılan çeşitli uyku çalışmalarında, kadınların gece uykularında %0-1, erkeklerin ise bu süre zarfında %0-2 uyanık oldukları bulunmuştur. Yetişkinlerde, özellikle sonraki döngülerde uyanıklık artar. Yapılan bir çalışmada, ilk doksan dakikalık uyku döngüsünde %3, ikincide %8, üçüncüde %10, dördüncüde %12 ve beşincide %13-14 uyanıklık süresi bulunmuştur. Bu uyanık kalma süresinin çoğu REM uykusundan kısa bir süre sonra gerçekleşmiştir.[21]

Günümüzde birçok insan çalar saatle uyanır[22] ancak insanlar belirli bir saatte alarma ihtiyaç duymadan da güvenilir şekilde uyanabilir.[21] Birçoğu iş günlerinde ve izin günlerinde oldukça farklı uyur, bu da kronik sirkadiyen senkronizasyon bozukluğuna yol açabilen bir modeldir.[23][24] Pek çok insan yatmadan önce düzenli olarak televizyon izler vb. ekranlara bakar. Bu ise sirkadiyen döngünün bozulmasını şiddetlendirebilecek bir faktördür.[23][24] Uykuyla ilgili yapılan bilimsel çalışmalar, uyanıştaki uyku aşamasının uyku ataletini artırmada önemli bir faktör olduğunu göstermiştir.[25]

Uyandıktan sonra uyanıklığın belirleyicileri, alınan uykunun miktarı/kalitesi, önceki günün fiziksel etkinliği, karbonhidrat açısından zengin bir kahvaltı ve zengin kahvaltıya karşılık gelen düşük kan şekeri tepkisidir.[26]

Rüyalar

Rüya insanların uyurken deneyimlediği olaylardır. Nedenleri, kaynakları ve anlamları üzerine geliştirilmiş farklı anlayışlar bulunsa da, genelde iki kolda gelişen rüya çalışmalarından bahsedilebilir. Bunlar psikiyatri gibi bilim dallarının teorileri ile metafizik dinsel açıklama çabalarıdır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça