Birinci Dağlık Karabağ Savaşı

1988-1994 yılları arasında Karabağ bölgesinde Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanmış askeri bir çatışma

Birinci Dağlık Karabağ Savaşı, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlı Dağlık Karabağ Özerk Oblastı'nın Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlanmasını isteyen[18] Ermeniler ile bunu kabul etmeyen Azeriler arasında başlayan ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Azerbaycan ile Ermenistan arasında çatışmaya dönüşen Şubat 1988-Mayıs 1994 tarihleri arasında süren savaştır. Savaş öncesinde ve etnik çatışmaların sıcak savaşa dönüşmesi sonrasında Sumqayıt Pogromu, Kirovabad Pogromu, Bakü Pogromu gibi pogromlar, Hocalı Katliamı, Malıbeyli ve Kuşçular Katliamı ve Maragha Katliamı gibi katliamlar yaşanmıştır.

Birinci Dağlık Karabağ Savaşı
Sovyetler Birliği'nin dağılması
Tarih1988-1994
Bölge
Sonuç

Ermenistan'ın zaferi,
ateşkes antlaşması (Bişkek Protokolü)

Coğrafi
Değişiklikler
Dağlık Karabağ Cumhuriyeti isimli bağımsız bir devlet, de facto olarak kuruldu. Aynı zamanda bu bölge, de jure olarak Azerbaycan'ın bir parçası olarak kaldı.
Taraflar

Dağlık Karabağ
Ermenistan
Destekleyen
İran[1][2][3]
RusyaRusya[4]

YunanistanYunanistan[5]
Azerbaycan
Destekleyen
Afgan mücahitleri[6]
Çeçen mücahitleri[7]
Arap mücahitler[8]
İsrail[9][10]
Pakistan[11][12]
TürkiyeTürkiye[13][14]
Ukrayna[15]
Komutanlar ve liderler
Samvel Babayan
Monte Melkonyan
Seyran Ohanyan
Hemayag Haroyan
Vazgen Sarkisyan
Arkadi Ter-Tatevosyan
Anatoli Zineviç
İskender Hamidov
Ruşen Cevadov
Suret Hüseynov
Rahim Gaziyev
Şamil Basayev
Güçler
20.000[16]
20.000[16]
42.000[16]
Kayıplar
6.000 ölü ve kayıp,
25.000 yaralı[kaynak belirtilmeli]
16.000 ölü[17]
22.000 yaralı[17]

Başlangıç

Karabağ tartışması 1988-1989 yıllarında bölgede bazı kesimlerde yoğun nüfusa sahip olan Ermenilerin bağımsızlık için referandum düzenleyip bağımsızlık kararı almasıyla başladı. İki toplum arasında meydana gelen karşılıklı çatışmalar ve sokak gösterileri Azerbaycan ile Ermenistan arasında büyük bir gerilim yaratmış ve yüzbinlerce kişi bu tartışmalar sonrasında yaşadığı topraklardan göç etme durumunda kalmıştır.

Ermenistan'da yapılan ve yaklaşık 40.000 kişinin katıldığı gösteri sonrası da Ermenistan'ın Karabağ'a saldırması çatışmaları sıcak savaşa dönüştürmüştür.

Başlangıcından SSCB'nin dağılmasına kadar

Askeran Çarpışması

Karabağ Millî Konseyi Dağlık Karabağ'ın Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne verilmesi için talepte bulunmuştur. İki gün sonra, 22 Şubat 1988'de Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin yerel merkezlerini kuşatıp Hankendi'nde Azerilerin öldürüldüğüne dair bilgiyi isteyen ve yanıtı yetersiz bulan Azeri kalabalığı Dağlık Karabağ'a doğru yürümeye başlamıştır. Yetkililer yaklaşık bin polisiyle isyancıları bastırmış ve Askeran bölgesinde iki Azeri ölmüş ve 50 Ermeni köylü ve belirsiz sayıda Azeriler ve polisler yaralanmışlardır.

Sumgayıt Pogromu

Bir iddiaya göre 27 Şubat 1988'de Azerilerden oluşan grup[19] hem sokaklarda hem de apartmanlarında Ermenilere saldırmıştır. Fakat son zamanlar tespit edilen araştırmalar gereğince gruplar dahili özgürlük antlaşmalarını desteklemeyen Ermenilere diğer Ermeniler tarafından saldırı düzenlenmişti. Yağmaların yayılması ve polis memurların ilgisiz kalmasından dolayı durumu daha da kötüleştirmiştir.[kaynak belirtilmeli] SSCB Genel Savcılığı (Генеральный прокурор СССР)'nın açıklamasına göre, 26 Ermeni ve 6 Azeri olmak üzere toplam 32 kişi ölmüştür. Ancak görgü tanıkları çok büyük sayı aktarmaktadırlar.[20] Birçoğu, 30 kişi değil, en azından 200 kişinin öldürüldüğünü savunmaktadır.[21]

Kirovabad Pogromu

Diğer bir Ermeni iddiasına göre Kasım 1988'de Kirovabad (bugünkü Gence) kentinde Azeriler tarafından işlenen ve Ermeni sakinlerini hedef alan pogrom yaşanmıştır. Fakat ölüm halları tespitlenememiştir.[22][23][24]

Kugark'ta katliam

Arif Yunusof'un yazısına dayanarak Ekspress-khronika gazetesinin aktardığına göre, Kasım 1988'de Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin Kugark (Gugark / Գուգարք) kasabasında meydana gelen Azerilere yönelik katliam yaşanmış[25] ve 21 Azeri öldürülmüş ve onlardan 15'i olaylar sırasında yakılmıştır. 12'si Barkan kasabasında yaşayan Azeriler idi.[26]

Bakü Katliamı

13-20 Ocak 1990 tarihleri arasında Bakü'de Azeriler tarafından Ermeni sakinlerine yönelik pogrom gerçekleştirilmiştir.[27][28] Bu olay sonucunda 48 kişi[29] ya da 66 kişi[30] öldürülmüştür.

Kara Ocak

Etnik gruplar arasındaki çekişme iki ülkenin nüfusunun, Azerbaycan'daki Ermenileri Ermenistan'a ve Ermenistan'daki Azerileri Azerbaycan'a dönmeye zorlamıştır.[31] Ocak 1989'da Dağlık Karabağ'ın durumunun Moskova'daki merkezi hükûmetin geçici olarak bölgeyi kontrol altına almasına kadar büyümüş ve bu hareketi çok sayıda Ermeni tarafından memnuniyetle karşılanmıştır.[32] 1989 yazın Azerbaycan Halk Cephesi önderleri ve her zaman artan destekçileri, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni Ermenistan'a karşı demiryolu ve hava ablukasını uygulamaya zorlamaya başarmış ve kargo ve malların %85'inin demiryolu vasıtasıyla ulaştıran Ermenistan'ın ekonomisini felce uğratmışlardır (SSCB'nin geri kalan yerlerden Nahçıvan da kesilmiş oldu).[31] Ermenistan'a giden demiryolu servislerin engellenmesi kısmen Ermeni militanların Ermenistan'a giren Azeri tren ekiplerine saldırması yüzünden olmuştur. Daha sonra tren ekipleri Ermenistan'a gitmeyi reddetmeye başlamışlardır.[33]

Ocak 1990'da Bakü'de Ermenilere ve onların Karabağ'daki tecavüzlerine sessiz kalan Sovyetler birliğine karşı halk itirazları yapılmıştır, bunun üzerine Gorbaçov olağanüstü hâl ilan etmek ve düzeni geri getirmek için MVD birliğini göndermiştir. Birlikte bazı kaynaklarca Ermeni kökenli askerler çoğunluk teşkil ediyorlardı. Sokağa çıkma yasağı belirlenmiş ve askerler ile kabaran Azerbaycan Halk Cephesi arasında çatışmalar yaygın olmuştur. Bir olayda Bakü'de binlerce Azeri ve 8 MVD askeri öldürülmüştür.[34] Yine Ermenilerce bir iddiaya göre bu süre içinde Azerbaycan Komünist Partisi, kentteki Ermeni nüfusunu korumaktan ziyade partiyi iktidarda tutmayı düşünüp MVD askerlerini göndermeyi gecikmiştir, fakat şehirde bir yerli devlet silahlı birliğinin bulunmadığı da bilinmektedir.[35] Aynı zamanda "Kara Ocak" (Qara Yanvar) olarak anılan olaylar, Azerbaycan ile Rusya arasındaki ilişikleri belirlemiştir. Aralık 1988'de çatışma Kirovabad ve Nahçıvan dahil olmak üzere Azerbaycan'ın diğer kentlere de yayılmıştır. Orada Sovyet Ordusu, Ermenilere yönelik saldırılarını durdurmaya çalıştığı zaman 7 kişi (4'ü asker) öldürülmüş ve yüzlerce kişi yaralanmıştır.[36]

Koltso Harekâtı

Silah deposu olarak kullanıldığı şüphelenilen Gandzasar manastırı da Sovyet güçlerinin hedef olmuştur. Fakat sempatizan olan Rus subayı aramanın yapılmasını reddetmiştir.

30 Nisan-15 Mayıs 1991'de Sovyetler Birliği MVD ve Savunma Bakanlığı, Dağlık Karabağ Özerk Oblastının Şaumyan ilinde Koltso Harekâtı kod adı altında MVD birlikleri ve OMON ekiplerini kullanıp ve resmî olarak bir "pasaport kontrol işlemi" gerekçesini göstererek, Dağlık Karabağ'daki yasadışı[37] Ermeni milis müfrezelerini silahsızlandırmayı amaçlamışlardır.

Ancak, belirtilen amaçlarına aykırı bir şekilde, Sovyet askerleri (Sovyet 4. Ordusuna bağlı 23. Motorize Piyade Tümeni) ve ağırlıklı olarak Azerilerin bulunduğu OMON ve ordu birlikleri, Şaumyan'daki Ermenilerle meskûn 24 köyü zorla boşalttırmıştır.

SSCB'nin dağılmasından sonra

Daşaltı Operasyonu

Daşlatı, Dağlık Karabağ'ın coğrafi merkezinde bulunan ve manevi değeri oldukça yüksek Şuşa şehrinin hemen dibinde yer alan bir köydür. Köyün kontrolünü Ermenilerden almak için Azerbaycanlı gönüllü askerlerden oluşan 3 bölük ve Şuşa şehir garnizonu; dönemin Azerbaycan Savunma bakanı tümgeneral Taceddin Mehdiyev'in bizzat komutası altında 25 Ocak 1992 akşamında saldırıya geçti. 200'den fazla askerin iştirak ettiği savaşta Azerbaycan askerleri 90'dan fazla şehit vererek ertesi gün geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Operasyonun başarısızlığının arkasında operasyon sırrının açığa çıkması, askerler arasında düzen eksikliği gibi nedenler vardır. Daşaltı operasyonu savaşın önemli dönüm noktalarından biri olup Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri'nin Birinci Dağlık Karabağ Savaşı'ndaki en büyük yenilgilerinden biri olarak tarihe geçmiştir.

Hocalı Katliamı

Başarısız Daşaltı operasyonu sonrası Ermenilerin saldırıları daha da yoğunlaştı. Bu saldırıların en büyüğü Daşaltı operasyonundan tam 1 ay sonra Hocalı'da gerçekleşti. Hocalı, Hankendi'yi Azerbaycan'a bağlayan yol üzerinde, Hocalı Havalimanı'nın hemen yanında bulunan stratejik açıdan önemli bir yerleşimdi. 25 Şubat 1992'de Hocalı kentinde, "Memorial" İnsan Hakları Savunma Merkezi[38] ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre[39][40] Sovyetler Birliği ordusuna bağlı 366. Motorize Piyade Alayı'ın desteğindeki Ermenistan Silahlı Kuvvetleri tarafından Azeri siviller öldürülmüşlerdir. 10.000 nüfuslu Hocalı’da olaylar sırasında yaklaşık 3.000 Azeri bulunmaktaydı. Saldırıda ölenler hakkında verilen resmî rakam 613 kişi olmakla birlikte, katledilen toplam Azerbaycanlı sayısının 1.300 kişi olduğu söylenmektedir (Zaman Gazetesi). Saldırılar sırasında Hocalı’da yaşayan Ahıska Türkleri de evlerinde yakılarak öldürülmüştür. Kadın, çocuk ve yaşlılar da dahil olmak üzere siviller katledilmiştir. Katliamın ilk gecesinde sekiz aile bütün fertleriyle öldürülmüş, 700’den fazla çocuk anne ya da babasını kaybetmiştir. Yaralılar ise 1.000’in üzerindedir. Katliam sonrası Hocalı şehri Ermenilerin eline geçmiştir. Katliama tanık olan bir gazeteci, yaşananları şu şekilde aktarmaktadır:

“Dağlık Karabağ’ın Hocalı kentinin düşüşünü bir gün boyunca yaşadım. Görüntülerle belgeledim ve video çekimleriyle bir günde 1.300 Azerbaycan Türk’ünün Ermeni çetecilerce öldürülüşünü bütün dünyaya duyurdum. Hocalı katliamı anlatılamaz bir vahşetti. Azerbaycan yönetimi ve Cumhurbaşkanı Ayaz Mutallibov, olayı dört gün boyunca kamuoyundan gizlemeye çalıştılar. Bütün Azerbaycan şok olmuştu. Ermeni bıçaklarından, kurşunlarından kurtulmayı başaranlar; kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar karlı dağlarda tipi altında Agdam’a gelmeyi başardıklarında çoğunun ayakları donmuştu. Bazılarının ayakları ise kangrenden dolayı kesilmişti. Ermeniler vahşetin her türlüsünü sanki ibret olsun, örnek olsun diye yapmışlardı. İhtiyar dedelerin, yaşlı anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri peynir gibi kesilmiş, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü. Hocalı ile Agdam arasındaki 12 kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti.”

Ağdaban'a saldırı

Turan ve AssA-İrade'nin Azerbaycan Savunma Bakanlığı'na dayanarak yaptığı açıklamaya göre, 8 Nisan 1992'de Kelbecer Rayonu'nun Ağdaban köyüne yönelik düzenlenen saldırıda en az 21 sivil ölmüş ve yaklaşık 60 kişi yaralanmıştır.[41] Diğer bir kaynağa göre ise Ermenistan güçlerinin yaptığı saldırılarda 99 sivilin öldürüldüğü ve 140 sivilin ise yaralandığı söylenmektedir.[42]

Maragha Katliamı

10 Nisan 1992 tarihinde Terter Rayonu'nun Maragha köyü Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından saldırılmış ve Ermeni siviller öldürülmüştür. Zararlarını gözeten ve görgü tanıklarıyla röportaj yapan Caroline Cox'a göre, Azerbaycanlı askerler yaklaşık 45 köylünün başını kesmiş ve köyü yakıp yağmalamışlardır. Ve yaklaşık 100 Maragha'lı kadın ve çocuğu kaçırmışlardır.[43]

Tahran Görüşmesi

7 Mayıs'ta İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani, Levon Ter-Petrosyan ve Yakup Mamedov'u Tahran'a davet etmiş ve 8 Mayıs'ta[44] görüşmüş ve barış anlaşmasının temel ilkeleri belirten communiqué'yi imzalamışlardır.[45]

Şuşa Muharebesi

Ermeni kuvvetlerinin Birinci Dağlık Karabağ Savaşı'ında kazandıkları ilk kayda değer askeri zaferdir. Şuşa şehrinin ele geçirilmesi aynı zamanda Stepanakert'in ele geçirilmesinin tek yoluydu.[46][47] Ağırlıklı olarak dağlık alanlardan oluşan Şuşa'nın ele geçirilmesi için oluşturulan komando birliğinin başındaki Arkadi Ter-Tadevosyan farklı stratejiler uyguladı.[48] Buna göre özellikle diaspora kanadından savaşa katılan aralarında Taşnak mensuplarınında bulunduğu Ermeni gönüllü alaylarının sık ve aralıklarla daha önce seçilmiş Azeri noktalarına saldırılar planlandı. Nitekim kısa bir süre sonra çözülmeye başlayan Azeri kuvvetlerine karşı 8 Mayıs 1992'de yaklaşık 1.000 kişilik birlikten oluşan Ermeni kuvvetlerinin Şuşa harekâtı gerçekleşti. Ağır toplarla karşılık vermeye çalışan Azeri birliklerine karşı yaklaşık 2 gün süren çatışmalardan sonra Şuşa tamamen Ermeni birliklerinin kontrolüne geçti.[49]

"Laçın Koridoru" nun açılması

Ana madde: Laçın Koridoru

Dağlık Karabağ'ı Ermenistan'a bağlayan yol üzerinde bulunan Şuşa'nın düşmesinden sonra Ermeniler, Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasında fiziki bir bağlantı oluşturmak ve bölgedeki Ermeni güçlerinin daha kolay yardım alması için Ermenistan ile Dağlık Karabağ bölgesinin tam arasında bulunan stratejik önemdeki Laçın şehrine saldırdılar. Böylelikle Laçın, Dağlık Karabağ bölgesi dışında Ermenilerce işgal edilen ilk şehir olmuştur. Şehri alan Ermeniler bu sayede Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki ilk koridoru açtılar. Koridorun açılması Karabağ'daki Ermeni ilerleyişini kolaylaştırmıştır.

1992 Haziran - Temmuz Karabağ Savaşı taarruzları

1 Haziran 1992'de Ebulfez Elçibey Azerbaycan Cumhurbaşkanı seçilmiş ve Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri taarruzu başlatmıştır. Azerbaycan Ordusu 12 Haziran'da Asgeran (Şaumyan), 7 Temmuz'da Ağdere (Mardakert)'yi geri almıştır.[45]

Mardakert ve Martuni taarruzları

Saldırı 27 Haziran'da, Melkonian savaşçıların karşı koymaya çalıştıkları Jardar köyünün yakınlarına doğru başlatıldı. Tanksavar mermileri Azerilerin zırhlarını yok etti ve müfrezelerin istilaya karşı koymalarını sağladı.[kaynak belirtilmeli] Sıcak çatışma bölgelerinde manevra alanı kısıtlı olduğunda ve savunucuların bu araçları kolaylıkla vurduğu hassas hedeflerde zırhlı araçların hazır bulunmasının faydasız olduğu kanıtlandı. İlerleyen günlerde ve haftalarda Azeriler tarafından birkaç saldırı daha yapıldı. Bu saldırıların hepsi savuşturuldu ve Melkonyan'ların örgütlenmesi ve liderliği itibar kazandı.[50] Sonraki saldırılar her iki taraftan da yüzlerce daha fazla erkek ve zırhlı araç içeriyordu. Her bir tarafta da çok sayıda zayiat olmasına rağmen, Azerilerin ölü ve yaralıları Ermenilerinkinden çok daha fazlaydı.[kaynak belirtilmeli]

Kelbecer Muharebesi

Şubat 1993'te Ermeni güçleri Şaumyan'ı geri almış ve Elçibey askerî başarısızlığından dolayı Süret Hüseynov'u hükûmetinden kovmuştur. Yerli Ermeni güçleri 27 Mart-5 Nisan arasında Kelbecer Rayonu'nu ele geçirerek bölgedeki Azerbaycan Türkleri'ni çıkartarak Ermenistan ile Dağlık Karabağ arasında ikinci bağlantıyı kurdular. Bu saldırı üzerine Nisan 30'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 822 sayılı kararını alıp Ermeni güçlerinin Kelebecer ve son dönemde işgal edilen bölgelerden geri çekilmesi için uyarıda bulunmuştur.[51]

1993 Yaz taarruzları

4 Haziran'da Gence'de, Elçibey'in görevden aldığı Süret Hüseynov Elçibey'e karşı isyan başlatıp tanklarını Bakü'ye doğru sürünce dönemin cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey, Nahçıvan devlet başkanı Heydar Aliyev'i Bakü'ye çağırmıştır. Yapılan görüşmeler sonucunda bir iç savaş çıkmasından korkan Elçibey görevi bırakmıştır. Sonrasında ise 15 Haziran'da Aliyev Azerbaycan Meclisi sözcüsü olmuş ve 18 Haziran'da Elçibey Bakü'den ayrılıp Nahçıvan'daki doğduğu köye gitmiştir. 24 Haziran'da Aliyev'e cumhurbaşkanının olağanüstü yetkisi verilmiş ve Bakü önlerinde belleyen Süret Hüseynov başbakanlığına getirilmiştir. Savaşın en başından bu zamana kadar Azerbaycan'da vuku bulan siyasi karışıklıklar felaket getiren askerî mağlubiyetlere yol açmış ve Azerbaycan'ın savaşı kaybetmesinde en önemli etmenlerden biri olmuştur. Ermeni güçleri, 28 Haziran'da Ağdere'yi, 23 Temmuz'da Ağdam'ı ele geçirmiştir. Bu saldırı üzerine Temmuz 29'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 853 sayılı kararını alıp Ağdam ve son dönemde işgal edilen bölgelerin gasbından dolayı kınamış ve Ermeni güçlerinin Ağdam ve son dönemde işgal edilen bölgelerden geri çekilmesi için uyarıda bulunmuştur. Fakat Ermeni güçleri bu sefer Karabağ çevresindeki Azerbaycan topraklarına saldırıya geçmiş ve 23 Ağustos'ta Füzuli, 26 Ağustos'ta Cebrail, 30 Eylül'de de Kubatlı'yı ele geçirmişlerdir.[52]

1993 Güz taarruzları

Eylül başında Moskova'da Haydar Aliyev ve Robert Koçaryan gizlice görüşmüşlerdir. 14 Ekim'de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 874 sayılı kararını alıp Ermeni güçlerin işgal edilen bölgelerden geri çekilmesine dair takvimi ayrıntılı bir şekilde belirtmiştir. Fakat Ekim ayın sonlarında Ermeni güçleri tekrar ilerlemeye başlamış ve Zengilan rayonu ve Horadiz kasabasını ele geçirmişlerdir. Bu saldırıları üzerine 12 Kasım'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 884 sayılı kararını alıp Ermenileri kınamıştır.[53]

1993-1994 Kış taarruzları

Aralık 1993'te Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri Karabağ'ın bütün cephelerinde insan dalgası hücum taktiğiyle sürpriz baskın düzenlemiştir. İlk aşamada cephenin kuzey ve güneyde Ermeni mevkileri yarılarak Horadiz Operasyonu'yla Horadiz kasabası geri alınmış ve ardından Cebrayıl rayonuna bağlı Çocuk Mercanlı işgalde kurarılmıştır. Fakat daha fazla ilerleme sağlanamamış, neticede iki aylık kış taarruzu başarısız olmuş ve taarruz sırasında Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri, 5.000[31] - 8.000[54] askeri kaybetmiştir.

Türkiye ve İran'ın diplomatik müdahaleleri

Ermeni kuvvetlerinin Nahçıvan'a ilerlemesi üzerine Türkiye başbakanı Tansu Çiller, Ermenistan'ı buraya saldırmamaları konusunda uyardı. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı birlikler Ermenistan sınırına doğru kaydırılmaya başlandı.

İran taraflar arasında arabuluculuk yaparak çatışmaların 7 Mayıs 1992'de geçici olarak sona ermesini sağlamıştır. Ermeniler'in ilerlemeyi sürdürmesiyle 18 Mayıs'ta İran'ın arabuluculuk faaliyetleri tamamen çökmüştür.

Ateşkes

Aralık 1993'te Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri'nin başlattığı kış taarruzlarının askeri başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra dönemin Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev diplomatik kanalları kullanarak barış koşullarını aramaya başlamıştır. 4-5 Mayıs 1994'te Bağımsız Devletler Topluluğu Parlamentolararası Meclisi, Rusya Federal Meclisi ve Dışişleri Bakanlığı'nın inisiyatifleri ve Kırgızistan Cumhuriyeti Konseyi'nin evsahipliğiyle müzakereler düzenlendi. Bu görüşmeler sonrasında 16 Mayıs 1994'te Moskova'da Azerbaycan Cumhuriyeti[55] ve Ermenistan Cumhuriyeti'nin savunma bakanları[56] ile Dağlık Karabağ Savunma Ordusu başkumandanı[57] ateşkes anlaşmasını imzalamışlardır.[58][59]

Askerî güçler

1993 - 1994 yılları arasında çatışmaya dahil edilen insan gücü ve askerî araçları tahminen şöyledir:[16]

TarafAskerî personelTopTankZırhlı personel taşıyıcıZırhlı muharebe aracıSavaş uçağı
Dağlık Karabağ20.0001613120N/AN/A
Ermenistan20.000170160240200N/A
Azerbaycan42.000302139123

Savaşın bazı dönemlerinde[kaynak belirtilmeli] Şamil Basayev liderliğindeki Çeçen isyancıları[7] ve Afganistanlı mücahitleri[6] de Azerbaycan Cumhuriyeti'nin safında savaşmışlardır.

Göç

1994 yılına kadar süren savaşta 800.000-1.055.407[60] Azeri Ermenistan ve işgal edilen bölgeden Dağlık Karabağ dışındaki Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarına, 230.000 Ermeni ise Azerbaycan Cumhuriyeti'nden büyük kısımda Ermenistan Cumhuriyeti ve kısmen Dağlık Karabağ'a göç etmek zorunda kaldı.[61]

Ateşkes sonrası gerçekleşen başlıca çatışmalar

1994 yılında Ermenistan ile Azerbaycan arasında imzalanan ateşkes anlaşmasından sonra farklı çaplarda karşılıklı birçok saldırı gerçekleşti. Bunların en büyüklerinden biri 2008 yılında Ermenistan'da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen sonra Martakert'te meydana geldi. Ermenistan Dişişleri Bakanlığının açıklamasına göre Azerbaycan güçleri meydana gelen iç karışıklığı fırsat olarak görüp ağır toplar kullanarak Martakert bölgesine gece operasyonu düzenledi. Ermenistan Savunma Bakanlığı gece yarısı açıklama yaparak Martakert bölgesinin sınır hattının 3-4 saatliğine Azerbaycan kontrolüne geçtiğini açıklarken devam eden çatışmalar sonrasında bölgede kontrolünün tekrar sağlandığını açıkladı. Buna karşılık Azerbaycan Savunma Bakanlığı ise ülke ajanslarına verdiği bilgide Ermenistan'da gerçekleşen seçimler sonrasında gündem değiştirmeye çalışan Ermeni tarafının Azeri sınır bölgesine belli aralıklarla saldırılar gerçekleştirdiğini açıkladı.

18 Haziran'ı 19'una bağlayan gece, Azerbaycan ordusunda gedikli subay olarak görev yapan Mübariz İbrahimov temas hattında 1 km'lik mayınlı alanı tek başına, kimseden emir almadan gizlice geçerek Çaylı'da bulunan Ermeni sınır karakoluna baskın düzenlemiştir. Ermeni tarafı başlangıçta tek bir kişinin saldırısına uğradıklarını anlamamışlardır. Yaklaşık 5 saat süren çatışmalar sonunda İbrahimov sabah saat 5 sularında şehit edilmiştir. Bu olaydan sonra İbrahimov'un naaşı sınırın Ermeni tarafında kalmıştır.

1 Eylül'de ise Füzuli rayonunda görev yapan Ferid Ahmedov Ermeni mevkilerinden açılan ateş sonucu hayatını kaybetmiş ve onun da naaşı Ermeni tarafında kalmıştır. Savaşın eşiğine gelen iki ülkenin cumhurbaşkanlarının, Astrahan'da gerçekleşen görüşmesi sonucunda her iki askerin cesetleri Azerbaycan tarafına iade edilmiştir. İbrahimoov ve Ahmedov, Kasım ayında gerçekleşen halkın geniş katılım gösterdiği cenaze töreniyle defnedilmişlerdir.

Dört gün savaşları olarak da bilinen çatışmalar ateşkes rejiminde gerçekleşen çatışmaların en büyüğüdür. 2-6 Nisan 2016 tarihinde Dağlık Karabağ Temas Hattı'nda Azerbaycan ve Ermenistan kuvvetleri Terter ve Cebrayıl rayon arazileri boyunca çarpışmışlardır. Çatışmalar sonucunda Azerbaycan kuvvetleri Cebrayıl rayonunda Laletepe'yi, Terter rayonunda Talış köyü çevresindeki stratejik yükseklikleri ve Goranboy rayonunda ise Gülistan köyü çevresindeki yükseklikleri Ermenilerden ele geçirmiştir. Laletepe'nin alınmasıyla Cebrayıl rayonunun işgal altında olmayan tek yeri olan Çocuk Mercanlı köyüne güvenli erişim sağlanmış ve rayonun geçici merkezi buraya alınmıştır. Dağlık Karabağ'da genel statü değişmese de bu çatışmalarda Azerbaycan kuvvetleri ilk kez Temas hattı boyunca, az da olsa, ilerleme sağlamışlardır.

Azerbaycan'ın Tovuz rayonuyla Ermenistan'ın Tavuş ili arasındaki sınır hattında 11 gün boyunca şiddetli çatışmalar meydana gelmiştir. Böylece Dağlık Karabağ krizinin başlangıcından bu yana ilk defa iki ülke, temas hattının dışında çarpışmıştır. Çatışmalarda Azerbaycan tarafı başta tümgeneral Polat Haşimov olmak üzere ondan fazla kayıp vermiştir. Çatışmalar iki ülkeyi iki ay sonra savaşa götürmüş ve 27 Eylül'de Azerbaycan'ın taarruzuyla 2. Dağlık Karabağ Savaşı başlamıştır.

Zararlar

Azerbaycan Cumhuriyeti

Toplam uzunluğu 25 bin km olan otomobil yolu, toplam uzunluğu 3984 m olan 160 köprü, 14.500 km uzunluğunda elektrik hattı, 2500 elektrik trafosu, 2.000 km gaz boru hattı, 160 su deposu, 34'ten fazla gaz dağıtım istasyonu tahrip edilmiştir.[62] Toplam 140.000 öğrenci kapasiteli olan 600 okul, 53 bin öğrenciye hizmet veren 65 meslek lisesi, 2 yüksek öğrenim kurumu yok edilmiştir.[63] 700 kadar sağlık ocağı, bu bağlamda 800 yataklı hastane, poliklinikler, doğum evleri, eczane binaları, acil yardım hastaneleri dağıtılmıştır. Sağlık hizmetlerine verilen zarar toplam 1,2 milyar dolara yakındır.[64] Bülbül'ün müzikolog ve ressam Mir Möhsün Nevvab'ın hatıra müzeleri talan edilmiştir. Hocalı'daki "Dairevi Mabet" (1356-1357) ve "Türbe" (14.yüzyıl)nin akıbeti belli değildir.[65] Azerbaycan Cumhuriyeti toplam 22 milyar dolar meblağında zarara uğramıştır.[66]

Ermenistan Cumhuriyeti

Dağlık Karabağ Cumhuriyeti

Dağlık Karabağ M.Ö. 4. asırdan itibaren kadim Alban devletinin bir parçası olmuş Ermeni tarihçiler tarafından M.Ö. 2. yüzyılda Ermen devleti tarafından Ermeni topraklarına katıldığı iddia edilmektedir. Fakat tamamen dağlık bir bölge olan arazinin fethi mümkün görülmemektedir diğer bir taraftan Ermen devletinin Azerbaycan/Atropaten topraklarına saldırdığı tarihçilerce bilinmektedir. Mümkün ki, M.S. 2. yüzyılda Arşakiler sülalesinden bir kesim Karabağ bölgesinde vassal bir devlet kurmuştur. Çünkü sonraki asırlarda Karabağ kaynaklarda Artsah/Arsak diye isimlenmektedir. Fakat tabi günümüz Ermenileri bu ismi kendilerininki diye tanımlamaktalar ve Karabağ'ın Ermeni toprağı olmasının en büyük ispatı diye görmekteler. Yine II yüzyıldan itibaren bazı kesintilerle Arsak Arşakileri Albanya hakimiyetine gelmekteler. Onların bu hakimiyeti VI yüz yıla kadar sürüyor. Karabağ'da hakimiyete Girdmandan olan mihrani veyahut maranlı Sasanilerle akrabalığı olan bir sülale geçiyor. Arşaklılar/Arşakilerden sonra maranlılar Albanya Hakimiyetine geçiyor. Bu bir daha Karabağ'la kuzey Azerbaycan'ın sık bağlılığını Albanya devleti ile Karabağ ilişkilerinin kadimliğini ve bütünlüğün göstermektedir. Yine kendince kaynakları sebep gösteren Ermeni topluluğu 1988-lerden başlayan katliamlar serisi sonucu Karabağ'ın işgalinden sonra 1994 yılında kendi cumhuriyetlerini ilan ediyorlar. Bu daha çok bir politik gidişat diye değerlendirilmektedir. Son zamanlar Sarkisyan'ın dahi ifade ettiği üzere arazide askerî birlikler hüküm sürmekte bu sebepten dolayı cumhuriyet yalnız Azerbaycan değil diğer devletler tarafından dahi tanınmamıştır.

2. Dağlık Karabağ Savaşı

27 Eylül 2020 ile Azerbaycan ve Ermenistan destekli Dağlık Karabağ Cumhuriyeti birbirlerini yerleşim bölgelerine füze ve hava saldırıları yapmakla suçladı.[67][68] Azerbaycan, Ermeni tarafının saldırdığını ve buna karşılık Azerbaycan'ın karşı saldırı başlattığını söyledi.[69] Azerbaycan'ın, 8 Kasım 2020'de, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin de facto başkenti Hankendi'ye 15 kilometre uzaklıkta olan Şuşa'yı ele geçirmesinin[70] ardından, 9 Kasım 2020'de Rusya'nın aracılığıyla internet üzerinden barış anlaşması yapıldı.[71] Azerbaycan barış anlaşmasıyla savaş esnasında ele geçirdiği bölgeleri ve Dağlık Karabağ çevresinde Ermenistan tarafından işgal edilmiş Azerbaycan topraklarını geri aldı.[72]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Dış bağlantılar