Akad İmparatorluğu

Mezopotamya'da tarihi bir devlet

Akad İmparatorluğu veya Akkad İmparatorluğu, uzun ömürlü Sümer uygarlığından sonra Mezopotamya'nın ilk antik imparatorluğuydu. Merkezi, Akad şehri ve çevresindeydi. İmparatorluk, Mezopotamya, Levant ve Anadolu'da nüfuz sahibi oldu ve Arap Yarımadası'nda Dilmun ve Magan'a (günümüz Suudi Arabistan, Bahreyn ve Umman) kadar güneye askerî seferler düzenledi.

Akad İmparatorluğu
𒆳𒌵𒆠 (Akadca)
māt Akkadi
𒀀𒂵𒉈𒆠 (Sümerce)
a-ga-de3KI
y. MÖ 2334-y. MÖ 2154
Büyük olasılıkla Naram-Sin ya da Akadlı Sargon'u temsil eden, Eski Akad hanedanından bir krala ait bronz baş. Ninova'da (günümüzde Irak'ta) bulunmuştur. Bağdat'taki Irak Ulusal Müzesi'nde sergilenmektedir.
Büyük olasılıkla Naram-Sin ya da Akadlı Sargon'u temsil eden, Eski Akad hanedanından bir krala ait bronz baş. Ninova'da (günümüzde Irak'ta) bulunmuştur. Bağdat'taki Irak Ulusal Müzesi'nde sergilenmektedir.
Akkad İmparatorluğu sınırları kahverengi ile gösterilmiştir. Sarı oklar askeri ilerleme yönlerini belirtir.
Akkad İmparatorluğu sınırları kahverengi ile gösterilmiştir. Sarı oklar askeri ilerleme yönlerini belirtir.
BaşkentAkad
Resmî dil(ler)
Resmî din
Antik Mezopotamya dini
HükûmetMonarşi
Kral 
• y. MÖ 2334-2279
Sargon (ilk)
• y. MÖ 2170-2154
Şu-Turul (son)
Tarihçe 
• Kuruluşu
y. MÖ 2334
• Dağılışı
y. MÖ 2154
Yüzölçümü
MÖ 235030.000 km2
MÖ 2300650.000 km2
MÖ 2250800.000 km2
MÖ 2200250.000 km2
Öncüller
Ardıllar
Erken Hanedan Dönemi (Mezopotamya)
Mari (antik kent)
Umma
Sümer Guti Hanedanı
Mari (antik kent)
Ebla
Günümüzdeki durumuIrak
İran
Suriye
Türkiye

Akad İmparatorluğu, kurucusu Akkadlı Sargon'un fetihlerinin ardından MÖ 24. ve 22. yüzyıllar arasında siyasi zirvesine ulaştı.[1] Sargon ve ardılları altında, Akad dili zamanla Elam ve Gutium gibi komşu fethedilen devletlere empoze edildi. Akad tarihteki ilk imparatorluk olarak kabul edilir ancak bu kesin değildir ve daha önce de Sümerler vardır.[2][3]

Tarihçesi

Akadlar ile ilgili bilgiler, Susa, Gasur, Mari ve Tell Brak kazılarında bulunmuştur. Akad devletini kuran ve imparatorluk hâline getiren kişi Sargon'dur. Sargon hakkında Akad dönemi belgelerinde ve bu belgelerin daha sonraki dönemlerdeki kopyalarında bilgiler bulunmaktadır.[4] Ayrıca Sargon ve torunu Naram Sin'e ait zafer anıtları, Manishistu Obeliski ve Şartamhari gibi Akad dönemine ait belgeler bulunmaktadır. Şartamhani metinlerinde, Sargon ve torunu Naram-Sin'in seferlerine yer verilmektedir.[5][6]

1931'de antik Ninova şehrinde keşfedilen, Sargon'a veya torunu Naram Sin'e ait olduğu düşünülen Akkad dönemi bronz baş. Eserin orijinali 2003'teki yağmalamalarda Irak Ulusal Müzesi'nden çalınmıştır.

Sargon Dönemi

Sargon (MÖ 2334 - MÖ 2279), Mezopotamya'da siyasi birliği sağlamıştır. Bu yüzden, Sargon'a Şar Kişşati (Kiş Kralı) unvanı verilmiştir. Sargon, hükümdarlığı döneminde Elamlılarla vasallık antlaşması yaparak doğudan gelecek saldırıları güvence altına almıştı. Doğudaki bu güvenliği sağladıktan sonra, batıya bir sefer yapıp Amanos ve Toroslar'a kadar olan bölgeyi ele geçirdi. Fırat kenarındaki Tuttul kentiyle birlikte, Mari, Ebla ve Dür-Katlimmu kentlerini hâkimiyeti altına aldı. Şartamhari metinlerinde Sargon'un Puruşhanda'ya bir sefer yaptığı görülür. Sargon'un kurmuş olduğu dünyanın bilinen ilk imparatorluğunun sınırları, doğuda Karun Irmağı'ndan, batıda Akdeniz'e, güneyde Basra Körfezi'nden, kuzeyde Anadolu'ya kadar uzanmaktaydı. Sargon'un Rimus ve Manishistu adında iki oğlu vardı. Sargon'un yerine önce Rimus (MÖ 2278 - 2270) ardından da Manishistu (MÖ 2269 - 2255) geçmiştir.[7]

Naram Sin'nin Lullubiler'e karşı zaferini gösteren bir duvar kabartması.

Naram Sin Dönemi

Naram Sin (MÖ 2254 - 2218) dedesi Sargon'un bıraktığı imparatorluğun sınırlarını koruyup genişletti. Güneyde Sümerler'e, doğuda Elamlılar'a ve kuzeyde Anadolu'ya seferler yapmıştır. Bunlardan kendisine ait Şartamhari metinlerinde, Anadolu'da 17 krallıktan oluşan bir orduya karşı savaştığını, bunlar arasında Puruşhanda, Karşaura, Kaniş gibi krallıklar olduğunu ve bu ordunun başında Hatti Kralı Pampa'nın yer aldığından söz etmektedir. Naram Sin'den sonra yerine oğlu Şar-Kali-Şarri (MÖ 2217 - 2193) geçmiştir. Şar-Kali-Şarri döneminde, ona karşı Anadolu, Elam ve Güney Mezopotamya'da ayaklanmalar olmuş ve dağ kavimleri bölgeye saldırılar düzenlemiştir.[8]

Irak Marad kentinde bulunan Naram Sin yazıtı.

Yıkılış

Şar-Kali-Şarri'nin ölümünden sonra dört kişi aynı anda kendilerini kral ilan etmiştir. Onlardan kimin tahtın vârisi olduğu bilinmemektedir. Babil bölgesine yaklaşık yüz yıl hâkim olan Gutiler'in kral listesi, Akad kralları listesine karışmıştır. Bu iç çekişme döneminde, Dudu (MÖ 2189 - 2168) ve Şu-Turul'un (MÖ 2168 - 2154) krallıkları görülmektedir.[7] Dudu bir süre Gutilerle mücadele etmiş ancak yenilmekten kurtulamamıştır. Önce Orta Babil'de küçük bir toprak parçası olarak devam eden Akadlar, MÖ 2154 yılında Gutiler tarafından ortadan kaldırılmıştır.[8]

Akad Kralları listesi

Kral AdıHüküm Süresi
(Milattan Önce)
Sargon2334 - 2279
Rimus2278 - 2270
Manishistu2269 - 2255
Naram Sin2254 - 2218
Şar-Kali-Şarri2217 - 2193
Kralsız dönem2192 - 2190
Dudu2189 - 2168
Şu-Turul2168 - 2154

Yönetim

Akad hükûmeti, gelecekteki tüm Mezopotamya devletlerinin kendilerini karşılaştırdıkları bir "klasik standart" oluşturmuştur. Geleneksel olarak "ensi", Sümer şehir devletlerinin en yüksek görevlisiydi. Daha sonraki geleneklerde, tanrıça İnanna ile evlenerek ensi olunur, bu da hükümdarlığı ilahi rıza ile meşrulaştırırdı.

Başlangıçta, monarşik lugal (lu = adam, gal = Büyük) rahip ensiye bağlıydı ve sıkıntılı zamanlarda atanırdı, ancak daha sonraki hanedan dönemlerinde, tapınak kuruluşundan bağımsız olarak kendi "é" (= ev) veya "sarayına" sahip olan lugal en üstün rol olarak ortaya çıktı. Mesalim zamanında, Kiş şehrini kontrol eden hanedan šar kiššati (= Kiş kralı) olarak tanınırdı ve muhtemelen iki nehrin birleştiği yer olması ve Kiş'i kontrol edenin sonuçta nehrin aşağısındaki diğer şehirlerin sulama sistemlerini kontrol etmesi nedeniyle Sümer'de üstün kabul edilirdi.

Sargon fetihlerini "Aşağı Deniz "den (Basra Körfezi), "Yukarı Deniz "e (Akdeniz) kadar genişlettikçe, çağdaş metinlerde ifade edildiği gibi, "göğün altındaki toprakların tamamına" ya da "gün doğumundan gün batımına" hükmettiği hissediliyordu. Sargon döneminde "ensi "ler genellikle konumlarını korudular, ancak daha çok eyalet valileri olarak görüldüler. "šar kiššati" unvanı "evrenin efendisi" anlamına gelecek şekilde kabul görmüştür. Sargon'un Dilmun (Bahreyn) ve Magan'a, tarihteki ilk organize askeri deniz seferlerinden biri olan deniz seferleri düzenlediği bile kaydedilmiştir. Daha sonraki belgelerde iddia edildiği gibi Kaptara (muhtemelen Kıbrıs) krallığı ile Akdeniz'de de bunu yapıp yapmadığı daha tartışmalıdır.

Sargon'un torunu Naram-Sin'de bu durum Sargon'dan daha ileri gitmiş, kral sadece "Dört Çeyreğin (Dünyanın) Efendisi" olarak adlandırılmakla kalmamış, aynı zamanda kendi tapınağını kurarak "dingir" (=tanrılar) mertebesine yükselmiştir. Önceleri bir hükümdar Gılgamış gibi öldükten sonra ilahlaşabilirdi ama Naram-Sin'den itibaren Akad kralları yaşamları boyunca yeryüzündeki tanrılar olarak kabul edilmişlerdir. Portreleri onları ölümlülerden daha büyük boyutlarda ve hizmetkârlarından biraz uzakta gösteriyordu.[9]

Hem Sargon hem de Naram-Sin'in ülkenin kontrolünü ellerinde tutmak için benimsedikleri stratejilerden biri, kızları Enheduanna ve Emmenanna'yı sırasıyla Sümer ay tanrısı Nanna'nın Akad versiyonu olan Sin'in baş rahibesi olarak Sümer'in en güneyindeki Ur'a yerleştirmek; oğullarını stratejik yerlere eyalet "ensi" valileri olarak yerleştirmek ve kızlarını İmparatorluğun çevre bölgelerindeki (Urkesh ve Marhashe) yöneticilerle evlendirmekti. Naram-Sin'in kızı Tar'am-Agade'nin Urkesh'te evlendirilmesi bu durumun iyi belgelenmiş bir örneğidir.[10]

Brak idari kompleksindeki kayıtlar, Akadların yerel halkı vergi tahsildarı olarak atadıklarını göstermektedir.[11]

Kültür ve Din

Akadlar egemen güç hâline gelene kadar Sümer kent kültürünü benimsemişler ve kendi katkılarıyla birlikte bu kültürün sonraki toplumlara aktarılmasında önemli rol oynamışlardır. Kültürel süreklilik bağlamında çivi yazısını benimseyerek kendi dillerine adapte etmişlerdir. Ayrıca Sümer dinini de benimsemişlerdir. Akadlar resmî devlet işlemleri ve din törenlerinde Sümerceyi kullanmayı sürdürerek geleneksel kültür oluşturmuş kurumlarla birlikte varlığını korumuştur. Okuma-yazmanın öğretildiği dinî okullar bunların başında gelmektedir. Yaklaşık olarak 1500 yıl sonra bile Yeni Asur kralı Asurbanipal kütüphanesinde Sümer dinî ve edebi metinlerini kopyalama çalışmalarını sürdürebilmiştir.[12]

Kaynakça