Ön Bulgarlar

İdil ve Tuna nehri bölgelerinde yaşamış Hun kökenli halk
(Bulgar Türkleri sayfasından yönlendirildi)

Ön Bulgarlar veya Protobulgarlar, asıl kitlesini Ogur (Otuz-Ogur, On-Ogur) kitlelerinin oluşturduğu, 7. yüzyılda Karadeniz'in kuzeyi ile daha sonra İdil Nehri ve Tuna nehri bölgelerinde de yaşamış, Türkçe konuşan,[1][2][3][4][5] yarı göçebe Türk kökenli bir halk.[6][7][8][9] Sabir, Uz, Hazar v.b diğer Türk kökenli halklardan kalıntıları da içlerinde barındırmakla birlikte, bazı Fin-Ugor boylarının da (Çeremiş, Mordva, Zuryaken, Voltyake) Ön Bulgarların içinde yer aldığı bilinmektedir.[10][11] Ayrıca aralarında Sarmat ve Alan kökenli kitlelerin de var olduğu düşünülmekte.[12][13] İdil Tatarları ve Çuvaşlar, Ön Bulgarların ya da İdil Ön Bulgarlarınının soyundan gelen torunlarıdır.[14][15]

650 yılında Karadeniz'in kuzeyinde Büyük Bulgar Hanlığı

Etimoloji

Bulgar sözcüğünün kökeninin Türkçe olup anlamının genellikle Türkçenin (Eski Türkçe döneminde) bulga- (bugünkü bula- fiili “bulamak, bulaştırmak”) fiilinin -r ekiyle genişlemesiyle oluşturulmuş, "karışık, karışan, karıştırılmış (bulanık)" olduğu düşünülmektedir.[16][17] Talât Tekin Türkçede bulamak fiili geçişsiz olmadığı için sözün "karışık (/karıştırılmış)" anlamına gelemeyeceğini, Bulgar (bular) sözünün ancak "karıştıran" anlamına gelebileceğinden söz eder. Eski Türk yazıtlarında bulga- "karışıklık çıkarmak", bulgak "düzensiz, karışık" ve bulganç "karışıklık, düzensizlik", iyi anlama sahip değildir. Dolayısıyla Bulgar "karışıklık çıkaran" anlamına gelmelidir.[18] Bir diğer varsayım ise bel gur, "beş kabile/boy" anlamına geldiği yönündedir.[19]

Tarih

Büyük Bulgar Hanlığı

Ön Bulgarlar Karadeniz’in kuzeyinde çoğunluğunu Onogurların oluşturduğu (Kutrigur-Utrigurlar); Sabirler, Hazarlar, Uzlar, Suvarlar gibi birçok diğer küçük Türk ve Hun topluluğunun parçalarını da aralarına alarak 632-668 arası Magna Bulgaria (Büyük Bulgarya) da denen Büyük Bulgar Hanlığı'nı kurmuşlardır. Kurucularının adı Kobrat, Kobratos, Kuvratos şekillerinde de geçen "Kurt"tur. Anlamının "birleştiren", "halk ile devleti bir araya getiren" olduğu düşünülmektedir.[20] Kobrat, Doulo sülalesindendi. Yapılan araştırmalar bu hanedanın Mete Han ("Mo-Tu"- MÖ 209-174)'dan beri Hun hükümdarlarını yetiştiren "Tu-kı" ailesi olduğu yönünde olup, Ön Bulgar hükümdarları Asya Hun hükümdarları ile aynı sülaleye bağlanmaktadır.[21]

560'ta Avarlara yenik düşmüşler, Balkanlar ve Doğu Avrupa'da nüfuslarını büyük ölçüde yitirmişlerdir. Bazıları Avarlara katılıp onlarla birlikte daha da batıya göç etmişlerdir. Ön Bulgarların çoğu Karadeniz’in kuzeyinde kalmışlardır.

Bizans ile aralarında sıkı ilişkiler kurmuşlardır. Kurucularının 665'te ölümünün ardına çıkan, kağanın oğulları arasındaki taht kavgalarını fırsat bilen Hazarlar'ın baskıları sonucu parçalanmışlardır. Kubrat'ın büyük oğlu Batbayan, Onogurların ve Macarların başında, Hazarların hükümdarlığı altına girmiştir. Otuz-Ogurların çoğunluğu Kuzeye göç edip İdil Ön Bulgarları'nı, Asparuh Han'ın emri altında güneybatıya göç eden bölüm ise 681 yılında Tuna Ön Bulgarları'nı oluşturmuşlardır. Asparuh Han'ın devleti, Balkanlar'ın Bizans'a ait olan küçük bir kısmı dışında tüm Balkan yarımadasını içine almıştır.

Ön Bulgarların Bizanslı hıristiyanlara karşı bir katliamını gösteren 11. yüzyıldan kalma resim

Ön Bulgarlar, Balkanlar'da uzun süre, mağlup ettikleri dört büyük Slav kavmi ve bazı diğer yerli kavimlerden oluşan halkın hükümdarları olmuş ama devletleri içindeki halkın karşısında aslında azınlıkta oldukları için, zamanla Slav kadınlarla evlenip, Slavca konuşmaya başlamaları ve Slav isimleri kullanmaları ile Slavların arasında erimişlerdir.

Günümüzün tarihçileri "Ön Bulgar" ve "Bulgar" isimlerinin ayrımını 9. yüzyılda Ön Bulgarların (Tuna Ön Bulgarları) Hristiyanlığı kabul etmelerinden sonra başlatırlar. Böylece 864 yılından önceki halka Ön Bulgarlar ve bundan sonrakilere Bulgarlar denilir.

İdil Ön Bulgarları

Ayrıca Bakınız: İdil Ön Bulgarları

Büyük Bulgar Hanlığı'nın yıkılışının ardına İtil-Çolman bölgesine yerleşip devlet kurmuş, çoğunluğunu Otuz-Ogurların oluşturduğu Ön Bulgar grubudur. 7-15. yüzyıllar arasında varlıklarını sürdürmüşlerdir. İtil Ön Bulgarlarının hakkında Bizans kaynaklarında bilgi yoktur. Haklarındaki bilgiler Arap kaynaklarıyla birlikte 9. yüzyıldan itibaren başlamaktadır. Ön Bulgarların 7-9. yüzyıllardaki yaşamlarına ait bilgiler çok azdır. İlk dönemlerinde Göktürklere bağlı oldukları düşünülmektedir.[22] Daha sonra Hazarlar'ın egemenliği altına girmişlerdir.

Tuna Ön Bulgarları

Ayrıca Bakınız: Birinci Bulgar İmparatorluğu

668'te Büyük Bulgar Hanlığının yıkılışının ardına dağılan Bulgarların bir kolu, 670'lerde Asparuh'un liderliğinde balkanlara geçmiş, 681 yıllarında da Birinci Bulgar İmparatorluğu'nu kurmuşlardır. Tuna Ön Bulgarları kısa sürede güçlenmiş, Bizans direnişe rağmen Besarabya ve Dobruca dışında, bütün Kuzey Bulgaristanı, doğuda Karadenizi, güneyde Balkan geçitlerini ve batıda İsker Irmağına kadar olan bölgeyi egemenliği altına almışlardır.

Dil ve yazı

Süslü Ön Bulgar Runları ile yazılı bir mezar taşı

Akademik çevrelerin çoğu tarafından Ön Bulgarların konuştuğu dil, Hazarca ve Çuvaşça (Birçok kaynağa göre Hunca da dahil) ile birlikte Türkçenin Ogur koluna ait bir dil olarak kabul edilir.[1][2][3][4][5] Bu görüş çeşitli bulgularla da desteklenmiştir. Ön Bulgarlardan kalan yaklaşık 100 civarında yazılı taş bulunmuştur. Bunların birçoğu Orhun alfabesi ile yakın benzerlik gösteren runik yazıyla yazılmıştır ile Grek ve Kiril alfabesi ile yazılan yazıtlar da vardır. Bu yazıtlar ilk kez S. Baichorov tarafından incelenmiştir ve dillerinde birçok Türkçe sözcük saptanmıştır.[23] F. Altheim, Oğur Ön Bulgarlarının Grek ve Latin yazısından tamamen farklı, bir çeşit runik yazı türü kullandıklarını, bu Tuna Ön Bulgar yazısının, Batı Hunlarının yazı şeklinin devamı niteliğinde olduğunu belirtmiştir. Buna göre dillerinde sıkça rastlanan "Tarkan", "Batur", "Han" gibi unvanlar, Han isimleri ve diğer birçok Türk dilindeki karşılığı "Tengri" olan "Tangra" gibi sözcükler de bu görüşü desteklemiştir. Ayrıca o döneme ait Prokopius, Agathias ve Menander Protektor gibi Bizanslı tarihçiler de Ön Bulgarları Hun olarak tanımlamıştır.[24] Bizanslı Patrik, 2. Michael Ön Bulgarları İskit veya Sarmat olarak tanımlamışsa da, bunun klasik bir Bizans geleneği olan halkları bölgesel olarak adlandırmaktan kaynaklandığı düşünülmektedir. Modern bilim adamları tarafından Ön Bulgarların kökenini açıklamakta kesinlik içermediği için bu bilgi kabul görmez.

Buna rağmen bazı Bulgar akademisyenler, bir takım bulgulara dayanarak Ön Bulgarların konuştuğu dilin İran dillerine ait olduğu hipotezini ortaya atmıştır (özellikle 1990'larda bu tez bazı akademik çevrelerde ünlenmiştir).[25][26][27][28] Bugün bu iddiayı destekleyenlerin çoğu, bunun nedeninin aslında Ön Bulgarlar arasında bulunmuş olması gereken İrani unsurların dillerinin, Türk dilleri üzerindeki etkisinden kaynakladığı gibi "ortada" bir duruş sergilerken,[29][30][31][32] diğer bazı Bulgar akademisyenler bu görüşe karşı çıkmaktadırlar.[33][34]

İnançları

Ön Bulgarların dini Tengricilik idi ve "Tangra" Ön Bulgarların en büyük tanrılarına verdiği addı. Tangra, eski Türk tanrısı Tengrinin Ön Bulgarlardaki adıdır. Neredeyse bulunan her yazılı taşta adı geçmektedir.[35] Ön Bulgarlardan kalan yazıtlardaki Tangra/Tengri runik harflerle ( ) şeklinde yazılmıştır.[36]

Ön Bulgarlar da diğer Türk topluluklarında gibi doğa güçlerinin kutsallığına, ataların ruhlarına saygı gerektiğine ve Gök Tanrı'ya (Tangra/Tengri) inanmışlardır.[37][38] Onlara göre Tanrı ebedîdir. Her şeyi görür, bilir ve doğruyu yalanı ayırt ederdi. Can verir, ömür uzatır, kötüleri cezalandırırdı. Tanrı tekti ve kendilerine han gönderirdi. Hanlar, Tanrının kendilerine verdiği "Kut"la yönetirdi.[39]

Tengricilikte büyük dağların güçlü ruhları barındırdıklarına inanılır ve bereket duaları bu kutsal sayılan büyük dağlara yöneltilirdi. Ön Bulgarlar, Balkanlar'ın en yüksek dağına "Tangra" adını vermişler ve onu kutsal saymışlardır. Bu 2925 yüksekliğindeki dağın adı, Osmanlıların 15. yüzyılda Balkanlar'ı ele geçirmelerine kadar değişmemiş, daha sonra "Maşallah" adını vermişlerdir.

Bu dağın yanında bazı diğer dağları da kutsal saydıkları düşünülür. Örneğin Perpenikon Dağı’nın zirvesinde, Tengriciliğin verimlilik tanrıçası olan Umay'ın resmi rölyef olarak bir dikili taşa kazınmıştır.[40]

Ön Bulgarlar semavi objeleri de kutsal saymışlardır; güneşi, ayı ve o zamanlarda tanıdıkları beş gezegeni: Jüpiter, Venüs, Merkür, Merih ve Satürn. Ön Bulgar hanlarının mühürleri "Tangra" anlamına gelen run işaretinin, bu beş gezegenin işaretleri ile çevrili bir simgedir.

Gök tanrısı Tangra’ya kurban etmek için beyaz atları tercih etmişlerdir. Kurban edilen hayvanın iç organları ile şamanlarının geleceği okudukları bilinir.

Daha sonra 864'te Tuna Ön Bulgarları Hristiyanlığa geçmiş, 10. yüzyılın başlarındaysa İdil Ön Bulgarları İslam dinini kabul etmiştir.

Galeri

Kaynakça

Konuyla ilgili yayınlar

Dış bağlantılar