Yörükler

Göçebe Türk topluluğu
(Yörük sayfasından yönlendirildi)

Yörükler, göçebe olan, çoğunlukla Anadolu dağlarında ve kısmen Balkan Yarımadası'nda yaşayan Oğuz kökenli bir Türk alt grubudur.[1][2][3] Balkanlar'daki Yörükler, Kuzey Makedonya'nın doğu kesimlerinden Bulgaristan, Yunanistan ve Güney Trakya'ya kadar geniş bir alana yayılmıştır.[4][5] İsimleri, "yürümek" anlamına gelen "yürü" fiilinden türemiştir, yürük olarak da adlandırılırlar.[6] Yörükler, diğer sancaklar gibi bir toprak birimi değil, Osmanlı İmparatorluğu'nun ayrı bir örgüt birimi olan Yörük Sancağına bağlıydı.[7][8]

Yörükler
Antalya'da Yörük baba ve kızı
Önemli nüfusa sahip bölgeler
Türkiye Türkiye: >1.000.000[9] (1970)
Kuzey Makedonya Kuzey Makedonya: 4.000[10]
Bulgaristan Bulgaristan: 1.000[11]
Diller
Din

Kimilerine göre Kızılırmak Nehri'nin doğusunda ikamet eden aşiretlere Türkmen, batısındakilere Yörük denir. Her iki terim de Osmanlı kaynaklarında Maraş ve çevresinde yaşayan Dulkadirli Türkmenleri için birlikte kullanılmıştır.[12]

Anadoluda Yörükler (kırmızı) ve Türkmenler (sarı)

Etimoloji

Türkçedeki "yürümek" sözünden türetilmiştir. Sıfat olarak Meninski sözlüğünde geçer.[13]

Tarihte Yörükler

Osmanlı İmparatorluğu tüm Balkanlarda elde ettiği topraklara sahip olunması için sadece Türkmen/Yörükleri göndermiş ve görevlendirmiştir. Yörükler, Anadolu ve Rumeli’de göçebe olarak yaşayan, geçimlerini hayvancılıkla sağlayan ve mevsimlere göre ova veya yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan Oğuz Türklerine verilen adıdır.

Ayrıca Türkmenler olarak da anılmaktadır. “Cesur, muhârip, iyi yürüyen, eli ayağı sağlam” gibi manaları ifade eden “Yörük” kelimesi yerine “Yürük” kelimesi de kullanılır. Umumî olarak konar-göçer hayat yaşayan bütün topluluklar için kullanılan bu isim, daha çok göçebe Oğuz boyları için alem (özel isim) olmuştur.

12.-13. Y.y.'dan sonra canlanan, Büyük Selçuklularla bilinçli şekilde organize edilip sürdürülen, Moğol zulmü sonucu hızlanan büyük göçe çeşitli boylardan Türkler ve Oğuz Türkleri (Yörükler de) katılarak Anadolu’ya geldiler.

10-11-12-13. Yüzyıllarda Balkanlara gelen: Peçenek, Kuman, Uz Türklerinin Yörüklerle ilgisi olabilir. Bu Türkler Anadolu'daki Türk yayılışına karşı Bizans ordusunda paralı askerlik yapmış ve çeşitli yörelere yerleştirilmişlerdir.

Bu Türk boyları, Bizans ve Slavlarla savaşmış, ancak kendi aralarında da anlaşıp birleşemedikleri için kalıcı bir devlet kuramamışlardır. Peçenek ve Uz Türkleri, Bizans Ordusunda paralı askerlik yapmış, ancak 1071 Malazgirt Savaşında Selçuklu Ordusunun Türk olduğunu anlayınca: Alparslan’ın tarafına geçerek, savaşın kaderini değiştirmişlerdir.

Bizanslılar; bu Türk Boylarının bir bölümünü: Anadolu'nun bazı yerlerine (Örneğin: Toroslar, İç Anadolu ve Çukurova’ya) yerleştirmişlerdir. Anadolu’nun İslamlaştırılıp Türkleştirilmesi sırasında Yörük boyları, Anadolu’nun her tarafına yayıldı. Bir kısmı yerleşik hayata geçerek "Türkmen" ve "Yatuk" adları almış.[1][2][3][14][15][16][17][18][19][20][21][22][23][24][25][26][27] Bir kısmı da göçebe hayatını sürdürüp "Yörük" ismiyle anıldı. Osmanlıların Rumeli’ye geçişinden sonra Yörüklerin önemli bir bölümü de Rumeli’ye göç ettirildi.

Yörüklerin arasında bir Kıpçak cemaati olan Horzum aşireti ise 1230’da Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı Alaeddin Keykubat’ın Celâleddin Harzemşah’ı mağlup etmesinden sonra Anadolu’nun çeşitli bölgelerine yayılmış ve Batı Anadolu’da horzumlu ismiyle yaşamaya devam etmiş olan göçebe bir Oğuz-Kıpçak cemaatidir. Bu aşiret, bölgede Peçin, Muğla, Köyceğiz ve Bozöyük’te meskûndur H. 923’te (1517) bölgede yaşayan horzum oymağı, 1318 haneye ve 7590 nüfusa sahiptir. Harzemşahlar’ın göçebe Kıpçak boylarıyla ilişkileri, Selçukluların Kıpçaklarla olan ilişkisinden daha fazla idi. Bölge ağzındaki Kıpçakça unsurları bu oymak temsil etmektedir.

Macaristan'a yerleşmiş 7 Kuman kabilesinden biri olan Olaş boyu (Uladjogli-Ulaşoğlu), Oğuz-Kıpçak savaşı sonrası Oğuzlara katılmışlardır. Bunlardan Anadolu'ya göçen Ulaş kabilesinden olanlar, geleneklerinin ve halk sanatlarının bir kısmını korumayı başarmışlardır. Olaş adının mânâsı ise “Birleşmiş”, “İttifak yap” olan Olaştır.

Ulaşlar-Ulaşlı-Ulaş isimli yerleşim yerlerinin Bulunduğu iller ise : İçel, Ankara, Tekirdağ, Tokat, Muğla, Artvin, Sivas, Kocaeli, Nevşehir, Mardin, Gaziantep, Siirt, Bolu, Kütahya olmak üzeredir. Macar müzik adamı  Béla Bartók 1936 yılında derleme yapmak amacı ile Toroslar'da Ulaş soyundan gelen Yörük köylerine gitmiş Ulaş Yörük köylerinde dinlediği türkülerin Macar Halk Müzikleri ile benzediğini fark etmiştir, dinlediği Türkülerin benzeri Slavlar'da,Yunanlar'da, Rumenler'de yoktur. Araştırmalara göre Macar Halk Müziğinin 1000 Yıldan daha genç bir Türk etkisi vardır, bu miras ise Macaristan'a göçen Kumanların mirasıdır.[28]

Yörükler'in başlıca geçim kaynakları koyun ve keçi idi çünkü göç sırasında küçükbaş hayvanlarla yer değiştirmek daha kolaydır. Yörük aşiretleri ve obaları isimlerinde genellikle koyun ve keçi kelimelerini barındırırlar: "Karakeçili", "Sarıkeçili" gibi. Aynı zamanda Koyunlu Yörükler diye bilinen Akkoyunlu ve Karakoyunlu aşiretlerinin isimleri, bu obaların nerede yaşadıklarını da belli eder.[29]

Günümüzde Yörükler

Balkan Yörük yerleşmeleri

Türkiye'de, Osmanlı döneminde 19. yüzyıldan sonra asayiş ve devlet otoritesinin temini için mecburi iskan ettirilerek göçebe yaşam tarzından vazgeçirtilen gruplar da kendilerini "Yörük Türkmenler" olarak tanımlarlar.[kaynak belirtilmeli] Yörükler de yavaş yavaş yerleşik hayat tarzına geçtikleri için, günümüzde özellikle Toroslar'da göçebe Yörükler kalmıştır. Ancak göçebe yörüklere (fazla olmasa da) Türkiye'nin pek çok bölgesinde rastlanmaktadır. Günümüzde yörüklerin büyük bölümü ise tam yerleşik yaşam biçimine geçmişlerdir. Ancak panayır, keşkek, kıl çadırı, kilim, hasır ve deve güreşleri gibi bazı göçebe alışkanlıklarını halen devam ettirirler. Antalya'nın Kumluca ve Muğla'nın Fethiye ilçesinde tarım ve seracılık şenliklerinde temsili Yörük göçü ve gelenekleri sergilenmekte ve deve güreşleri yapılmaktadır.

Osmanlı devletinin zorunlu iskan politikaları sebebiyle yerlerinden yurtlarından edilen Avşar, Yörük, Türkmen tayfası bu duruma sessiz kalmamış, Dadaloğlu ve Karacaoğlan şiirlerinde ve ağıtlarında buna karşı çıkmış ve günümüze ulaşan "ferman padişahınsa dağlar bizimdir" deyimini söylemişlerdir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

İç Anadolu'da Yörük baba ve kızları