Batı Trakya Türkleri

Batı Trakya Türkleri, günümüzde, Yunanistan sınırları içindeki Batı Trakya bölgesinde yaşayan ve Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi çerçevesinin dışında tutulmuş Türk-Müslüman toplumu için ve bu toplum ile doğrudan bağları mevcut Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının memleketlerini ve/veya kökenlerini ifade etmek için de kullanılan tanımdır.

Batı Trakya Türkleri
Τούρκοι της Δυτικής Θράκης
Batı Trakyalı müzik grubu Balkanatolia (2006)
Toplam nüfus
50.000-130.000[1] - 150.000[2][3]
Önemli nüfusa sahip bölgeler
Batı Trakya
Diller
Din
Çoğunluk:
Sünnilik
Azınlık:
Yunanistan Türkleri Ve Oranları

Yunanistan'ın resmî rakama göre Trakya'da 49.000 (Trakya'da yaşayan Müslüman nüfusu 98.000'nin yarısı)[1] ve resmî olmayan tahmine göre 130.000[2][3] Türk yaşamaktadır. Batı Trakya'daki kültür ve eğitim derneklerinin tahmin ettiği rakam ise 150.000'dir.[4]

Tarihi

Batı Trakya Bağımsız Hükûmeti
Hükümetin bayrağı

Batı Trakya Türklerinin kökeni Osmanlı fetihleri ile bölgeye Anadolu'dan yerleştirilen Türkmenlere ve fetihle İslamlaşan yerli halklar olan Helen, Slav ve Çingenelere dayanır. Batı Trakya, Osmanlı Devleti tarafından 1363 yılında fethedilişinden ve bölgeye Türklerin yerleşmeye başlamasının ardından[5][6] 1913 yılında I. Balkan Savaşı ile Bulgaristan'a geçene kadar 549 yıl Osmanlı yönetiminde kalmıştır. Bölgeye 1357-1359 yılları arasından Anadolu'dan Türk göçleri yoğun bir şekilde gerçekleşmiştir. 1360 yılına ait belgelerde bu bölgede Türkçe adlar taşıyan birçok köy ve çiftliğin kurulmuş olduğu görülmektedir.[kaynak belirtilmeli]

Birinci Balkan Savaşı dönemi bölgede yitirilen Osmanlı merkezi idaresi neticesinde, Batı Trakya Türkleri ve Kırcaali Türkleri (Güney ya da Rodop Bulgaristan Türkleri) ömrü 3 ay sürecek bir devlet olan Batı Trakya Bağımsız Hükûmeti nin kurmuştur. Fakat bu kısa ömürlü hükûmet, savaş neticesinde Bulgaristan Krallığına katılmıştır. Daha sonra gerçekleşen İkinci Balkan Savaşında Bulgaristan'a saldıran Yunanistan, iki ülke arasındaki modern sınır hattını belirleyerek bölgeyi işgal etmiştir. Bundan sonra Kırcali Bölgesi Bulgaristan'ın payına kalarak, Kuzey Trakya'nın bir parçası sayılmıştır.

Batı Trakya Türkleri, Anadolu'da görülen müdafa derneklerinin benzerlerini kendi bölgelerinde kurmuş, bölgesel bağımsız bir Türk devleti çalışmalarına devam etmiştir. 1918'de Edirne'de kurulan, üyeleri arasından Batı Trakya Türklerininde yer aldığı Trakya-Paşaeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti, bu derneklerin en büyüğü ve tüm Doğu-Batı Trakya'nın birleşmesini amaçlamaktaydı.

15 Mayıs 1922 tarihindeki Batı Trakya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin Ankara Hükûmeti'ne muhtırası:

Batı Trakya'nın geleceği halkının oyuna başvurarak belirlenmelidir. Bu bölgede Koşukavak, Eğridere, Kırcaali, Sarı Şaban kazalarında Türk'ten başka bir unsur yoktur. Gümülcine, İskeçe, Ahiçelebi, Drama, Kavala, Nevrekop'da da yüzde 80'den fazla yoğun bir Türk çoğunluğu vardır. Meriç ile Ustruma arasındaki Türk çoğunluğu yüzde 70'i bulmaktadır. Toprağın yüzde 85'i Türklerin elindedir. Misak-ı Milli, Batı Trakya'yı unutmamıştır. Millî Hükûmet, Batı Trakya için nüfuzunu daha fazla kullanmalıdır

Anadolu'da Yunanların yenilgiye uğratılmasının ardından bölgede Yunanlara karşı akınlar ve baskınlar 1923 yılının Temmuz ayına kadar sürmüştür. Ankara hükûmeti tarafından 24 Temmuz 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması'na giden Türk heyetine verilen direktifte Batı Trakya'nın geleceğinin plebisit ile belirlenmesine çalışılması idi fakat Lozan Antlaşması ile Batı Trakya Yunanistan'a bırakıldı. Lozan Barış Antlaşması'na göre Batı Trakya Türkleri millî değil, dinî azınlık statüsündedirler. Antlaşmaya göre adlandırılmaları Müslüman azınlıktır.

Lozan Barış Antlaşması

Türk Heyeti, Batı Trakya’nın nüfus çoğunluğunun Türklere ait olduğundan ve Misak-ı Milli hedeflerinin gerçekleştirilmesine binaen Lozan Barış Konferansı süresince (22-23-24-25 Kasım 1922) Batı Trakya meselesini masaya koymuş olup bölgenin geleceği hakkında halk oyuna gidilmesi gerektiğini iddia etmiştir. 24 Temmuz 1923’te imzalanan antlaşmada Türk Heyeti’nin plebisit formülü önerisi Müttefik ülkeler bloğu tarafından reddedilmiştir. 1902 tarihli Edirne Salnamesi’nden alınan rakamlara göre Meriç’in batısında ve 1913 sınırları içerisinde kalan Mustafa Paşa, Ortaköy, Seymenli ve Dimetoka’da 35.623 Türk ve 34.432 Rum vardır; Gümülcine, İskeçe, Sofulu ve Dedeağaç’ta ise 127.340 Müslüman’a karşılık sadece 41.799 Rum yaşamaktaydı. Her iki bölgede de Türklerin ezici çoğunlukta olduğunu görmek mümkündür fakat olası bir plebisit durumunda nüfus çoğunluğu belge haline geleceğinden ileride Türkiye’nin burada Batı Trakya’yı kendi topraklarına almak için elinde delil olacağına karar verilip Yunanistan Başbakanı Venizelos tarafından karşı çıkılmıştır. Türk Heyeti bu halk oylamasını Uluslararası hukuka ve Wilson İlkeleri’ne dayandırmaktaydı. Buna karşılık yine de istenilen formül sağlanamamış ve Batı Trakya için hukuki olarak Lozan Barış Antlaşması’nın 37-45 maddeleri kabul edilmek zorunda kalınmıştır.[7]

1923 yılında 191.699 olan Batı Trakya nüfusunun 129.120'si Türk (%67), 33.910'u Yunan (%18), 28.669'u Bulgar geri kalan nüfusu ise az bir Ermeni ve Yahudi topluluğu oluşturmaktaydı.[8]

1923 Yılında Batı Trakya Nüfusu[9]
ŞehirlerTürkYunanBulgarYahudiErmeni
Gümülcine59.9678.8349.9971.007360
Dedeağaç11.7444.80010.227253449
Sofulu14.73611.5425.490--
İskeçe42.6718.728522220114
Toplam129.12033.91026.2661.480923[10]

Batı Trakya'daki nüfusun büyük çoğunluğunu Türklerin oluşturması nedeniyle Batı Trakya Türkleri 1923-1924 Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesinden muaf tutulmuşlar ancak Lozan'daki görüşmelerde, Mesta Karasu Nehri ile Meriç nehri arası Batı Trakya olarak kabul edildiğinden, Mesta ile Ustruma Nehirleri arasında kalan Kavala, Drama, Serez bölgelerindeki Türkler mübadeleye tabi olmuşlar ve Türkiye'ye gelmek zorunda kalmışlardır.

Yunan İç Savaşı

2. Dünya Savaşı sonunda 1947-1949 yılları arasında yaşanan Yunan iç savaşı sırasında Türkiye'den gönüllülerle birlikte solcu Batı Trakya Türkleri, Pomaklar ile birlikte Yunanistan Komünist Partisinin silahlı direniş örgütü olan ELAS'nın çatısının altında "Osmanlı Tugayları" olarak çarpışmıştırlar.[11]

İnsan hakları

Vatandaşlık

Batı Trakya Türklerinin nüfus yapısı üzerinde büyük darbe oluşturmuş özel bir etken Yunanistan hükûmetinin bu ülkenin vatandaşlık yasası metninde 1955-1998 yılları arasında muhafaza ettiği ve insan haklarına temelden aykırılık oluşturan "Madde 19" olmuştur. Bu madde kapsamında Yunan hükûmetinin "etnik açıdan" Yunan olmayan Yunanistan vatandaşlarının vatandaşlığını feshetme hakkı baki kalmış ve Batı Trakyalı veya On İki Adalı Türkler, ata topraklarına bağ oluşturan vatandaşlık haklarını bu madde kapsamında kaybetmiştir. Bu yasa 1998'de geriye doğru telafi imkânı sağlanmaksızın yürürlükten kaldırılmıştır.[12]

Saldırılar

Yunan radyolarından bir Yunan'ın Türk tarafından öldürüldüğü haberi yayılınca, Gümülcine'de Türklere karşı Yunanlar tarafından herhangi bir ölümle sonuçlanmayan şiddet olayları baş gösterdi[13] ve bu olaylar sonunda Türklere ait olan 400 dükkân yağmalandı.[14] Olaylar daha sonra tarihe Gümülcine Olayları olarak geçti.

Yerel raporlara göre, Batı Trakya'da Türklerin özel ve kamu mallarına yönelik saldırılar sık sık (2010'da altı saldırı, 2011'in ilk aylarında üç saldırı) gerçekleşti. Son olaylar arasında, 2010 yılında saldırganların Türk mezarlıklarına saldırdığı ve mezar taşlarını kırdığı üç olay yer alıyor. Bunun yanında, saldırganların taşlama, molotof bombası atma ve binalara zarar verme gibi yöntemler ile camilere, Türk derneklerine ve Türk konsolosluklarına saldırdığı olaylar da gerçekleşti.[15][16][17][18][19] 2020'de kimliği belirsiz kişi ya da kişiler, İskeçe Müftüsü Ahmet Mete'nin oturduğu apartmanın asansörüne, 'En iyi Türk, ölü Türktür' yazdı.[20]

Kaynakça

Ayrıca bakınız