Şeytan

birçok din ve mitolojide yer alan ruhani varlık

Şeytan (İbraniceשָּׂטָן, romanize: Śāṭān, lit. "düşman"; Arapçaشيطان Šạitan, lit. "sapkın"), Tanrı'ya veya dünyaya karşı duran kötü bir varlıktır. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam'da dünyadaki kötülüklerin baş faili olarak kabul edilir. Diğer dinlerde ve kültürlerde, Şeytan mutlak kötülük fikrini taşıyan bir varlık olabilir.

Şeytan, bir adamı kötülük yapması için ikna ediyor; Deccal Şeytan (1501), Luca Signorelli tarafından

İblis (Arapçaإبْلٍيسْ) sözcüğü de çoğu zaman Şeytan ile aynı anlamda kullanılır. Yeryüzündeki birçok dinde ve mitolojilerde Şeytan, genellikle doğaüstü güçlere sahip, sürekli insanları dinden, dolayısıyla yaratıcısının emirlerinden iyilik ve yardımlaşmak gibi şeylerden uzaklaştırmaya çalışan bir varlık olarak düşünülmüştür. Bunun yanı sıra Şeytan'a tapan veya Şeytan'ı yücelten inançlar ve akımlar da mevcuttur. Bu akımlardan en yaygın olanı Satanizm'dir.

Dini bilimler, şeytanın farklı kavramlarını sınıflandırır: 1) Şeytan, Tanrı'dan yüz çeviren ve sonra kötülüğe ayartan ve acılara neden olan bir varlık olabilir (bir İblis). 2) Tanrı'nın bir yönü olabilir. 3) Tanrı'dan bağımsız, kendi başına var olan bir kötülük ilkesi olabilir. 4) Şeytan, gerçek varlığı olmayan insan ahlaksızlıklarının bir sembolü olarak görülüyor.[1]

Latince'de "Diábolus, Diaboli", İspanyolcada "Diablo", Yunancada "Diabolos", "Karanlıkların Efendisi," "Beelzebub" (Sinek Kral), "Belial", "Mephisto" ya da "Lucifer", Rusçada "Satana", eski Türkçede "Yek" ya da 'Albız 'olarak geçer. Yahudilik veya Kabbala felsefesinde "Samael" olarak geçer. İslam'da "Azâzîl" (Arapça: عزازل) olarak da bilinir. Maniheizmde veya Zerdüştçülük ismı Ehrimen'dır.

Köken bilimi tarihçe

Antik Mısır

Şeytana dönüşen Set figürü

Eski Mısırda fırtına, karanlık ve kaos tanrısı Set (Seth, Setesh, Sutekh, Setekh veya Suty), göklerin tanrısı Horus ile savaşında yenilerek çöle sürülmüştür ve kötülüğün simgesi haline gelmiştir.

Hiyeroglif olarak:
Seth
swWt
x
E20A40

veya
st
S

veya
z
t
X

Bu ve benzeri (ör, Amin deyimi) inanç ve deyimlerin İbranilerin Mısırda yaşadığı dönemlerde İbraniceye aktarıldığı düşünülmektedir. "Muhalif, bozucu ve bozguncu" gibi anlamlara gelen İbranice "Satan" kelimesinin kökü "komplo kurmak" anlamına gelir. İbraniceden Latince ve Yunancaya, oradan da diğer batılı dillere geçmiştir.[2] Arapça'da ise "şetane" "rahmetten uzaklaştı, hak'dan uzak oldu" anlamlarında kullanılır.

Zerdüştlük

Şah Tahmasp'ın Şehname'sinde Fars inancına sahip bir şeytan.

Daha sonra farsı dininin etkisiyle "şeytan" imgesi, kötü ruhlar kavramına dönüştü. Bu, meleklerin şeytanlara karşı çıkması fikrine yol açtı.[3]

İyiliğin yaratıcısı Ahura Mazda, kötülüğün yaratıcısı Ehriman ile sürekli bir savaş halindedir. Ahura Mazda hayırsever ruhlar tarafından desteklenir. Ancak Ehriman, kötü ruhlar yaratarak bu iyi ruhlara karşı koyar. Bunlar arasında "daeva" (veya Orta Farsça "div") adı verilen altı ifrit vardır. Her biri bir imşâspend karşı çıkıyor. Altlarında günahkarlığa ve yıkıma ayartan küçük şeytanlar var.[4]

Yahudilik

Eski Ahit'te Şeytan, Hristiyanlıktaki gibi korkulan bir varlık değildir ve kötülüğün temelini oluşturmaz. Çünkü Yahudilikte iyiliğin de kötülüğün de Tanrı'dan geldiğine dair bir inanç vardır. Ancak şeytanın oyunlarına ve aldatmacalarına karşı dikkatli olunmalıdır.

Talmud'da Şeytan, "Samael" adlı Ölüm meleği ile özdeşleştirilir.

Yine Talmud, Bava Batra Bölümü, Daf 16a'ya göre:
(הוא שטן הוא יצר הרע הוא מלאך המות הוא שטן דכתיב)
Şeytan, kötü dürtüler ve Ölüm Meleği aynı şahsiyetlerdir.

Yahudilikte şeytanlar sadece yetzer hara (kötü eğilim) ile özdeşleştirilir. Samael, kötülük kavramını örnekleyen efsanevi bir figürdür. Örneğin, Tevrat'a göre Yakup bir melekle güreştiğinde, bu melek şeytandı ve şeytani ayartıları simgeliyordu.[5] Midraşim bazen yetzer hara bir meleğin neden olduğu gibi açıklar. Bu tür meleklerin insanları günah işlemeye kışkırttığı, onları göksel mahkemede suçladıkları ve insanlar suçlu bulunursa onları yok ettikleri düşünülmektedir.[6]

Suçlayan meleklerin lideri Samael iken, mezarın meleklerinin lideri Dumat'dır.

Hristiyanlık

Eski Ahit

İbrahimi dinlerde Şeytan kötülüğün vücut bulmuş şekli olarak tasvir edilir.

Eski Ahit metinlerinde doğası gereği kötü niyetli ruhlar olarak şeytanlarin varlığı yoktur.[7] Tanrı tarafından gönderilen kötü ruhlar olsa da, bunlar "şeytan" ya da "iblisler" değildir çünkü onlar Tanrı'nın kontrolü altındadır.[8]:447 Aksine onlar meleklerdir (zebâniler). İlk olarak Yahudi olmayanların tanrıları ve cinler, "Yahudi olmayanların tanrıları" şeytanlar kategorisinde birleştirildi.[9]

Yunan cinlerı yarı ilahi varlıklar, tanrılar, hastalıklar ve fal ile ilişkilendirildi. Yahudi tercümanlar, Tanakh'taki şedimin tanımına benzer şekilde güçlerinin geçersiz kılındığını tasvir ederek şedim olarak yorumladılar.[10]:664 Şedim ille de kötü olmasa da, sahte tanrılar olarak onlardan kaçınıldı.[11]

Se'irim de vardır. Bunlar muhtemelen keçi şeklindeki Asurn şeytanlarin hatırasıdır.[12] Ölü Deniz Yazmaları'ndeki, yeraltı bölgelerini se'irim (ifrit) ile dolu olarak tanımlar.[13] Samuel Bochart ve diğer Mukaddes Kitap bilginleri, se'irim'i Mısır keçi tanrılarıyla özdeşleştirdiler.[14]

Yeni Ahit

Michelangelo'nun Aziz Anthony'nin Eziyeti (1488), Aziz Anthony'nin şeytanlar tarafından saldırıya uğradığını tasvir ediyor.

Yeni Ahit aracılığıyla, şeytanlar, şeytani ele geçirme veya şeytan çıkarma ile ilgili olarak 46 kez, 55 kez ortaya çıkar.[15] King James sürüm gibi bazı eski İngilizce İncil çevirilerinin kelime dağarcığında 'demon' kelimesi yoktur ve onu 'şeytan' olarak tercüme eder. İsa'nın düşmanları olarak şeytanlar, ahlaki açıdan ikircikli ruhlar değil, kötüdürler; sefalet, ıstırap ve ölüm nedeni.[15] Onlar ayartıcı değil, hem fiziksel hem de zihinsel acı, ıstırap ve hastalıkların nedenidir. Günaha ayartma sadece İblisle mahsustur.[16] Yunanca inançlarındaki cin aksine, şeytanlar bir tanrıyı yatıştırmak için kurban edilmesi gereken aracı cinlar değildir. Açıkça şeytan veya Beelzebub tarafından yönetildikleri söylenir. Kökenleri belirsizdir, metinler şeytanirin varlığını sorgusuz sualsiz kabul eder. Irenaeus, Justin Martyr, İskenderiyeli Clement ve Lactantius gibi birçok erken dönem Hristiyan, şeytanirin Ahitlerarası yazılardan bilinen Nefilimlerin hayaletleri olduğunu varsaymıştır.[17] Yeni Ahit boyunca şeytanların efendisi ve Şeytan'ın kötü melekleri olarak Şeytan'a atıfta bulunulması nedeniyle, diğer bilim adamları düşmüş melekleri şeytanlarla tanımladılar.[18] Kötü olarak doğmuş, tamamen kötü varlıklar olarak iblisler, alternatif veya karşıt teolojilerde öğretilen özgür iradede önerilen kötülüğün kökenine uymayabilir.[19]

Yehova Şahitliği

Şeytanlarin grotesk yüzlere ve bedenlere sahip olarak tasvir edildiği Rila Manastırı'ndan bir fresk detayı.

Yehova'nın Şahitleri, Şeytan'ın mükemmel ruh özelliklerine sahip bir melek olarak yaratıldığına; ancak Âdem ve Havva'nın tanrı Yehova yerine kendisine itaat etmelerini sağlamaya çalışmasıyla Şeytan'a dönüştüğüne inanırlar. Şeytan'ın zamanla güzelliğinden ötürü gurura kapılarak kendisini bir tanrı gibi görmeye başladığını ve bu şekilde kendisini Yehova'ya bir rakip yaptığına inanırlar. Şeytan sözcüğünü daha kesin anlamak için, Kerub sınıfından bir melek olan "Şeytan" sözcüğünün "Karşı Koyan" anlamına geldiğinin gözönünde tutulması gerekir. Şeytan, Tanrı'nın amacına karşı koymaya çalıştığı için bu sıfatı almıştır. Şeytan adı bu varlığın özel adı değildir.

Şeytan "Aden Bahçesi"nde, "-Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün." denilerek, yasaklanan meyveyi yemesi için Havva'yı kışkırtmış ve yalan söyleyerek itaatsiz olmasını sağlamıştır. Bunu yaparken bir yılanı kukla gibi şu sözlerle konuşturmuştur: Yılan, "-Kesinlikle ölmezsiniz" dedi, "-Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.". Bu şekilde Şeytan, Âdem'le Havva'yı tanrıya itaatsiz olmaları için ayarttığında, meselenin yalnızca bir meyveyi yemek olmadığına, tanrı Yehova'nın insanları yönetme hakkına meydan okuduğuna inanırlar. Tanrı Yehova'nın, Şeytan'a ortaya çıkardığı bu dava nedeniyle (Tanrı'ya göre altı gün) 6000 yıllık bir süre tanıdığına inanırlar. Şeytan'ın ortaya çıkardığı davaların şunları içerdiğine inanırlar:

  • Şeytan'ın, "Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz (anlayışınız) açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız." sözlerine göre; Şeytan Yehova'nın insanlar üzerindeki yönetiminin haksız olduğunu iddia etmiştir. Şeytan, insanların kendi kendilerini daha iyi bir şekilde yönetebileceklerini ve Yehova'nın karışması olmadan kendi yönetimleriyle Dünya'yı Cennet gibi bir yer yapabileceklerini iddia etmiştir. Bu nedenle, Şeytan'a göre, Yehova insanların kendi kendilerini yönetmelerine izin vermelidir.
  • Şeytan'a göre, Tanrı'ya gerçekten vefalı, sadık tek bir kişi bile yoktur. Sadık olan kişiler yalnızca kendileri için iyi şartlar sürdüğünde sadık kalmaya devam ederler. Eğer bu sadık insanların başlarına çeşitli sıkıntılar gelecek olursa, bu kişiler Yehova'ya sadık olmaktan vazgeçeceklerdir. Bunun ispat edilebilmesi için kendisine bir fırsat verilmesi gerektiğini iddia etmiştir.

Yehova'nın Şahitleri, Yehova'nın Şeytan'ı bu davalar nedeniyle hemen yok etmediğini ve eğer hemen yok edecek olsaydı, bütün yarattığı ruh varlıkların zihinlerinde kendisinin haklı olup olmadığı kuşkusunun doğacağını bilerek, Şeytan'a geçici bir süre için izin verdiğine inanırlar. Ayrıca, Tanrı'nın Şeytan'a ve insan yönetimlerine izin vermekle, kötülüğe de izin verdiğine; çünkü bunun sonuçlarının kötü olacağını bildiğine inanırlar. Yehova'nın, Şeytan'ın iddialarının geçersizliğini bu kötü sonuçlara göre ispat edeceğine inanırlar.

İncil'deki "Bu Dünya'nın egemeni şimdi dışarı atılacak." ve "Artık sizinle uzun uzun konuşmayacağım. Çünkü bu Dünya'nın egemeni geliyor. Onun benim üzerimde hiçbir yetkisi yoktur." sözlerine göre, Yehova'nın Şahitleri bu davaların çözümüne kadar, 6000 yıllık bir süre için Dünya'yı perde arkasından Şeytan'ın yönettiğine inanırlar. Ve Şeytan'ın bunu yaparken "Buna şaşmamalı. Şeytan da kendisine ışık meleği süsü verir." sözlerine göre, Şeytan'ın insanları çoğu kere iyilik meleği gibi görünerek kandırdığına inanırlar.Yehova'nın Şahitleri, Şeytan'ın 6000 yılın bitiminde, bir "uçuruma" atılarak 1000 yıl boyunca faaliyetsiz bırakılacağına ve 1000 yıl geçtikten sonra sonsuza dek yok edileceğine inanırlar. Bu 1000 yıllık dönemde Şeytan'ın bozduğu şeylerin telafîsinin olacağına inanırlar. Bu telafî Yehova'nın Şahitleri'ne göre yeryüzünde Cennet'in yeniden kurulması ve ölmüş kişilerden birçoğunun dirilerek bu Cennet'te yaşamasıdır.

İslam

Kur'an'da ve tefsiri

Kur'an'da "şeytan" kelimesi, "İblis"'ten daha fazla (88 kez) kullanılmıştır.

 “Aynı şekilde insan ve cin şeytanlarını, her peygambere düşman yaptık. Bunlar inananları aldatmak için yaldızlı sözler fısıldar, telkinlerde bulunurlar. Eğer Rabbin isteseydi onlar bunu yapamazlardı. Bu durumda ey Peygamber! O inkârcıları yalan ve iftiralarıyla baş başa bırak."

En'am suresi, Sure 6/Ayet 112[20]

İslam'da, "Şeytanlar" İblis'i destekleyen kötü ruh varlıklarıdır. Müfessirlerin çoğuna göre bunlar İblis'ın cennetten kovulmasından sonra yaratılmış (semûm ateşten) ve onun iradesiz kulları gibi hareket etmişlerdir. Her zaman kötülük yapan meleklerin zıddıdırlar. Tekil olarak kullanılan, İblis için bir eş anlamlı. Kur'an'a göre, şeytanlar, insanların aklına, gönüllerini fısıldayarak girerler.[21] Bu fısıltılar "Vesvese" olarak adlandırılır. İnsanın kalbinde ve zihninde onu dinlemeyen, sürekli çatışma halinde tutan, zihnini ve kalbini hiçbir zaman sükûnete erdirmeyen şeytan; insanın içindeki ikinci bir kişi gibi hareket etmekte, onu vesveseleriyle ele geçirmeye çalışmaktadır.[22] Sürekli kötülükler peşinde koşan ve ele geçirdiği insanı bu yönde kodlayan şeytani tarafın mutlak egemenliğiyle insan bütünüyle şeytanlaşabilmektedir. Kur’an bu tipleri insan şeytanlar olarak deşifre etmektedir. İnsandaki şeytanı aktif hale getiren ondaki irade zayıflığı, ümitsizlik, ne yapacağını bilemeyiş, kararsızlık ve şüphe halidir. İnsandaki bu zihin halleri aktif olduğu anda insanın yaptığı eylemler ve hareketler birer şeytan işine dönüşmektedir.[23]

Tefsirlere göre, İblis kölelerini iki gruba ayırmıştır: Bir grup cinleri, diğer grup insanları baştan çıkarır.

Tefsir-i Kelbi'de İbn Abbas hakkında şöyle dediği nakledilir: İblis lanetlidir ve askerlerini iki takım yaptı, bu yüzden onlardan bir takımını insanlara, diğer takımını da cinlere gönderdi. Onun başka bir anlatımında cinler şeytan değil, cândır. Şeytanlar İblis tarafından doğdu ve sadece onunla birlikte ölürler ve mümin ve kafir de dahil olmak üzere cinler ölür. — Mahmud al-Alusi[24]

Hadiste

Hadislerde Allah’ın arşı dışında Peygamber’in, Cebrâil’i gökle yer arasında bir arş (taht) üzerinde otururken gördüğü, şeytanın da Allah’ın arşı gibi deniz (veya su) üzerinde bir arşı bulunduğu, çevresinin yılanlarla çevrili olduğu ve şeytanın insanları saptırmak üzere yardımcılarına emirleri buradan verip yeryüzüne saldığından sözedilir.[25]

Ezan okunduğunda, şeytan ezanı duymamak için arkasını dönüp zart diye yellenerek kaçar. Ezan bitince tekrar geri gelir. Kamet edilince yine arkasını dönüp kaçar. Bittiğinde yine gelir ve kişi ile nefsi arasına sokulur, Filân şeyi hatırla, filân şeyi hatırla diyerek, namazdan önce aklında olmayan şeyleri hatırlatır.[26]

Şeytanların ramazan ayında cehennemde zincire vurulur:

Ramazan girdiği vakit, cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapatılır ve şeytanlar zincire vurulur.[27]

İslam'da da farklı türden şeytanlar vardır. Cehennem-şeytanların güçlü bir sınıfı olarak kabul edilen ve öldürülen kurbanların yaşam gücüne çekilen İfrit. Göklere çaba gösteren, ancak melekler tarafından atılan mârid.

Felsefe

Baruch Spinoza (doğum Benedito de Espinosa, sonradan Benedict de Spinoza; 24 Kasım 1632 - 21 Şubat 1677).

Spinoza'nın Etika'sının yayınlanmamış bir el yazması, Spinoza'nın şeytanın var olup olmadığını incelediği şeytan üzerine bir bölüm (Bölüm XXI) içeriyordu. Spinoza, şeytanı Tanrıya aykırı bir varlık olarak tanımlar.[28] Ancak şeytanlar, Tanrı'nın karşıtı ise, şeytanlar, var olmayan Hiçlik'ten ibarettir.[28] "On Devils" (Şeytanlar Üzerine) adlı bir makalesinde, böyle bir şeyin var olamayacağını a priori öğrenebileceğimizi yazıyor. Çünkü bir şeyin süresi, onun yetkinlik derecesinden çıkarsanır ve bir şey ne kadar öze sahipse o kadar kalıcı olur, halbuki şeytanın hiçbir yetkinliği olmadığı için var olması imkansızdır.[29]

Spinoza, özgür irade kavramını ve bununla şeytanların insanları kötülüğü seçmeye teşvik edebileceğini reddeder. Eğer günah cezayı gerektiriyorsa Adem (veya başka herhangi bir insan) neden günah işledi? "İblis'e aldandı" yanıtı ise yeni bir sorunun sorulmasını zorunlu kılar: İblis salihleri günahkâr kılacak güce sahipse, İblis'i kim kandırdı?

Spinoza şöyle sorar: İblis neden Tanrıya isyan etsin? İblis'in aklı selim olsaydı (ki meleklerdendi) kendisine zarar verecek bir şeyi nasıl seçerdi? Böylece Spinoza, günahın kötü bir seçimin sonucu olamayacağı ve sadece anlayış eksikliğinden kaynaklandığı sonucuna varır.[30]

Immanuel Kant, "Religion in the Limits of Reason Alone" adlı eserinde, şeytanı maksimum ahlaki kınanabilirliğin kişileştirilmesi olarak kullanır.

En kötü varlık olarak şeytan, açlık veya şehvet gibi bir ihtiyacı gidermek için kötülük yapamazdı. Bu nedenle Kant, eğer şeytan varsa, onun bir ruh olması gerektiğini ve bir bedene sahip olamayacağını savunur. Şeytan iyinin farkında olmalı ama onu bilinçli olarak reddetmeli. Kant, her eylemin bir tür haz veya belli bir dereceye kadar iyi olan kendini korumayı içerdiğinden, insanların böyle bir kötülük düzeyine ulaşabileceğini reddeder.[31]

Kant, İblis'in varlığından da şüphe duyar. En kötü bir varlık olsaydı, ama yine de özgür iradeye sahip olsaydı (bazıları İblis'in özgür iradeye sahip olduğunu düşünür; buna göre İblis bir cindir), kötülük yapması gerektiğinden artık özgür olmazdı. Bu nedenle İblis'in mutlak şer olduğu fikri bir çelişkidir.[32]

Diğer dinler

Ezîdîlik

Yezîdîlik'te Yahudi-Hristiyan ve Müslüman'da olduğu gibi hiçbir Şeytan figürü yoktur.[33] Bir şeytanın varlığı, Tanrı'nın her şeye gücünden şüphe duyacaktır, bu yüzden her şeytani bir şey reddedilir. Ancak bazı Hristiyanlar ve Müslümanlar, Ezîdîliler Şeytan ibadetlerini suçladılar, zira Melek Taus ve İblis/Lucifer arasında bazı benzerlikler vardır.

Benzer şekilde, Hristiyan Apocrypha'daki Lucifer'deki veya Kuran'da İblis, insanlık öncesi secde etmeyi reddetti, Melek Tavus'a insanlıktan önce secde etmeye ve yapmayı reddetti. Ancak Yezidi görüşüne göre bu, Melek Taus'un sadakatini ortaya koydu.

Ekankar

Ekistler Şeytan kavramını Sugmad'ın yani Tanrının negatif yönü olarak yorumlamaktadır.[34][35]

Satanizm

Şeytanı yaratıcı ve/veya hükmedici bir figür ya da evrende temel bir güç olarak gören inanç sistemidir.

Edebiyatta Şeytan

Edebiyatın ve dinin kesiştiği birçok noktada Şeytan, olayların gelişmesinde, sonuçlanmasında ya da dallanmasında temel bir figür olarak, tıpkı hayattaki kaosun açıklanmasında olduğu gibi, yazarlarca kullanılmıştır.

Şeytanın kahramanı oynadığı en önemli eserlerden birisi, Goethe'nin Faust'udur. Faust'ta Şeytan (Mefisto), başarılı çalışmalarıyla insanlığı, kendisinin sebep olduğu felaketlerden koruyan bir doktoru elde etme konusunda tanrıyla "bir kez daha" bahse girer. İnsanın Şeytan'la içsel bir kavga halinin anlatıldığı ve yeryüzündeki iyilik ve kötülük kavramlarının kaynağının sorgulandığı bir başka eser, Paulo Coelho'nun "Şeytan ve Genç Kadın" adlı romanıdır.

Jeffrey Burton Russell ise Kötülük (1-4) serisinde yeryüzüne artık iyice alışmış olan Şeytan'ın, insanlardan bir farkının kalmadığını ve "onu bizden biri" gibi görerek, şeytanlaşan insanı anlatmaktadır.

Şeytan (İbranice: שָּׂטָן, romanize: Śāṭān, lit. "düşman"; Arapça: شيطان Šạitan, lit. "sapkın"), çeşitli kültürlerde ve dini geleneklerde tasavvur edildiği şekliyle kötülüğün kişileştirilmesidir.[36] Düşmanca ve yıkıcı bir gücün nesneleştirilmesi olarak görülür.[37] Şeytan Tanrı'ya veya dünyaya karşı duran kötü bir varlıktır. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam'da dünyadaki kötülüklerin baş faili olarak kabul edilir. Diğer dinlerde ve kültürlerde, Şeytan mutlak kötülük fikrini taşıyan bir varlık olabilir.

İblis (Arapça: إبْلٍيسْ) sözcüğü de çoğu zaman Şeytan ile aynı anlamda kullanılır. Yeryüzündeki birçok dinde ve mitolojilerde Şeytan, genellikle doğaüstü güçlere sahip, sürekli insanları dinden, dolayısıyla yaratıcısının emirlerinden iyilik ve yardımlaşmak gibi şeylerden uzaklaştırmaya çalışan bir varlık olarak düşünülmüştür. Bunun yanı sıra Şeytan'a tapan veya Şeytan'ı yücelten inançlar ve akımlar da mevcuttur. Bu akımlardan en yaygın olanı Satanizm'dir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Dış bağlantılar