Mekke

Suudi Arabistan'da bir şehir

Mekke ya da Mekke-i Mükerreme (Arapça: مكة veya مكة المكرمة), bugünkü Suudi Arabistan'nın tarihi Hicaz'ında Mekke Bölgesi'nin yönetim merkezi olan şehir.

Mekke
مكة‎

Mekke-i Mükkereme, Mekke-i Muazzama
Nur Dağı'ndan Mekke'nin genel görünümü
Suudi Arabistan üzerinde Mekke
Mekke
Mekke
Mekke'nin Suudi Arabistan'daki konumu
ÜlkeSuudi Arabistan Suudi Arabistan
BölgeMekke Bölgesi
İdare
 • ValiHalid el Faysal
 • Belediye başkanıUsame el Bar
Yüzölçümü
 • Toplam850 km²
Nüfus
 (2010)Ülkenin 3. büyük şehri
 • Toplam1,534,731
 • Yoğunluk4.200/km²
Zaman dilimiUTC+03.00 (AZD)
Alan kodu+966-2

Mekke, Arap Yarımadası'nın batısında bulunan eski Hicaz bölgesinde ve Kızıldeniz'in doğusunda yer alır. İslâm dininince en kutsal şehir kabul edilmektedir.[1] Zira İslâm dinince peygamber kabul edilen Muhammed burada doğmuştur.[2] İslâm'ın kutsal kitabı Kur'an'ın burada, Hira mağarasında indirilmeye başlandığına inanılır.[3] Beytullah denilen Kâbe de yine bu şehirde yer almaktadır. Kur'an'da 'şehirlerin anası' (ummu'l kur'a) sıfatıyla anılır. Mekke uzun yıllar boyunca Muhammed'in soyundan gelen ve sharif olarak adlandırılan liderler tarafından yönetilmekle beraber 1925 yılından itibaren İbn Suud yönetimi altına girmiştir. Bu modern dönemde çok hızlı büyüme göstermiş olan şehir, dünyanın en uzun 4. yapısı olan ve Mekke Kraliyet Saat Kulesi Oteli olarak da bilinen Ebrac el-Beyt'e ev sahipliği yapmaktadır. Ancak şehrin Suud Ailesi altında bu kadar hızlı büyümesi Ecyad Kalesi gibi pek çok tarihi yapıya ve şehrin kültürel dokusuna zarar vermiştir.[4] Günümüzde her yıl yaklaşık 15 milyon Müslüman tarafından ziyaret edilen kent Riyad ve Cidde'den sonra ülkenin 3. büyük kentidir.[5] Gayrimüslimlerin şehre girmesi yasaktır.[6]

Etimoloji

Mekke'nin bilinen en eski ismi Bekke (Arapçaبَـكَّـة [7]) olmaktadır.[8][9][10] Bu ismin aynı Mekke'de olduğu gibi etimolojisi bulunamamıştır.[11]

Akademik camiadaki oy birliğine varılamayan bir iddia ise, Batlamyus tarafından isimlendirilen "Macoraba"nın Mekke olması üzerinedir. Birçok etimolojik köken önerilmiştir, ancak en uygun olanı, "tapınak" anlamına gelen Eski Güney Arapça "MKRB"den dönüşmesidir.[12][13]

Dilbilimciler Mekke ile Bekke'nin aynı şeyi ifade ettiğini kabul etmekle beraber,[14] Bekke isminin o bölgenin yakınlarında bulunan vadiyi belirtmek için eski zamanlarda kullanıldığı genel görüşüne sahiplerdir. Bazı İslami akademisyenler Mekke'nin, hem şehir hem de Kabe'yi karşılayan bir isim olduğunu belirtmiştir.[15] Diğer bazı kaynaklar da Mekke'nin, Harem'in tamamını kapsayan kısmına dendiğini; Bekke'nin ise bu mescidin ayrı bir ismi olduğunu belirtmişlerdir.

Tarihçe

Günümüzde şehir modern binalarla çevrelenmiştir

İslami rivayetlere göre

Kabe ile ilgili, Arapların küp şeklinde yapılan ve İslam öncesi Arabistanda oldukça yaygın olan put evlerine Kabe adını verdikleri biliniyor.[16] Bu yapılar ve putların İslamlaşma döneminde tahrip edilmesiyle Müslümanlar arasında başlangıçtan bu yana sadece tek bir tane Kabe'nin var olduğu algısı da yerleşmiştir.

İslami efsaneler Kabe'nin inşasını Adem ve Havva hikâyesine ve Nuh tufanında yıkılıp yeniden inşa edildiğine kadar götürür.[17]

Kâbe'nin ilk olarak Adem tarafından yapıldığına ancak Nuh tufanında yıkılan Kâbe'den geriye sadece temellerinin kaldığına inanılır. İbrahim'e Kâbe'nin yeri gösterilmiş,[18] İbrahim ve oğlu İsmail peygamberler tarafından temelleri yükseltilmiştir.

Hikâyede İbrahim'in ikinci eşi Hacer'den İsmail adında bir erkek çocuğu dünyaya gelir. Fakat ilk eşi Sare bu durumu kabullenemez ve Hacer ile İsmail'in uzaklaştırmasını ister. İsmail henüz bebektir. İbrahim ikisini de alarak Mekke'nin bulunduğu alana getirir ve bırakır. Çorak ve ıssız bir vadide yalnız kalan anne ve oğlu buraya yerleşir. Zamanla ticaret için bu bölgeden geçen Arap kabilesi Cürhümiler, Hacer'in açtığı Zemzem adı verilen su kaynağının yaşanılır hale getirdiği bu yere yerleşerek şehrin ilk sakinleri olur. İbrahim'in daha sonra buraya tekrar gelir ve oğlu İsmail'le birlikte Kabe'yi inşa ederek insanları hacca çağırır. (Bakara; 127) Bu zamandan itibaren Kabe ve Mekke İbrahim'e inananların ibadet, hac ve ticaret merkezi haline gelir.

Erken tarih (Bilimsel tartışmalar)

Kur'anda Mekkenin tarihi Kabe (Beyt-ev)'yi inşa ettiği anlatılan İbrahim'e (MÖ 2000?) kadar gider. Ancak günümüze kadar değişik nedenlerle Mekke'de yapılan kazılarda bu hikâyeyi doğrulayacak arkeolojik veriler ortaya konulamadı.

Mekke'nin erken tarihi tartışmalı bir konudur. Bunun en büyük nedeni İslamiyet'in yükselişinden önce tarihsel kaynaklarda isminin geçmemesi ve bulunduğu bölgede bir şehrin varlığına hiçbir atıf yapılmamasıdır.[19] M.S 106 yılında Roma İmparatorluğu Hicaz'ın bir kısmının kontrolünü ele geçirerek ve Mekke'nin kuzeyinde yer alanHicr-Hegra (Medain Salih) gibi şehirleri yönetmiştir.[20] Batı Arabistan'da Prokopius gibi Romalı tarihçiler tarafından detaylı araştırma ve tasvirler yapılmış, buna rağmen Mekke ismine ve Mekke'nin bulunduğu bölgede gerçekleştirilen herhangi bir Hac ve ticaret faaliyetine rastlanmamıştır.[21] Mekke'nin dış kaynaklarda ilk ortaya çıkışı M.S. 741 yılında Bizans-Arap Günlükleri adlı yapıtta gerçekleşmiştir. Ancak bu yapıtta yayımcı şehrin Hicaz yerine Mezopotamya'da bulunduğunu yazmıştır.[21]

İslamın erken tarihlerinde yazılan eserler konum belirlemekten uzaktır; Süryani yazar John bar Penkaye Mekke'den çölün çok uzaklarında ifadesiyle bahseder.[22][23][24] John Damascene de 746'da Mekke'den çölde bir yer olarak bahseder.[25]

Mekke'nin bulunduğu bölgedeki çevresel faktörler (aşırı sıcaklık, kuraklık)[26] ve Batı Arabistan hakkındaki Roma, Fars ve Hint kaynaklarında bahsedilmiyor oluşu Patricia Crone ve Tom Holland gibi pek çok tarihçinin Mekke'nin tarihte önemli bir ticaret ve hac merkezi olduğu iddiasını desteklememesine yol açmaktadır.[26][27]

Harici video
İlyas Özkan İslamın çıkış yeri olarak Mekke konusunu dış kaynaklar üzerinden tartışıyor.
Harici video
Paul, İslamın çıkış yeri olarak Mekke konusunu tartışıyor. İng.
Batlamyus Dünya haritası, (reconstituted Ptolemy's Geography (circa 150))

Batlamyus (MS 100-170) Arabistan'da bulunan 50 şehrin bir listesini yayınlamış ve liste "Macoraba" adlı bir şehri içermiştir. Batlamyus'un bahsettiği Macoraba'nın gerçek Mekke olduğu konusunda modern bilimde genel bir fikir birliği olmasına rağmen, bazı bilim adamları bu sonucu sorguladılar.[12][28][29] Bowersock, "Macoraba"nın "Mekke" olduğu ve ardından onu yücelten Aramice sıfat rabb (büyük) olduğu teorisiyle birinci görüşü destekliyor. Romalı tarihçi Ammianus Marcellinus da Batı Arabistan'ın çoğu tanımlanabilen birçok şehrini saydı. Bowersock'a göre, O Mekke'den "Geapolis" veya "Hierapolis" olarak bahsetti; ikincisi, potansiyel olarak Kabe'nin kutsal alanına atıfta bulunan "kutsal şehir" anlamına gelir.[30]

Revizyonist İslami araştırmalar ekolünden Patricia Crone, "açık gerçek şu ki Macoraba adının Mekke'ninkiyle hiçbir ilgisi yok, Batlamyus O’ndan Moka adıyla bahsediyor olsa bile O Arabea Petraea'da bir kasabadır” diyor.

Modern veriler kullanarak Mekke ile çağrışım yapan antik yer isimlerini Mekke ile eşleştirme eğiliminde çalışmalar ve bu çalışmaları yanlışlayan araştırmalar günümüzde de devam etmektedir.[31][32] Dan Gibson Arabistan'ın eski haritaları üzerinde yaptığı değerlendirmelerde Batlamyus'un Dünyanın büyüklüğünü olduğundan küçük, ve Arap yarımadasını da daha kısa ve çarpık tasvir ettiğini, bu düzeltmeler yapıldığında, haritada yer alan Irmak yerleri gibi diğer belirleyici unsurları yerine koyduktan sonra Macorabanın yerinin daha da güneye kaydırılması gerektiğini ifade ediyor. Ona göre bu düzeltmeler yapıldığında Macoraba "Mahabishah" ile eşleşmektedir.[33]

Öte yandan haritalı Coğrafya'nın hayatta kalan en eski el yazmaları, 12. yüzyılın sonlarında Bizans'tan gelmektedir. Batlamyus'un kendi haritalarını çizdiğine dair somut bir kanıt yoktur. Bunun yerine, coğrafi verileri daha sonraki harita yapımcılarının uyarlamasına izin veren bir dizi sayı ve diyagram kullanarak dijital biçimde iletti.[34] Ancak başlangıç meridyenini sağlam bir şekilde belirleyemediği için, vermiş olduğu koordinatlar hatalıdır.[35] Bu haritaların Batlamyusa referans veren çok daha sonraki yüzyıllara ait sürümlerinde Macoraba ve diğer yerleşimlerden bahsedilmektedir.

Muhammed Dönemi

Nur Dağı İslam tarafından Muhammed'in ilk vahyi aldığı yer olarak kabul edilmektedir.[36]

İslam'a göre İsmail'in soyundan geldiği düşünülen ve şehrin en soylu ailesi olarak görüldüğüne inanılan Kureyşoğulları'na mensup olan Muhammed 571'de burada doğmuştur. İslâm dinine göre 40 yaşına kadar burada yaşadıktan sonra Mekke yakınlarındaki Hira Mağarası'nda Kur'an kendisine indirilmeye başlanmış ve yine İslamiyete göre en son ilahi din olarak kabul edilen İslam'ı bu şehirde açıklamıştır. İslamiyeti kabul etmeyen Mekkelilerle ve özellikle şehrin ileri gelenlerine karşı 13 yıl boyunca mücadele etmiş, ancak 622 yılında kendisine karşı bir suikast girişimi yapılacağını öğrenmesinin üzerine Ebu Bekir ve Muhacirun ile gizlice evini terkederek Mekke'den Yathrib (günümüzde Medine) şehrine göç etmiştir.[37] (Bknz: Hicret)

Uzun yıllar Medine'de yaşadıktan sonra, Bedir Savaşı, ve Hendek Muharebesi gibi savaşların kazanılması ile güçlenen Muhammed, 630 yılında 10,000 asker ile şehre girmiş ve şehir savaşmadan teslim olmuştur. Şehrin ele geçirilmesinden hemen sonra tüm pagan kültürünün ve dininin simgeleri Müslümanlar tarafından yok edilmiş, şehir islamize edilmiş ve en kutsal şehir olarak ilan edilerek Hac merkezi haline getirilmiştir.[38](Bknz: Mekke'nin fethi)

Halifeler devri

Mekke, halifeler dönemi'nde siyasi yönden sakin bir devir yaşadı. Bu dönemde su baskınlarına uğrayan Kabe için halifeler Ömer ve Osman zamanında çalışmalar yapılarak şehrin yüksek kesimlerine setler inşa edildi.

Emeviler devri

(Ayrıca bakınız:Abdullah bin Zübeyr İsyanı)

Emeviler devrinde şehrin imarına hız verilmiştir. Bu dönemde selleri kontrol altına alıp yönünü değiştirmek için büyük kanallar kazılmıştı. Ayrıca, halife Ömer tarafından başlatılıp I. Velid zamanına kadar devam eden istimlaklar ile Kabe'nin çevresindeki saha büyütüldü. Muaviye, kuyular açtırıp suların toplanması için bentler yaptırmış, kurduğu sulama sistemi ile tarıma elverişli sahalar oluşturmaya çalışmıştı.

Yine Emeviler devrinin I. Velid zamanında Mescid-i Haram'ın projesi hazırlandı. Bu proje için Suriye ve Mısır'dan mimarlar getirtilerek günümüzde dünyanın en büyük camisinin inşasına başlandı.

Mekke, Emevîler zamanında bazı siyasi olaylar nedeniyle saldırılara uğramıştır. Yezid'in haksız bir şekilde halifeliğe getirilmesini kabul etmeyen Abdullah ibn Zübeyr mücadelesini Mekke'den yürütüyordu. Bu durum, Suriye ordusunun Hicaz'a gönderilmesine ve Mekke'nin kuşatma altına alınmasına sebep olmuştu. Abdullah İbn Zübeyr bu orduyu mağlup etmiş ve komutanlarının çoğunu da esir almıştı. Daha sonra Mekke'yi tekrar kuşatan Yezid'in ordusu, onun ölüm haberi üzerine kuşatmayı kaldırmıştı.

Mekke'de halifeliğini ilan eden Zübeyr'e Hicaz bölgesinin tamamı, Irak ve Horasan bölgeleri de biat etmişlerdi. Abdülmelik bin Mervan, Emevîler'in yönetimini eline aldıktan hemen sonra, Haccac komutasında bir orduyu Mekke üzerine gönderdi. Zalimiğiyle bilinen Haccac'ın kuşatmasına altı ay direnen Mekke, Abdullah bin Zübeyr'in ölümüyle düşmüştür.

747'de Yemen'den gelen Hariciler Mekke'yi işgal etmişler; 750'deki Abbasî darbesi ile Mekke hilâfet ile birlikte Abbasîler'in eline geçmişti.

Abbasiler devri

Abbasiler döneminde (750-961) Mekke'nin idaresi hanedana mensup kimselerin elinde kalmıştır. Harun Reşid, Mekke için büyük harcamalar yapmıştı. Ayrıca onun dokuz defa Hac maksadıyla Mekke'ye gitmiş olduğu bilinmektedir. Me'mun devrine gelindiğinde, ortaya çıkan mecburiyet neticesinde, Mekke'nin idaresi Halife Ali soyuna devredildi. Me'mun'un ölümünden sonra Abbasîlerin çöküşü başlamış ve ülke bir anarşi ortamına sürüklenmişti. Otoriteden yoksun kalan kutsal topraklar sık sık kanlı çatışmalara sahne oldu.

Karmatîler fırkasının terör havası estirdiği dönemde Mekke zorlu günler yaşadı. 916 yılından sonra Hac kervanlarının yolunu kapayan Karmatiler, Mekke'ye düzenledikleri bir baskında çok sayıda insanı katlettiler ve Hacerü'l-Esved'i sökerek Bahreyn'e götürdüler (M. 930). Sünnî İslâm'a karşı açtıkları savaşın başarısızlıkla neticeleneceğini gören Karmatîler, Haceru'l-Esved'i geri getirdiler.

Mısır'da Fatimîler devletinin kurulmasından sonra, halife Ali soyundan gelenlerin Hicaz bölgesindeki etkinlikleri arttı. Bu dönemden sonra Mekke idaresi, şerif olarak adlandırılan Ali'nin oğlu Hasan soyundan gelen kimselerin elinde kaldı. Şerifliğin kurulması ile Mekke, nispeten bağımsız bir hayat yaşamaya başlamıştı. 994-1039 yılları arasında şeriflik makamında bulunan Ebu'l-Futuh bir halife gibi hareket etmeye başlamıştı. Şeriflerin idaresinde Mekke önemli bir ilerleme göstererek Medine'yi geride bırakmıştır. Bu arada Fatimîlerin ve Yemen meliklerinin Mekke'ye baskı yaptıkları görülmektedir.

Osmanlı devri ve sonrası

Mekke, 1850

Mısır'ın 1517'de Yavuz Sultan Selim tarafından ele geçirilmesinden sonra Hicaz bölgesi Osmanlı hakimiyetine girdi. Osmanlılar, şehrin kutsiyetine ve şeriflerin halife Ali soyuna dayanmasından kentin idaresinde bir değişiklik yapmadılar ve kent şeriflerce yönetilmeye devam etti. Onlar, bu dönemde sahip oldukları toprakları Mekke merkez olmak üzere, kuzeyde Hayber'e, Güneyde Hali'ye, doğuda ise Necd bölgesine kadar genişletmişlerdi. Osmanlı hakimiyeti döneminde Mekke, manevi bakımdan sahip olduğu merkezîlik konumundan dolayı sürekli hizmet ve saygı görmüştür. Buğday ihtiyacının karşılanması için Mısır sürekli bir kaynak kabul edilmişti. Ayrıca bilim kurumları ve dini binalar için büyük harcamalar yapıldı.

1910'da Mekke

IV. Murad zamanında hacda çıkardıkları karışıklıklar sebebiyle Şiiler'in hacca gelmeleri yasaklanmıştı. Bu durum Sünni-Şii çatışmalarının Mekke'ye kadar bir yaygınlık kazanması neticesini doğurdu. Ancak, Osmanlı valisinin bu emri uygulama isteğine karşılık, Mekke şeriflerinin bu uygulamalara yanaşmak istemedikleri görülmektedir. Mekke, Vahhabiler'in ortaya çıkışlarına kadar, Zâvi Zayd, Zâvi Berekât ve Zâvi Mesud gibi şeriflerin bitmeyen mücadelelerine sahne oldu.

İlk Suudi devleti

Necd bölgesinde güçlenen Vahhabiler, 1800'lerden sonra Mekke'yi sıkıştırmaya başlamışlardı. Vahhabiler ilk önce Taif'e saldırmışlardı. Osmanlı valisi Galip Efendi, Vahhabi tehlikesini yok etmek için çareler aradıysa da bunda başarılı olamadı. 1803'te, Emir Mesud komutasındaki Vahhabiler Mekke'yi ele geçirdiler. Medine'de yaptıkları gibi, itikadi yapılarından kaynaklanan bir takım aşırılıklara giriştiler. Galip Efendi, Cidde'ye doğru çekilmek zorunda kaldı. Cidde'de toparlanan Galip Efendi tekrar Mekke'yi geri almaya muvaffak oldu. Ancak, Vahhabiler'in hâkimiyetini tanımak zorunda kalmıştı.

Hicazdaki Osmanlı hâkimiyetini yeniden tesis etmek isteyen II. Mahmud, Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'yı bu işle görevlendirdi (1811).1813 yılında Cidde'ye çıkan Mehmed Ali, Galip Efendi'nin de kendisine yardım etmesi sonucunda Mekke'yi kolayca ele geçirdi. Vahhabiler direnemeyeceklerini anladıklarından şehri boşaltıp gitmişlerdi. Mehmed Ali Paşa, Galip Efendi'nin görevine son vererek yeğeni Yahya bin Sarur'u şerif atadı. Bundan sonra Mehmet Ali'nin şeriflerin işlerine sürekli müdahalede bulunduğu görülmektedir. Şeriflik için yapılan mücadeleler, İstanbul'un da bu işle doğrudan ilgilenmesine yol açmıştı.

1869'da Süveyş kanalı'nın açılması ile İstanbul'un Hicaz bölgesi'yle doğrudan teması mümkün olmuştu. Şerif Hüseyin, Osmanlıların I. Dünya Savaşı'na katılmasının peşinden İngilizlerle işbirliğine girerek Mekke'de bağımsızlığını ilan etti. Şerif Hüseyin daha sonra kendisini halife ilan etmişti. Ancak buna kimse iltifat etmemişti. İngilizlerin menfaatleri gereği, Hüseyin'i terk edip Abdulaziz bin Suud'a destek vermeleri sonucu Hüseyin yalnız kaldı. Onun 1924'te vefatı üzerine yerine geçen oğlu Melik Hüseyin burada tutunamayarak önce Akabe'ye, oradan da Kıbrıs'a kaçtı. Mekke'yi rahat bir şekilde ele geçiren İbn Suud, 1926'da Hicaz kralı ilan edildi. Peşinden de Necid ve diğer bölgeler de buna dahil edildi.

Konum

Mekke, Suudi Arabistan'ın batısında, Kızıldeniz'in 80 km. kadar doğusunda yer alır. Coğrafi olarak ise Yengeç dönencesi'nin güneyinde, 21° 30' enlem ve 40° 20' boylamları arasında bulunmaktadır. Şehir, Taif'in 100 km. batısında, Cidde'nin 80 km. doğusunda ve Medine'nin 400 km. güneyindedir.

Nüfus ve idari yapı

Mekke'nin 28 Nisan 2010 tarihi itibarıyla resmi nüfusu 1.534.731'dir. Bu nüfusun büyük çoğunluğunu Araplar oluşturmakla beraber özellikle 1950'den sonra petrol gelirlerinin sağladığı refah ile kente özellikle Orta Asya, Güney Asya, Güneydoğu Asya, Orta Doğu ve Afrika'dan işgücü amaçlı göçler olmuştur. Günümüzde özellikle müslüman Güneydoğu Asyalılar ve Afrikalılar kentte hizmet sektörlerinde çalışmaktadır.

Mekke'ye gayrimüslimlerin (müslüman olmayanlar) girişine ve şehirde ikametine izin verilmez. Suudi yasalarına göre bu suçtur. Ama pek çok kişi müslüman olduğunu beyan ederek hac ibadetini izlemek için şehre gelir.

Coğrafi yapı ve iklim

Mekke, doğu tarafındaki Ebu Kubeys dağı ile batı yönündeki diğer dağlar arasında güneye meyilli dar bir vadide, adı geçen dağın eteğinde bulunmaktadır. Bu vadi bir yay şeklinde aşağılarda Kızıldeniz'e doğru yönelmektedir. Burası Arabistan'ın Tihâme ve Necid bölgeleri arasında bir set oluşturan Hicaz dağları'nın iki boğazının kesiştiği noktadır. Kabe ve onu çevreleyen Mescid-i Haram, şehrin ortasında bulunur. Hemen yanında Safa ve Merve tepeleri bulunmaktadır. Bu vadide şehrin kurulduğu kısım Batın-ı Mekke olarak adlandırılmakta, Mescid-i Haram'ın bulunduğu çukur yere ise el-Batha denilmekteydi.

Mekke oldukça kurak ve sıcak bir çöl iklimine sahiptir. Diğer Suudi Arabistan şehirlerinin aksine kışları sıcaklıklar biraz gerilese de yıl boyunca yüksek değerlerde seyreder. Mekke'nin kış aylarında ortalama sıcaklığı gece 17 °C, gündüz 25 °C'dir. Yaz sıcaklıkları ise ortalama 40 °C ila 45 °C derece arasındadır. Yağmur genellikle Kasım ve Ocak aylarında küçük miktarlarda yağar.

İklim

 Mekke iklimi 
AylarOcaŞubMarNisMayHazTemAğuEylEkiKasAraYıl
En yüksek sıcaklık (°C)37,438,342,444,749,449,649,849,749,447,041,238,449,8
Ortalama en yüksek sıcaklık (°C)30,531,734,938,742,043,843,042,842,840,135,232,038,1
Ortalama sıcaklık (°C)24,625,428,031,634,335,835,935,735,033,029,125,630,8
Ortalama en düşük sıcaklık (°C)18,819,121,124,527,628,629,129,528,925,923,020,324,7
En düşük sıcaklık (°C)11,010,013,015,620,322,023,423,422,018,016,412,410,0
Ortalama yağış (mm)20,83,05,510,31,20,01,45,05,414,522,622,1111,8
Kaynak: Cidde Bölgesel İklim Merkezi[39] ve Deutscher Wetterdienst[40]



Ekonomi

Mekkenin dolayısıyla Necd ve Hicaz bölgelerinin ekonomisi yıllık hac ve umre ibadetlerine bağımlıdır. Kentin ekonomisinin çoğunluğunu hizmet sektörleri oluşturmaktadır. Çünkü Mekke'nin iklimi ve toprak yapısı tarım ve hayvancılığa uygun değildir. Hac gelirlerini ise hacılardan alınan vergiler ve onların Mekke'de yaptığı harcamalar oluşturur. Örneğin, ülkenin millî havayolu şirketi Suudi Arabistan Havayolları gelirinin sadece % 12'sini hac faaliyetlerinden kazanır. Kentte hacıların transfer ve konaklama hizmetlerini yürüten pek çok firma bulunur.

Şehirdeki diğer ekonomik faaliyetler genellikle petrol ihracatına dayalıdır. Mekke'de faaliyet gösteren az sayıdaki sanayi kuruluşu tekstil, mobilya, ve mutfak eşyaları üretimi üzerine çalışır.

Ulaşım

Şehir her yıl dünyanın değişik ülkelerinden milyonlarca hacının ziyaret ettiği büyük bir merkezdir. Bu sebeple havayolu ulaşımı gelişmiştir. Mekke'de havalimanı bulunmaz. Bu sebeple tüm havayolu taşımacılığı Cidde'deki Kral Abdulaziz Uluslararası Havalimanı üzerinden yapılır.

Şehrin Kızıl Denize kıyısı da olmadığından tüm deniz ulaşımı yine Cidde'deki denizlimanı üzerinden sağlanır.

Şehrin çevresindeki diğer şehirlerle karayolu bağlantısı iyi durumdadır. Mekke'nin hava ve deniz yoluyla gelen hacıların ulaşımı için Cidde ile, hacıların diğer bir ziyaret noktası olan Medine ile ve başkent Riyad ile gelişmiş otoyol bağlantıları vardır. 5 hatta toplam 18 km. uzunluğundaki Mekke Metrosu ise 2010'da hizmete girmiştir.

Önemli yerler

Mescit-el Haram(المسجد الحرام) Kabe'nin görünüşü.
  • Kabe, İslâm dininin kutsal yapısıdır.
  • Mescid-i Haram, Kabe'nin etrafında bulunan dünyanın en büyük camisi.
  • Hira mağarası, İslâm dinine göre ilk vahyin indiği mağara.
  • Nur Dağı (Cebel-i Nur), Hira mağarası'nın bulunduğu dağ.
  • Safâ tepesi ve Merve tepesi, İslam dininde kutsal olan tepeler.
  • Arafat Dağı, Veda Hutbesi'nin okunduğu bölge.
  • Zemzem Kuyusu, İslâm'da kutsal sayılan su ve su kuyusu.
  • Ecyad Kalesi, Mekke'yi savunmak için Osmanlılar tarafından inşa edilen günümüzde tamamen yıkılmış durumdaki kale.
  • Tenim Mescidi, Numan Vadisi bölgesinde bulunmaktadır. Hazreti Ayşe Mescidi de denmektedir.
  • Cennet-ül Mualla, Mekke'nin en eski mezarlığıdır. Hac esnasında ölenler de buraya gömülmektedir.
  • Peygamber'in evi, Kabe'nin yanındaki Mevlid sokağında bulunan ev. Orijinali yıkılmış yerine 1957 yılında, Mekke ve Hac ile ilgili kaynakların bulunduğu bir kütüphane yapılmıştır.
  • Mina, Şeytan taşlama bölgesi ve Peygamberin Müzdelife vakfesinden sonra konakladığı bölge.
  • Müzdelife, Şeytan taşlamak için taşların toplandığı yer.
  • Sevr Dağı, Peygamber ve Ebu Bekir'in Medine'ye hicretleri sırasında gizlenip sığındıkları mağaranın bulunduğu dağ.
  • Suudi Sarayı, Kabe'ye tepeden bakan saraydır. 1200 yıllık Ebu Kubeys Camisi yıkılarak yapılmıştır.
  • Zem Zem Towers, Ecyad Kalesi yıkılarak, 2001 yılında yapılan oteldir.
  • Abraj Al Bait Kuleleri, Dünya'nın en yüksek ve en büyük otelidir.[41][42]

Galeri

Ayrıca bakınız

Notlar

Dış bağlantılar